Emek

Her yerden ses verilmeli, Yüksel direnişi anlatılmalı!

OHAL ile ilan edilen KHK’lerle birlikte işlerinden atılan150 bin kamu emekçilerinden İstanbul KESK Şubeler Platformu üyeleri haftanın 4 günü oturma eylemleri gerçekleştiriyorlar. 19 haftadır Bakırköy’de oturma eylemi gerçekleştiren KHK’ler ile ihraç edilen öğretmen Nursel Tenrıverdi ile KHK’lere karşı mücadele üzerine bir röportaj gerçekleştirdik.

Öncelikle kendinizi tanıtır mısınız?

-Nursel Tanrıverdi, 17 yıllık öğretmendim. Felsefe öğretmeniyim. 7 Şubat’ta yayımlanan KHK’lerle işimden atıldım.

Kaç gündür direniştesiniz? Direniş kararını nasıl aldınız, şu an kaç haftadır direniştesiniz?

9 Kasım’da Nuriye Gülmen’in başlatmış olduğu bir direniş vardı. Biz bu direnişi başından beri takip ediyor, destekliyorduk. Ara ara yanlarına gittiğimiz de oldu. Sürekli paylaşımlarda bulunuyorduk. Onların direnişini yaygınlaştırmaya çalışıyorduk. Devamında Malatya’da, Düzce’de tek tek insanların çıkıp yapmış olduğu bir direniş başladı. Biz de zaten atıldığımız anda direnişe geçeceğimizin kararını vermiştik. Hemen ertesi gün şubeye gittik sendikada toplantı yaptık. Eğitim-Sen genel başkanı geldi, birlikte de bir toplantı yaptık. Ardından KESK Şubeler Platformu toplantısı yaptık, o toplantıya katılanların büyük çoğunluğu zaten en başından direniş kararı almışlardı. Sendikayı biraz biz harekete geçirmiş olduk. 20 Şubat’ta direnişimiz başlamıştı. Ondan önce zaten KESK’in oturma eylemi vardı. Oturma eylemi tüm ilerde cumartesi günleri olarak başlamıştı. Biz bunu bir diremiş mevzisine dönüştürdük.  19 haftadır direnişteyiz.

Şuan yeni KHK’ler çıkmaya devam ediyor ve yeni KHK’lerin de çıkması bekleniyor. Bunun hakkında ne düşünüyorsunuz?

7 Şubat’tan sonra devlet otomatiğe bağlamıştı. Her ay yeni bir KHK çıkarıyorlardı. 7 Şubat’tan sonra Mart ayında çıkmadı. 29 Nisan’da akademisyenlerin olduğu bir KHK yayımlandı. Biz faşizmi biraz durdurduğumuzu düşünüyoruz aslında bu direnişlerle.  Çünkü ülke genelinde sayımız çok fazla ama KESK’liler olarak şuan 3.500 civarı işten atılan arkadaşımız var. 50-60 kişisi sadece direniyor.  Fakat bu 50-60 kişiyi de özellikle de arkadaşlarımızın çok ileri bir noktaya taşıdığını açlık grevleri ile birlikte KHK’leri biraz durduğumuzu düşünüyoruz. Ama duracaklarını düşünmüyoruz tabi ki. Ortamı biraz düzelttikten sonra tekrar tekrar faşizmin artarak devam edeceğini düşünüyorum. O yüzden buna karşı mücadeleyi ve direnişi yükseltmemiz gerekiyor. İnsan hakları anıtını aşmamız gerekiyor.

Bundan sonrası için ne yapmayı düşünüyorsunuz?

Bundan sonrası içinde direniş daima diyoruz. Bizim önümüzde bir süreç var. Arkadaşlarımız ölüm sınırında. Direnişimizi buna doğru evriltmeye çalışıyoruz. Onların talepleri bizimde taleplerimiz. Onlar işlerine iade edilirlerse aslında bizde işimize iade edilmiş olacağız. Çünkü KHK’lerle işten atılmıştı onlarda. Bu yüzden onların direnişini biraz daha yükseltmek üzerinden işler yapmamız gerektiğini düşünüyorum. Daha merkezi eylem kararları almamız gerektiğini düşünüyoruz. Ankara merkezli.

Şuan CHP’nin başlatmış olduğu bir adalet yürüyüşü var, bu adalet yürüyüşüne dair sizler ne düşünüyorsunuz, çünkü sizinde bir adalet talebiniz var, katılmayı düşünüyor musunuz?

