Yeni bir yüzyılın başında, tarihte insanlığın karşılaştığı en barbar, en kanlı, en acımasız katliamlardan olan Ermeni Soykırımı’ndan bugün artık haberdar olmayan kalmamıştır. Tek duymayan daha doğrusu inkar eden İttihat ve Terakki soyundan gelen ve bugün devamı olan TC siyasileridir.
Belli bir zümre hala inat ve inkar ile geçmişle yüzleşmeden uzak durmakta, üstüne üstlük Ermeni halkını sorumlu göstermekten çekinmemektedir. Bütün partilerin birleştikleri ortak nokta olan Ermeni düşmanlığında, “sol” maskesi ile bütün partilerden en hızlı, en aciz ve en iğrenç saldırıları örgütleyerek öne çıkan sosyal faşist nitelikli Vatan Partisi başkanı Doğu Perinçek’tir.
Düşük profilli, R.T.Erdoğan’ın danışmanı, yeri gelince akıl hocası olan Perinçek’in halk arasında faşist ve ırkçı yüzü ortaya çıkıca devlete sığınarak hizmet etmekten başka yolu kalmamış, ipliği pazara çıkmıştır. Katıldığı her seçimde hezimeti yaşayan Perinçek ve şurekası, derin devletin yardımı ile Kürt, Alevi ve Ermeni aleyhtarlığı politikaları ile artık MHP’yi geride bırakmıştır. Erdoğan’ın koltuk değneği durumuna gelmiştir.
Dün “Talat Paşa Komitesi” adı altında Avrupa turlarında aradığını bulamamış, mitinglerde on kişilik taşıma insanlarla hüsrana uğrarken hevesi kursağında kalmıştır. Bugün yeni arayışlar içerisinde olurken yine kriz dönemlerinde sıkça başvurulan Ermeni düşmanlığı üzerinden politikalarına devam etmekte; Ermeni halkına ve kahramanlarına dil uzatarak kirli propaganda görevini yapmaktadır. Yeni görevi, Ermeni halkı adına ölüme mahkum edilen ve Talat Paşa’yı cezalandıran Soğomon Tehleryan’ın anıt heykeline yapılan saldırı girişimidir.
Ermeni halkı soykırıma giderken celladına hiçbir zaman eyvallah dememiş, boynu bükük gitmemiştir.
Teşkilat-ı Mahsusa birliklerine karşı olanaksızlıklar, imkansızlıklar içerisinde Ermeni vilayetlerde fedai grupları oluşturarak direniş örgütlemiş, sayısız şehitler vermiştir. 1915’e önderliksiz ve örgütsüz yakalanan Ermeni halkı, soykırımdan kurtulamamıştır. Ama her şeyin bittiği zannedilen en karanlık dönemde yine bir araya gelerek İttihat ve Terakki yöneticilerini teker teker gizlendikleri deliklerden çıkararak hesap sormasını da bilmişlerdir.
Ermeni Soykırımı’nın 100. yılına denk gelen ve 2015 yılında Yerevan’ın Şirag ilçesinde inşa edilen Soğomon Tehleryan’ın Talat Paşa’yı cezalandırdıktan sonra kafasını ayaklar altında altını gösteren heykel oldukça anlamlıdır ve önem taşımaktadır.
Yeni nesillere atalarının mücadelesinin tanıtılması bakımından örnek bir çalışmadır. Orada sembolize edilen mazlumların ahının hiçbir zaman yerde kalmayacağı, çoluk-çocuk-yaşlı demeden kimsenin gözünün yaşına bakmadan “imha ediniz” emrini verenlerin sonlarının elbet bir gün geleceği, Karadeniz’in azgın sularına atılan çocukların, Suriye çöllerinde açlıktan ve susuzluktan ölen yüzbinlerce Ermeni’nin intikamının alınacağıdır. Bu yüzden biz Ermeniler için büyük anlam ifade etmektedir.
Her şey 1919 yılında Taşnaksutyun Partisi’nin Yerevan’da yapılan 9. Olağan Kongresi’nde başladı. Kongrede alınan kararlarda İttihat ve Terakki Partisi’nin kurucu kadroları, yöneticileri başta olmak üzere Ermeni halkı adına cezalandırılmaları kararı alındı.
İlk önce cezalandırılacaklar arasında Talat Paşa da vardı. Kurulan özel birimin başına Karakin Pastırmacıyan getirildi. Devrimci eylemin ilk fedaisi ise Soğomon Tehleryan oldu.
1915’te Erzincan’da soykırım …
Soğomon Tehleryan, Yerzinka (Erzincan) sancağının Kemah ilçesine bağlı Pakariç köyündendir. Bugünkü adı Hakbilir’dir.1915 yılında Pakariç’de Surp Hagop, Surp Nişan, Surp Lusavoriç, Surp Asdvazazin kiliseleri, manastırlar ile Ermeni okulları bulunmakta idi. Pakariç’de dünyaya gelen Tehleryan, 4 yaşındayken ailesi ile beraber Erzincan’a göç etti.
