Filistin Halk Kurtuluş Cephesi (FHKC), kuruluşunun 57. yıldönümü sebebiyle yazılı bir açıklama yayınladı.
“Kuruluş yıldönümümüz, direnişi sürdürme ve ilhak, Yahudileştirme ve sömürgeci planlara karşı koyma konusunda yenilenmiş bir sözdür..1967’de bugün, Filistin Halk Kurtuluş Cephesi (FHKC), halkımızın yaşadığı felaketin derinliklerinden yükselen ve toprağın ve halkın kurtuluşu için direniş ve mücadeleye dayalı bir ulusal kurtuluş projesinin parametrelerini belirleyen öncü devrimci bir parti olarak ortaya çıktı. FHKC, kurucu liderleri Dr. Corc Habaş, Vedi Haddad, Ebu Ali Mustafa, Gassan Kanafani, Ebu Mahir Yemeni, Gaza Guevara, Ebu Emel, Ebu Mansur ve en ciddi zorluklar karşısında geri adım atmayan bir dizi diğer sembol, lider ve devrimci savaşçı tarafından yerleştirilen radikal ideolojisi ve militan ilkeleriyle hayata geçirilmiştir.” sözlerine yer verilen açıklamada Aksa Tufanı hamlesine ölümsüzleşen devrimciler anıldı.
Açıklamada şunlar kaydedildi:
“Bu vesileyle, onların fedakârlıklarını ve özgürlüğe giden yolu kanlarıyla döşeyen şehitlerin fedakârlıklarını onur ve gururla anıyoruz; bunların başında yakın zamanda El Aksa Tufanı savaşında şehit düşen yoldaşlarımızdan Siyasi Büro üyesi Nidal Abdel-Al, İsmail Salim, Avvad Es-Sultan, İmad Udeh, Ümmü’l Emir El-Ayla, Halid El Muhtesib ve uzun bir şehit yoldaşlar listesi gelmektedir.
Ayrıca, başta Genel Sekreterimiz Ahmed Saadet ve yoldaşları olmak üzere, işgal hücrelerinde bir kararlılık destanı yazan tüm tutsaklara ve cesur tutsaklarımıza sadakat ve özgürlük sözümüzü yeniliyoruz.
Gazze’deki direnişin kahramanlarını, özellikle de işgal askerlerine karşı uzun bir yıpratma savaşı vermeye devam eden Şehit Ebu Ali Mustafa Tugayları’ndaki savaşçılarımızı selamlıyoruz. Kuşatma ve yıkıma rağmen kararlılıklarını sürdüren Batı Şeria, Gazze, Kudüs ve diasporadaki halk kitlelerimizi selamlıyoruz. Lübnan, Yemen ve Irak’taki çeşitli destek cephelerinin fedakârlıklarını ve halkımızın direnişini desteklemedeki önemli rollerini onurlandırıyoruz.
Başkentlerde ve şehirlerde halkımızın yanında duran, saldırganlığa son verilmesini ve işgalin sona erdirilmesini talep eden uluslararası kitle hareketlerini selamlıyoruz.
Ey halkımızın kitleleri, Arap ulusumuzun evlatları ve dünyanın özgür insanları.. Siyonist işgal; dünyayı ve bölgeyi kasıp kavuran bir dizi gelişme ve meydan okuma ile Amerika ve Batı’nın imha savaşını destekleme ve finanse etme ve eski sömürgeci projeleri yeniden canlandırma konusundaki ısrarı karşısında, imha, etnik temizlik, sömürgeleştirme, kuşatma ve yıkım savaşı yoluyla halkımızı topraklarından söküp atmayı ve kimliklerini silmeyi amaçlayan kapsamlı bir savaş yürütmektedir.”
“Suriye’yi ve Suriye’nin birliğini korumak, dünyanın tüm özgür insanlarının sorumluluğudur.”
Açıklamada son günlerde yaşanan gelişmelere ilişkin ise şu tespitlere yer verildi:
“Kuruluş yıldönümü vesilesiyle ve bu önemli gelişmeler ışığında Filistin Halk Kurtuluş Cephesi olarak aşağıdaki hususları vurgulamak isteriz:
1. Soykırım, öldürme ve yıkımda eşi görülmemiş bir tırmanışla karşı karşıya olan Gazze Şeridi’nde ve saldırganlık, yerleşim, ilhak ve Yahudileştirme projelerinde tırmanışla karşı karşıya olan işgal altındaki Batı Şeria’da, işgalin topraklarımıza ve halkımıza karşı yürüttüğü imha savaşına karşı koymanın tek yolu, direnişi stratejik bir seçenek ve kurtuluşa giden bir yol olarak savunmaktır.
2. Saldırganlığı durdurmak, kuşatmayı kırmak, işgalin yıktıklarını yeniden inşa etmek ve yerinden edilenleri geri döndürmek acil ulusal önceliklerdir. Bu önceliklere direnişin her türlüsünü sürdürmek ve işgal liderlerini halkımıza karşı işledikleri suçlardan dolayı yargılamak ve sorumlu tutmak için çalışmaya devam etmek eşlik etmelidir.
3. Filistin yurdunu düzene sokma çabaları ancak halkımızın yüksek menfaatlerini her türlü mülahazanın üzerinde tutan, dışlama ve ayrıcalıktan uzak bir şekilde tüm kesimlerin katılımını garanti altına alan ve üzerinde mutabık kalınmış bir ulusal stratejiye yol açan kapsamlı bir ulusal diyalog yoluyla başarılabilir.
4. Gazze Şeridi’nin geleceğinin Filistinlilerin iç meselesi olduğunu ve yönetim şeklinin halkımız tarafından ulusal mutabakat yoluyla ve her türlü dış müdahaleden uzak bir şekilde belirleneceğini vurguluyor, Gazze Şeridi’ni yönetmeye yönelik şüpheli planları boşa çıkarmak için ulusal çabaların ve tutumların koordine edilmesi gerektiğini ifade ediyoruz.
5. Direniş’in özellikle lider kadrosu ve en seçkin savaşçılarıyla Aksa Tufanı savaşında verdiği büyük fedakarlıklar, direniş gruplarını mücadele yolundan alıkoymayacak; aksine direnişi sürdürme ve işgalle yüzleşme gerekliliğine olan inançlarını daha da arttıracaktır. Çünkü mücadele uzundur ve acı doludur; kurtuluşa giden yol da güllerle döşeli değildir. İşgal bir nakavt darbesiyle değil, Direniş’in darbelerinin birikimiyle düşecektir.
6. İşgalin imha, soykırım, ilhak ve zorunlu yerinden etme politikaları yoluyla çözmeye veya dayatmaya çalıştığı tasfiye planlarına ve projelerine karşı çıkmak gerekiyor. Ayrıca bölgeleri birbirinden ayrılmış gettolar oluşturma girişimlerine karşı koymak için her türlü direniş yönetiminin artırılmasına ve bu planlara karşı yoğun saha ve siyasi çabalara ihtiyaç vardır.
Herhangi bir uluslararası girişim, halkımızın lehine olan adil uluslararası kararlarla, Filistin davasına yönelik uluslararası kamuoyundaki değişimlerle ve UCM kararlarının uygulanmasıyla tutarlı olmalıdır.
7. Bölünmüş olanı bölmek ve sonu gelmez çatışmalara sürüklemek temelinde bölgedeki durumu yeniden düzenlemeyi amaçlayan, Filistin davasını aşamalı olarak sona erdirmeyi, işgali bir oldubitti olarak pekiştirmeyi ve bölge halkları ve ülkeleri üzerindeki hegemonyasını güçlendirmeyi hedefleyen ABD yönetiminin başını çektiği yeni sömürgeci planlara karşı uyarıyoruz. Bu planlarla yüzleşmek, bu politikaları engellemek için ortak bir farkındalık ve ortak çaba gerektiriyor.
8. Suriye halkının kendi kaderini tayin hakkını desteklediğimizi, egemenliklerini ve toprak bütünlüklerini etkileyecek her türlü müdahaleyi reddettiğimizi teyit ediyor, bölge ülkelerini parçalama ve direniş güçlerini zayıflatma planının bir parçası olarak Suriye’ye karşı tekrarlanan siyonist saldırganlığı kınıyoruz. Suriye’yi ve Suriye’nin birliğini korumak, dünyanın tüm özgür insanlarının sorumluluğudur.
Ey halkımızın kitleleri, Bu büyük zorluklar bizi haklarımızı korumaktan alıkoymayacak, direniş hattından geri çekilmeye itmeyecek; aksine işgale ve planlarına karşı koymak için silahlı mücadeleyi tırmandırmanın gerekliliğine olan inancımızı arttıracaktır. Halkımızın kitlelerine, şehitlere ve dünyanın özgür insanlarına, şehitlerin kanı, tutsakların kararlılığı ve birbirini izleyen kuşakların mücadelesiyle açılan yolu sürdürme sözü veriyoruz Kurtuluş kaçınılmazdır.
Nehrinden denizine kadar tüm Filistin, halkımızın savaşçıları ve devrimcileri tarafından özgürleştirilecektir. Şehitlere şan, tutsaklara özgürlük, halkımıza ve direnişine zafer…”