Geçtiğimiz haftalarda enerji endüstrisindeki petrol tesislerinde çalışan binlerce işçinin daha iyi ücret ve çalışma koşulları talebiyle yaptığı grevin ardından, İran bu kez de, güney batı eyaleti Huzistan’da halkın su kıtlığına çözüm bulunmamasına ve içme suyu kesintilerine karşı başkaldırısıyla gündemde.
Ülke ayrıca Ortadoğu’daki ülkeler arasında koronavirüs salgınına en kötü şekilde maruz kalan ülke durumunda ve bugünlerde beşinci bir koronavirüs dalgasının tam ortasında. Yeterli önlemlerin alınmamasına ve aşılamanın çok yavaş ilerlemesine yönelik de halkta önemli bir tepki mevcut.
Yaz sıcaklarının 50 derecenin üzerine çıktığı, dünyanın en sıcak yerlerinden biri olan Huzistan, İran rejimi ile sık sık çatışan etnik olarak Arap azınlığın yaşadığı bir bölge.
Eyaletin Ahvaz, Susengird, Hamidiye, Danyal, Mahşehr gibi birçok kentinde 15 Temmuz günü başlayan halk isyanının başka eyaletlere yayılabileceği şeklinde yorumlar yapılıyor.
23 Temmuz itibariyle halkın protesto gösterilerine yönelik otomatik silah, pompalı tüfek ve göz yaşartıcı gaz kullanan İran güvenlik güçleri, biri çocuk en az sekiz kişiyi öldürdü. İran medyası ve yetkilileri ise “fırsatçıları” ve “isyancıları” protestoculara ve güvenlik güçlerine ateş açmakla suçlayarak, biri polis memuru ve biri protestocu üç kişinin öldürüldüğünü iddia etti.
İran devleti 2019 yılında da ülke çapında gerçekleşen akaryakıt fiyatlarındaki artışa karşı gerçekleştirilen protesto gösterilerinde 300’ün üzerinde insanı öldürmüş, 7 binden fazlasını ise tutuklamıştı. Kasım 2019’da, benzin fiyatlarındaki ani bir artış, ülke çapında hükümeti devirme çağrılarına dönüşen protestolara yol açmış; bu isyana İranlı yetkililer, günlerce interneti kapatarak ve protestoculara karşı ölümcül güç kullanarak karşılık vermişti. Bu isyanda da Huzistan halkı, devletin saldırılarının en ağır biçimine maruz kalan bölgelerin başında yer almıştı.
Sosyalist İşçi’den Nick Clark, 23 Temmuz tarihli yazısında İran’daki isyana dair şu yorumları yapıyor:
İran’da su kesintisi protestoları dalgası
İran’ın güneybatısındaki halk, su kıtlığı krizini protesto ederek yedi gün boyunca polisle çatıştı.
Protestolar, ABD tarafından uygulanan ekonomik yaptırımlar, iklim değişikliği ve İran devlet yolsuzluğunun kışkırtıcı bir karışımının ürünüdür.
İran polisi, üst üste yedi gün boyunca protestoların düzenlendiği Huzistan eyaletinde her gece en az üç kişiyi öldürdü.
Kriz, sıradan halkı içme suyu sıkıntısıyla karşı karşıya bıraktı ve çiftçilerin mahsullerine zarar verdi.
İran Cumhurbaşkanı Hassan Rouhani, elektrik kesintilerine ve elektrik kesintilerine neden olan ilgili bir enerji krizi için şimdiden özür dilerken, diğer yandan İran’ı etkileyen kuraklığın hem hidroelektrik santrallerinde üretimi durdurduğunu hem de elektrik talebini artırdığını ifade etti.
Nitekim elektrik kesintileri başkent Tahran da dahil olmak üzere İran genelinde halkın geçen ayın sonlarında ve bu ayın başlarında protesto gösterilerine neden olmuştu.
İran hükümeti, yağışların geçen yıla göre yüzde 52 düştüğünü söylüyor, ancak protesto eden haltan birçok kişiyse hükümeti “kötü yönetim” ve ihmalle suçluyor.
İran, ekonomik krizleri körükleyen ve halkı mağdur eden ABD tarafından uygulanan cezalandırıcı yaptırımlarla yıllardır karşı karşıya. Bunlar, ABD’nin Ortadoğu’daki kontrolüne bir meydan okuma içinde olan İran’ı tecrit etmek için on yıllardır süren girişiminin bir parçası.
İran’ın yöneticileri ise devlete bağlı özel şirketler tarafından yürütülen endüstri ve işletmelerle ülke ekonomisinin bazı bölümlerini piyasaya “açmaya” çalışmaktalar.
Kıtlık
Protestocular kıtlığın sorumlusu olarak İslam Devrim Muhafızları Birliği’ne ait veya bağlantılı şirketler tarafından 100’den fazla barajın inşa edilmesini görüyor. Devrim Muhafızları İran devletinin en güçlü askeri ve siyasi kolu.
İran hükümetinin bazı kesimleri bile barajların birçoğunun gereksiz olduğunu, nehirleri kuruttuğunu, onların yatağını değiştirdiğini veya suyun buharlaşmasına neden olduğunu söylüyor.
Huzistan’daki protestocular, eyalette birkaç büyük nehir olduğuna dikkat çekiyor ve suyun nereye yönlendirildiğini bilmek istiyor.
Protestolar, aynı eyaletteki petrol işçilerinin grev dalgasının ardından geldi.
Huzistan, İran ekonomisinin merkezinde yer alan petrokimya endüstrisinin merkezidir. Orada üretilen yakıtın çoğu İran dışında satılıyor. Bu arada işçiler düşük ücret ve kötü koşullardan mustarip.
Bu protestolar aynı zamanda İran’da son birkaç yıldır yoksulluk ve yolsuzlukla ilgili bir dizi gösteri, grev ve isyanın da sonuncusu.
Ortadoğu’daki diktatörleri destekleyen ABD ise tüm protestolarda olduğu gibi kendi çıkarları için onları destekliyormuş gibi yapıyor. Genellikle herhangi bir protestoyu rejime muhalefet ve Batı’ya destek olarak sunmaya çalışıyor.
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price, ABD’nin “İranlıların barışçıl bir şekilde toplanma ve kendilerini ifade etme haklarını desteklediğini” söyledi.
Ancak protestocular ve grevciler, onlarca yıldır kendilerine zarar veren ABD’ye destek vermiyor. Aksine işçileri ezen ve sömüren sisteme karşı direniyorlar.