Kartal: Bugün uzun süreli ama lokal düzeyde onlarca direnişten bahsetmek mümkün. Bunların pek çoğu işçilerin sendikal mücadele yürütmesinden ve patronların daha fazla sömürüye engel olduğunu düşündüğü sendikal mücadeleye tahammülsüzlüklerinden meydana gelmektedir. Buna bir örnek de yaklaşık bir haftadır Tuzla Deri Sanayi bölgesinde bulunan Kazım Süren Deri’de fabrika önünde bekleyen işçilerin mücadelesi.
Bizler Özgür Gelecek Gazetesi olarak işçilerle direniş üzerine bir söyleşi yapma şansı bulduk. Öncelikle direnişin başlama sürecine dair konuşma fırsatı bulduğumuz direnişçi işçilerden Turan Sayar, 3 ay önce sendikalı olduklarını söyleyerek süreci bize aktarmaya başladı. Sayar, patronun sendikalı olduktan 20 gün sonra “daralmaya gidiyorum” bahanesiyle kendilerini işten attıklarını söyledi. Sayar, patronun “daralma” diye sunduğu gerekçenin geçerli olmadığını, gerçeğin çok daha açık olduğunu vurguladı. “8 gündür direnişteyiz fabrika önünde, içerdeki arkadaşlarımız destek veriyor aslında ama vermeyenler de var, onları da ikna etmeye, direnişi anlatmaya çalışıyoruz” şeklindeki sözlerine ek olarak patronun işçileri bazen korkutarak, bazen tehdit ederek bazen ise sendikayı kötüleyerek mücadeleden uzaklaştırmaya çalıştığını belirtti.
8 günlük direniş sürecinde patronla herhangi bir görüşme yapılıp yapılmadığını sorduğumuzda Sayar, daha önce bir görüşmenin yapıldığını ancak herhangi bir sonucun çıkmadığını, içerde işçilere baskı uygulandığı anlatarak patronların o tanıdık, bildik aynı zamanda korkunun bir ifadesi olan tavrı gösterdiklerini bir kez daha kanıtlamış oldu.
Sayar patronun işçileri işten çıkarmakla tehdit ettiğini ancak buna rağmen, olumlu bir tablonun olduğunu sözlerine ekledi. Bunun ne anlama geldiğini; “İçerideki arkadaşlar (sayıları az da olsa) destek veriyor. Ayrıca sözleşme yapılması ihtimali var. Yani bizler henüz 3 aylık işçileriz ve biz üye olmasaydık yetki düşecekti. Yani daha önce yetkiye itiraz etmişti, normalde 1 Nisan’da yetki düşecekti. Şimdi bizi çıkardığı için sayı yeterli gelmediği için yine de yetki düşebilir ama pazartesi bu konuşulacak. Patron ‘bunları almayacağım ama sözleşme yapalım’ diyebilir” şeklinde ifade etti.
“Daha fazla dayanışma!”
Sayar, patronun kendileriyle birlikte sendikalı olan tüm arkadaşları atmadığını, işten çıkarmaları sendikadan bağımsızmış gibi göstermeye çalıştığını belirtti. Patronun sendikanın yetki almaması için işçilerin sendikalı olduğunu öğrendiği anda işten çıkardığını dolayısıyla bu mücadelenin işe geri alınma anlamında oldukça zor olduğunu ancak sendikanın tanınması anlamında önem arz ettiğini ifade eden Sayar, “Her şey içerdeki arkadaşların desteğine bağlı” dedi.
Sayar’a yönelttiğimiz “Bu tarz lokal direnişler hakkında neler düşünüyorsunuz, kendi direnişiniz şahsında nasıl bir değerlendirme yaparsınız?” sorusuna verdiği cevap oldukça öğretici bir noktada durmaktadır. “Bir direniş hiçbir zaman başarısız olmaz, en kötü direniş bile başarıyla bitmiştir, bunun örneği çoktur. Ben 1994’ten beri deride çalışıyorum. Patronlar hep aynı ‘gerekçelerle’ (bunların başında da sendikal mücadele geliyor) dolayı işçileri işten çıkarmıştır.”
Ardından patronların her zaman olduğu gibi bugün de sendikal mücadeleden korktuklarını, Türkiye’nin durumunun buna neden olduğunu belirterek sendikal mücadeleden uzak duran işçiler için çalışma yürütmek gerektiğini belirtti.
Sayar’ın ardından diğer direnişçi işçi Şahin Aslan’a neler düşündüğünü sorduğumuzda, daha fazla dayanışmaya ihtiyaçları olduğu vurgulayarak başladı sözlerine ve “Eskisi gibi birlik dayanışma kalmamış, işçiler korkuyor. Patronlar işçilere baskı uyguladığı için işçiler korkuyor. Zaten bugün umduğumuz dayanışmayı bulsak durum farklı olurdu” dedi. Aslan, bugün bu mücadelenin, direnişin sadece kendisi için olmadığını dile getirdi ve şöyle devam etti; “Sorun benim işten çıkarılmam değil, bugün bana aradan çekil densin, diğer arkadaşlar sendikalı olsun, ben çıkarım. Ama bugün beni çıkaranlar yarın diğer arkadaşları çıkarabilirler. Hatta sırada 5-6 kişi var.”
Aslan patronun işçilerin destek vermesi, mücadele etmesi halinde geri adım atacağını belirterek, sendikanın bir hak olduğunu, hak alma mücadelesinde önemli olduğunu söyledi.