CHP’nin başlatmış olduğu bir adalet yürüyüşü var. Keşke bu yürüyüşü CHP daha önce başlatmış olsaydı. Özellikle kitlesi de biliyorsunuz hayır dan sonra beklemişti bunu. Açık faşizmin yaşandığı bu ortamda kim ne yapıyorsa aslında çok değerlidir.  CHP’nin başlatmış olduğu adalet yürüyüşünü çok değerli ve önemli buluyoruz. İhraçlar olarak bizde katılmayı düşünüyoruz. Salı günü katılacağız. Fakat 9 Kasım’da zaten biz adalet talepli bir eylem başlatmıştık. Bu noktasıyla CHP’yi aslında CHP’yi öncelliyen bir iş yaptığımızı düşünüyoruz. O yüzden onları da daha çok bize destek olmaya çağırıyoruz. Yürüyüşte bunu da kendisine söyleyeceğiz.

Nuriye ve Semih’in direnişini omuzlayanlar olarak, daha önce devletin doğrudan hedef gösterdiği Yüksel direnişini yaklaşık bir hafta kadar önce Bakan Süleyman Soylu 111 aydın’ın gazetelere verdiği çağrı metnini hedef alarak ve aydınlar şahsında Nuriye ve Semih’in direnişini destekleyenleri hedef aldı. Sizde aynı taleple bu direnişin bir parçası olarak aynı tehditler sizin içinde geçerli. Bu konuda neler düşünüyorsunuz?

Aslında biz bu süreci geçmişten bu yana yaşayanlardanız. 2013’te KESK’e düzenlenen operasyonla tutuklanmış 72 KESK üye ve yöneticilerindeniz. 1 yıl yaklaşık hapishanede yattık. Tutuklandığımızda da polis hemen basına servis edip bu bir DHPKC operasyonudur. Biz o zamanda söylemiştik. Biz bu senaryoyu biliyoruz. Bunları yapmaya devam edecekler. Yiyorlar laflarını duymuşsunuzudur 19-22 Aralık sürecinde. Devletin bu taktikleri değişmiyor. Buna karşı aydın ve sanatçıların hayır neye imza attığımızı biliyoruz diyerek bu çıkışı gerçekleştirmeleri çok güzel. Vazgeçmemeleri dönememeleri çok güzel. Çünkü barış imzacılarından geri dönenler ve vazgeçenler olmuştu. Bu noktasıyla bu direnişin haklı ve meşru olduğun çok net gösteriyor. Onların bu söylemlerini dikkate almayanlar olarak daha çok sayımızı arttırmamız gerektiğini düşünüyoruz. Bunu daha çok yaygınlaştıracağız. Biz adalet istiyoruz, biz işimizi geri istiyoruz. Açlık grevini bitirebilmek içinde bizi işimize geri iade etmek zorundalar. Yoksa açlık grevi devam edecek. Ve bu söylemleri de devam ettirebilirler fakat insanlar buna inanmıyor, görüyorsunuz demeye devam edeceğiz.

Yapmak istediğiniz bir çağrı var mı?

Bugün süren bir mücadele hattı var. İstanbul’da biz İstanbul KESK Şubeler olarak gerçekleştiriyoruz bu direnişi. Fakat tek tek illerde direnişler var. Malatya’da arkadaşlarımız direnişlerini Yüksel’e taşıdı. Bodrum’da ki arkadaşımızın Ankara’ya gittiğini duyduk. İstanbul’da Cevahir Otel önünde direnişi sürdüren Nazife Onay da Ankara’ya gitti. Aslında en başından beri söylediğimiz hedef şu olmalıydı. Ama belki bir türlü o ortamı sağlayamadığımız için. Ankara merkezli, bir direniş hattı oluşturulması gerekiyor. Biz başından beri Tekel Direnişi gibi bir direniş düşünüyoruz olması gereken bu. Gelebilecek tüm ihraç arkadaşlarla işimizi geri alana kadar direnişimizi devam ettirmemiz gerekiyor. Tüm demokratik kitle örgütlerine çağrımız buradan, İstanbul’da çok güzel bir platform oluşturuldu. Nuriye ve Semih için Dayanışma.  Yaklaşık 4-5 haftadır da Kadıköy’de eylemler yapıyor. Bizde onun bileşeniyiz. Hem KESK olarak hem de Kamu Emekçileri cephesi olarak.  Bunların daha çok artması gerekiyor. Bunun bütün ülkeye yayılması gerekiyor. Her yerden ses verilmesi gerekiyor. Her yerden Yüksel direnişini anlatmamız gerekiyor. Çünkü bizim muhatabımız Ankara’da zaten. Muhatabımız devlet, meclis. Muhatabımız bizi işten atanlar. Oraya doğru yol almamız gerekiyor aslında.

                                         

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu