Emperyalist güçlerin Ortadoğu’ya yönelik sömürü, savaş, işgal ve katliam politikaları bir yandan Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye’de sivilleri hedef alan saldırıları, diğer yandan Hamas’ın saldırılarıyla yeniden patlak veren ve İsrail’in soykırıma dönüşen saldırılarıyla derinleşiyor.
Filistin ve Rojava’daki saldırılara ilişkin Mezopotamya Ajansı’na konuşan gençlik örgütleri, ortak mücadele vurgusu yaptı.
‘İsrail ve Türkiye saldırıları aynı’
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP) Gençlik Meclisi üyesi Doğukan Yeni, İsrail ve Türkiye’nin saldırılarının benzer olduğuna dikkat çekti. Yeni, “İsrail şu an nasıl sivil yaşam alanlarını bombalıyorsa, Türkiye’de Rojava’da hastaneleri, elektrik santrallerini, insanların yaşam alanlarını bombalıyor. Türkiye savaş alanlarında savaşmıyor, tam tersine insanların yaşam alanlarını vuruyor. Bugün Filistin için vicdanları sızlayanlar, Rojava’yı görmezden geliyorlar. Bu insanlık onuruna aykırıdır” dedi.
Rojava Devrimi’nin egemen güçleri rahatsız ettiğini ifade eden Yeni, “Kadın öncülüğünde gerçekleşen bir devrimdir. Rojava, tüm dünyada bir ilham kaynağıdır. Bu tüm halkların umut kaynağıdır. Bunun yaratıcısı da Sayın Abdullah Öcalan’dır” diye belirtti.
‘Gençlik savaşa karşı harekete geçmeli’
Savaş siyaseti sonucunda Türkiye’nin ekonomik krize girdiğini belirten Yeni, “Türkiye’nin ekonomik refahtan bahsetmesi, kendini kandırmaktan başka bir şey değildir. Gençlik olarak bu savaş politikalarına karşı harekete geçmeliyiz. Halk bu savaş politikalarına karşı sokağa inip, en demokratik haklarını kullanmalıdır. Bu işgal ancak gençliğin ruhuyla durdurulabilir” diye konuştu.
‘Savaş halklara bir şey vaat etmiyor’
Yeni Demokrat Gençlik (YDG) üyesi Volkan Atmaca, dünyanın birçok noktasında savaşların yaşandığını söyleyerek, Rusya’nın Ukrayna’yı, İsrail’in Filistin’i, Türkiye’nin ise Kuzey ve Doğu Suriye’yi işgal ettiğini vurguladı. Uluslararası emperyalist güçlerin yayılmacı bir savaş politikası izlediğini ifade eden Atamca, “Bugün Kürt halkının kazandığı demokratik haklara karşı insanlık dışı saldırılar gerçekleşiyor. Ne yazık ki bugün egemenler Gazze’de hastanede katliam gerçekleştiriyorsa, Türkiye’de aynı şekilde Kuzey ve Doğu Suriye’de bulunan hastaneleri bombalıyor. Açıkçası bu yürütülen savaş halklara, ezilenlere yönelik bir şey vaat etmiyor. Tam tersine egemenlere yeni yollar açıyor” ifadelerini kullandı.
Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırılara karşı sessizliğe tepki gösteren Atmaca, “Sadece Filistin’e karşı ses çıkartanları tutarsız buluyorum. Ancak mücadele yürüten işçiler ve emekçiler birlikte söz söylerse, Rojava’ya, Karabağ’a ve Filistin’e ses çıkarırsa, hep birlikte özgürlüğü kazanacaklarına inanıyorum” dedi.
‘Rojava bizim için bir direniş mevzisidir’
Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu (SGDF) üyesi Gamze Toprak, AKP-MHP’nin kendi iktidarını korumak için Kuzey ve Doğu Suriye’ye saldırdığını söyledi. Bu saldırılarda sivillerin hedef alındığını dile getiren Toprak, şunları söyledi: “AKP-MHP faşist rejiminin saldırısını esasında bir intikam hamlesi olarak görmek gerekiyor. Rojava’ya yönelik saldırılar hep vardı. Bu her geçen gün daha artıyor. Bugün bu operasyonun başka bir boyutu, Kürt halkını temsil eden HEDEP’ e yapılıyor. Birilerini eksilterek teslim alacaklarını sanıyorlar. Bugün baskılara karşı HEDEP Ankara’da gerçekleştirdiği kongre ile birlikte buna bir cevap ve yeni cephe hattı oluşturdu. Rojava bizim için bir direniş mevzisidir. Rojava, devrimin bir kalesidir.”
‘İktidar krizi savaşlarla aşmaya çalışıyor’
İktidarın ülkeyi ekonomik olarak yönetemediğini sözlerine ekleyen Toprak, bu krizi ise savaş siyasetiyle aşmaya çalıştığını kaydetti. İktidarın savaş politikasını sürekli Kürtler üzerinden sürdürmeye çalıştığını dile getiren Toprak, “Bugün biz giderek daha fazla kemer sıkarken, iktidar milyonlarca lirayı savaş bütçesine ayırıyor. Bu savaş ‘terör’ adı altında bu kemer sıkma olayını meşrulaştırmak ve devam ettirmek anlamına geliyor. Geçim sorunundan dolayı neredeyse her gün intihar eden emekçileri görüyoruz. Bahsettiğim bugünkü ekonomik krizin halkta yansıması çok ağır. Devlet bu yaşanan krize karşı gözünü kapatıp, Rojava’daki sivillere, genç, yaşlı, çocuk demeden, bir katliam gerçekleştirebiliyor” diye konuştu.
İsrail-Filistin savaşına değinerek, İsrail’in Gazze’de enerji kaynaklarını kestiğini, Türkiye’nin de Kuzey ve Doğu Suriye’de benzer saldırılar gerçekleştirdiğini söyleyen Toprak, “Kendi İsrail devletimiz Türkiye, Rojava’da sivilleri katlediyor. Kürt ulusunun yaşam alanlarını inkar eden ve katliam yapan Türkiye ile İsrail devletinin Gazze’ye yönelik başlattığı saldırıyı ortak görmek lazım. Biz bu iki savaşı ortak değerlendiriyoruz” şeklinde konuştu.
Saldırılara karşı gençlik
Saldırılara karşı gençlere sorumluluk düştüğünü vurgulayan Toprak, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kobanê’yi düşürmeyen Demhat’ların, Zilan’ların ve Arin’lerin bayrağını yükseltmek ve Kobanê’yi düşürmeden birleşik bir cephe inşa etmek gerekir. Gençlik Rojava Devrimi’ni nasıl büyük bir sevinçle karşıladıysa, orayı savunacak gücü de kendin de bulmalı. Rojava, gençliğin ve kadınların devrimidir. Bu devrimi can feda bir direnişle savunmak boynumuzun borcudur.”