Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Kadın Meclisi, son dönemlerde gerilla mezarlıklarına yapılan saldırılara ilişkin açıklama yaptı. HDP İstanbul İl binası önünde yapılan açıklamaya HDP ve Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Kadın Meclisi üyeleri, İstanbul İl Eşbaşkanı Elif Bulut, HDP Milletvekili Züleyha Gülüm, Hüda Kaya, HDP İstanbul ilçe eşbaşkanları ve çok sayıda kadın katıldı. Açıklamada “Değerlerime dokunma” dövizleri taşınırken, sosyal mesafe kuralına da uyuldu.
‘İktidar insanların ne kadar değer verdiği şey varsa ona saldırıyor’
Açıklamada ilk olarak söz alan HDP Milletvekili Hüda Kaya, iktidarın yıllardır halkın değerlerine saldırdığını söyledi. İktidarın ne korona ne Anneler Günü ne de Ramazan’ı dinlediğini ifade eden Kaya, “Halkın hassasiyetleri ile oynamayın. Anneler Günü’nde herkes kutlama yaptı ama o gün kaç anne çocuğunun mezarında nöbet tuttu biliyor musunuz? İktidar insanların ne kadar değer verdiği şey varsa ona saldırıyorlar. Bir insan ne olursa olsun öldükten sonra artık onun bu dünyada hesabı bitmiştir. Toprağa ve doğaya verilen bir ölüyü rencide etmek hiçbir inanca ve vicdana sığmaz. Biz bunu reddediyoruz. Biz tüm yetkilileri vicdana davet ediyoruz” dedi.
‘Zihniyet devam ediyor’
Ardından söz alan Demokratik Alevi Derneği (DAD) Eşbaşkanı Nergiz Güzel, Dersim katliamının yıl dönümünün birkaç gün önce olduğunu ve bunu lanetlediklerini söyledi. O dönemlerde Seyit Rıza’nın mezarlarını vermeyenlerin bugünde aynısını yaptığına dikkat çeken Güzel, şöyle konuştu: “Bu zihniyet hiç değişmedi. Bir kaç yıl önce Hatun Tuğluk’un mezarına saldırı oldu. Geçen gün İbrahim Gökçek’in mezarına aynısı yapıldı. Bu zihniyeti kınıyoruz” ifadelerini kullandı.
‘İsyanlarda acımasızca katliamlar oldu’
Ardından basın açıklamasını okuyan HDP İstanbul İl Yöneticisi Aysun Çeper, Kürt illerinde 1915 tarihinden beri yönetim ve adaletsizliğe karşı birçok isyanın ve başkaldırının yaşandığına dikkat çekerek, bunlardan bazılarının Şeyh Sait, Koçgiri, Zilan, Dersim İsyanları olduğunu hatırlattı. Bu isyanlara karşı acımasızca katliamların uygulandığını, köylerin yakılıp yıkıldığını, sürgünlerin yapıldığını ifade eden Çeper, “Bu isyanlara önderlik eden şahsiyetler, aşiret reisleri, şeyh ve ağalar dar ağacında asılmış cenazeleri ailelerine verilmemiş ve halen nerde gömülü oldukları açıklanmamıştır” diye konuştu.
‘Barış sürecinin bitmesiyle birlikte mezarlıklar tahrip edildi’
Barış sürecinde Kürt illerinde PKK’lilerin bulunduğu mezarlıkların inşa edildiğini vurgulayan Çeper, bu mezarlıklara cenazelerin devlet bilgisi dahilinde defnedildiğini belirtti. Barış sürecinin bitmesiyle birlikte bu mezarlıkların tahrip edilmeye başlandığını hatırlatan Çeper, şunlara dikkat çekti: “19 Aralık 2017 de Bitlis’in Yukarıölek Kürtçe adıyla Olekajor olarak bilinen Garzan mezarlığına iş makineleriyle girip mezarlıkları tahrip edilmiş, 282 cenaze mezarlarından çıkarılıp İstanbul Kilyos kimsesizler mezarlığında saklı tutulmuştur. Bu yeni konseptle birlikte bu olayları olağanlaştırmak isteyen AKP hükümeti 23 Mayıs 2017 tarihinde Dersim’deki çatışmada yaşamını yitiren Agit İpek’in cenazesini 3 yıl sonra 3 Nisan 2020 de ailesine kargo yoluyla teslim etmiştir. Kamuoyunda büyük tepkiler gösterilmiş olsa bile aileye psikolojik travmalar yaşatmıştır.”
‘Mezarlıklar toplumların, halkların, inançların tarihi değerleridir’
İktidarın yürüttüğü bu konseptle Kürt ve Kürtlük adına ne varsa ortadan kaldırılmak ve yok edilmek istendiğine dikkat çeken Çeper, şöyle devam etti: “Son bir ay içerisinde farklı tarihlerde yaşamını yitirmiş PKK militanlarının defin edildiği Van, Muş, Silvan, Hakkari ilerindeki mezarlıklar tahrip edilmiştir. Özellikle Hakkari Yüksekova’daki mezarlık dikkat çekmektedir. Bu mezarlık 7 kez saldırıya uğramıştır. Hükümet ailelere baskı yapıp çocuklarının mezar taşlarının üzerindeki Kürtçe isimleri bahane ederek mezarlıklara saldırmaktadır. Bu saldırıların Ramazan ayına denk gelmesi manidardır. AKP, Türkiye halkına kendini İslami değerlere bağlı bir hükümet olarak her zaman lanse etmiştir. Burada bir tezatlık ortaya çıkmıştır. Mezarlıklar toplumların, halkların, inançların tarihi değerleridir. Mezar taşına sahip olmak bir tarihe sahip olmaktır. Halkların ve inançların motive olduğu mezarlıklara saldırmak dinsel açıdan bile ahlaki bir yozlaşmadır.”
Hükümete çağrı
“Türkiye hukukunda kişinin maddi ve manevi varlığını geliştirme hakkından, kişinin hatırasına hakaret, yakınlarının yas tutma hakkına, gömme ve gömülme hakkına kadar kanunda açıkça eylemler olduğunu biliyoruz” diyen Çeper, “Uluslararası hukuk sözleşmelerinde kötü muamele yasağı ihlaline yol açmaktadır. Hükümeti ulusal ve uluslararası hukuku uygulamaya ve mezarların korunma hakkına saygı duymaya davet ediyoruz” şeklinde konuştu.
Konuşmaların ardından eylem sonra erdi.