1915’te Erzincan’da Ermenilerin nüfusu 20.000 civarındayken Türklerin nüfusu 25-30.000 kadardı. Orta halli bir aileden geliyordu ve babası ticaretle uğraşıyordu. 1914 yılında savaş başlayıp Ermeniler askere alındıktan sonra Mayıs 1915’de bütün okulların kapatılacağı şehrin önde gelen insanları ve öğretmenlerinin toplanıp kampa gönderileceği haberi geldi.
Şehirde 1915 Haziran’ına kadar Tehcir olaylarından konuşulmaya, Tehcir edileceklerine dair konuşmalar yayılmaya başladı.
Sonradan herkesin eşyalarını toplaması gerektiğini, birkaç gün içinde Tehcir edileceklerini duyurdular. Para ve değerli eşyaların saklanmak üzere resmi makamlara teslim edilmesi istendi.
Tehcir 10 Haziran’da başladı. Önce maddi durumu iyi olanlar atları, arabaları ile yola koyuldular. Tehleryan ailesi ise ikinci kafilede yer aldı. Uzun kafilenin ortasında yer alan Tehleryan ailesinde 2 kız kardeşi, 2 erkek kardeşi ile anne ve babası bulunuyordu. Uzun ve yorucu yolculuktan sonra kafile şehir dışında jandarma ile çeteler tarafından durduruldu.
İlk önce annesi kafasına aldığı kurşun ile öldürüldü. Kardeşinin kafası baltayla parçalandı. Genç kadınları götürdüler. Bir daha geri dönmediler. Cinsel saldırıya uğradılar. Üzerlerindeki kıymetli eşyalar yağmalandı. Mahkemede kan donduran katliam anına ilişkin olayları ise şöyle anlatmıştır;
“Bir jandarma kız kardeşimi sürükleyip götürürken annem ‘Gözlerim kör olaydı da görmez olaydım’ diye çığlık çığlığa kaldı. O günü hatırlamak istemiyorum. O günü uzun uzun anlatacağıma ölmeyi tercih ederim. Başıma aldığım bir darbe sonucu düştüm. Daha sonra neler olduğunu bilmiyorum. Ne kadar baygın olduğumu bilmiyorum. Belki 2 gün kaldım, kendime geldiğim zaman ortalık ceset doluydu. Bütün kafile imha edilmişti. Uzayıp giden ceset yığınları gördüm. Yüzüstü yatan annemin cesediyle üzerinde ölen kardeşimin cesedini gördüm. Daha fazlasını bilmiyorum.”
Hakim ile Tehleryan arasında mahkemede ise oldukça dikkat çekici bir duruşma sahnesine tanık oluyoruz.
…
Başkan: Böyle bir yoksunluğu ve çaresizliği yaşarken ne yaptınız?
- Tehleryan: Dağlardaki bir köye gittim. Orada yaşlı bir kadın beni barındırdı. Yaralarımın iyileştiği günlerde hükümet Ermenileri saklayanları ölümle cezalandıracağı için daha fazla barındıramayacağını söyledi.
Başkan: Sizi saklayanlar kimlerdi?
- Tehleryan: Kürtler!
Başkan: Oradan nereye gittiniz?
- Tehleryan: Beni saklayanlar çok iyi insanlar olmuş olmalı ki Acem’e (İran) doğru gitmemi tavsiye ettiler. Elbiselerim kan lekeleriyle dolu olduğu için onları yakarak Kürt giysilerine büründüm.
Başkan: Hiçbir şeyiniz yoktu ki, neyle beslendiniz?
- Tehleryan: Arap ekmeğiyle…
Başkan: Yaralarınızın iyileşmesi kaç gün sürdü?
- Tehleryan: Şöyle böyle 20 ile 30 gün arası.
Başkan: Bu kadar uzun süre nasıl barınıp, nasıl beslendiniz?
- Tehleryan: Önce Kürtler arasında…
Başkan: Ne kadar zaman? Katliam Haziran 1915’te başlamıştı…
- Tehleryan: Yaklaşık 2 ay kadar Dersim’de Kürtlerle beraber yaşadım. Orada rastladığım iki kişiden Harput’ta da katliam yapıldığını öğrendim. Sonra üçümüz dağlardaki köylere kaçtık. Bazı günler sadece ot yedik. Onlardan biri muhtemelen yediğimiz zehirli bir ot yüzünden yolda öldü…
…
Rus ordusuyla karşılaştığımız ana kadar yaklaşık iki ay kadar yürüdük. Kürt giysileri içindeydik. Bizi yakalayıp sorguladılar. Arkadaşım çok iyi İngilizce ve Fransızca konuşabildiği için katliamla ilgili her şeyi benim de katliamdan kurtulduğumu anlattı. Bizi serbest bıraktılar…
…