Eshişehir Anadolu Üniversitesi Öğrencisi Resul Alan, geçtiğimiz hafta kendisini yemekhanenin trabzanlarına asarak intihar etti. 21 yaşındaki Resul, arkadaşları tarafından yayımlanan mektubunda bu kararı alırkenki düşün ve duygu dünyasını özetliyor.
Yaşamın ekonomik, siyasi ve sosyal olarak dört bir yandan kuşatıldığı bir coğrafyada 21 yaşıdaki bir gencin “yaşamak zor geldi!” mesajı sistemin yarattığı yıkımın boyutlarını özetliyor. Apaçık oldukça sınırlı bir yaşam dilimi açısından tanık olduğu yahut bugün gençliğin tanık oldukları düşünüldüğünde 21 yılda yaşananlar 100 yıllık tarihin kısa bir panoramasını sunarken devletin halka yaşattıklarının acı sonuçlarını da çarpıcı bir şekilde yüzümüze vuruyor.
İşçilerin güvencesiz çalışma koşullarının artırıldığına, taşeronlaşmayla geleceksizliğin daha fazla derinleştirildiğine, egemenlerin birbirleriyle giriştikleri iktidar dalaşında yaşanan darbe girişimlerine, başta Kürt ulusu olmak üzere hakkını isteyen, mücadele eden kesimlere yönelik gerçekleştirilen katliamlara, pandemiye, ekonomik kriz büyürken grev yasaklarıyla, polis coplarıyla her türlü hak talebinin engellenmesine, karakola çevirilen üniversitelere, özel yaşama müdahalelere, sosyal yaşam alanlarının büyük oranda ortadan kaldırılmasına, ekonomik olarak erişemez hale getirilmesine, devletin kendi bekası dışında halkın çıkarına yahut yaşamına dair birçok şeyin yasakladığına, depremle yüz binlerce insanın yaşamının yitirilmesine ve bunun “kader” diye açıklanıp deprem vergilerinin talan edilişine, depremzedelerin yaşam savaşı sürerken devletin halka IBAN atışına, mezun olan milyonlarca öğrencinin işsiz kalışına üniversite okurken borçlanan öğrencilerin yıllarca borçları için çalışmasına, cebine giren ücret yerinde sayar yahut damlayla artarken çıkanın günbegün artışına… Daha sayabileceğimiz yüzlerce şeye karşın tüm bunların kader diye sunulduğu bir yaşama tanık olan bir gence yaşamak zor geldi.
Bir “rahatsızlığını” ifade ediyor Resül. “Türkiye’de gençler, çocuklar intihar ediyor her gün ve hiçbir şey değişmiyor. Herkes intihar eden kişiyi suçluyor, ardından küfür ediyor, iftiralar atıyor. Kimse istemez bunun olmasını. Yani keşke bu kadar pis bir toplumda yaşamasaydık, keşke ülke daha iyi bir durumda olsaydı belki bu kadar genç çocuk intihar etmezdi” diyerek sorguluyor yaşadıklarını, tanık olduklarını.
Sistem saldırılarını artırdıkça intihar vakalarının artışı bir tesadüf müdür? Depresyon tanısı koyulan insanların sadece son 5 yılda 2 katına çıkması kendiliğinden midir? Türkiye’de milyonlarca insanın resmi olarak anti-depresan kullanımı; milyonlarcasının devletin yönlendirmesiyle uyuşturucu tüketmesi ne anlama geliyor? Haberlere yansısın yahut yansımasın her doğan güne intiharlarla uyanmak yukarıda yaza yaza bitiremediğimiz yüzlerce soruna eklenen bir çentik daha mı olmalı sadece? Yahut anlaşılması, kavranması, giderilmesi gereken sorun ve yıkımlar dizisinin ortadan kaldırılmasının gerekçesi mi yapılmalı?
Apaçık büyük bir kuşatılmışlık tüm toplumu sarıp kemirerek, sömürmeye devam ederken geçmişle ve gelecekle bağ kurmakta zorlanan, yaşamını inşa etmeye çalışan bir genç açısından bu kuşatılmışlığın boyutunu hissetmek daha ağır oluyor. Yemekhane trabzanında cansız bedeni bulunan Resul, yaşam ve yaşamak olarak karşımıza çıkarılan “şey”in zorluğu karşısında “Benim de hikayem böyle olsun. Her şey gönlünüzce olsun. En güzel şekilde yaşamaya çalışın. Lı xwe baş binerın. Bı xatıre we” diyor.
Sistemin çarklarının gençliği ekonomik, sosyal, psikolojik olarak sürüklediği uçurum Resul’ün hikayesi oldu. Egemenler gençliği sürükledikleri uçurumun gerekçesini kader diyerek sunarken gençlik açısından güzel yaşamın bu kaderi değiştirmekten başka yolu olmadığını gösterdi. Kendi hikayemizi, “kaderimizi” değiştirmekten başka seçeneğin olmadığı bir durumda olduğumuzu gösterdi. Yaşamına son verirken mektubuna kulak veren herkes açısından güzel yaşam çağrısını ifade eden Resül, gençliği hikayesine yön vermeye çağırdı. Resül’ün bu çağrısı kendi hikayesini yazmak ve gençliğe kader olarak dayatılanları reddetmenin gerekçesi olmalı.
(Tırnak içerisine alınan bölümler Resül Alan’ın arkadaşlarının yayımladığı veda mektubundan alınmıştır.)