Fettulah Gülen, kendi içlerinde Hizmet Hareketi, geride kalanlar için Nurcular veya Gülen Cemaati olarak adlandırılan dini oluşumun lideri. Son yıllarda hemen her konuda mesaj veriyor, yorumlar yapıyor. Geçenlerde Kenya’daki Hıristiyan’lara yönelik yapılan saldırı için mesaj verdi.
Hatırlanacağı gibi El-Kaide’ye bağlı El-Şebab örgütü Kenya’da dört gün süren bir saldırı gerçekleştirdi. Nairabi kentinde bir AVM’deki Müslümanları dışarı çıkarak 72 Hıristiyan’ı katletti. Saldırıyı radikal İslamcı bir örgütün yapması ve Hıristiyan-Müslüman çatışmasına zemin sunması açısından F. Gülen “Terörizm Kuran’ın daimi cehennem azabıyla tahdit ettiği en büyük günahlardan biridir” derken; Suriye Irak ve Pakistan’daki saldırıları soran bir gazeteciye cevaben “Müslümanlığın yüzüne zift çalınması gibi bir şey” olarak niteledi.
Gülen Cemaati’nin mesajı Hıristiyan alemine iyi niyet şahsına sıcak mesajdır. Mesajdaki temel vurgu terörizmdir. Saldırıyı yapanların Müslüman olmadıklarının ifadesidir.
El-Şebab örgütünün yapmış olduğu katliam sonrası F. Gülen’in saldırıyı lanetleyen açıklaması, din amaçlı, Cihat adına yapılan saldırıların kabul edilemez olduğu gerçeğine uygun bir açıklamadır. Fakat Gülen Cemaati dini ve politik bir örgütlenmedir. Amaç tek başına Müslümanların imajını düzeltmek değildir. Aynı zamanda yerine getirmektir. Gülen’in mesajını esas yönü de budur.
ABD emperyalizmi Sovyet ve Çin revizyonizmine rağmen sosyalizmi hala önemli bir tehdit olarak görüyordu. Komünizme karşı mücadele kapsamında Pakistan, Afganistan, İran, Türkiye’yi içine alan Yeşil Kuşak Projesi oluşturdu. Bir anlamıyla ılımlı İslam politikasının da başlangıcıydı bu proje. Amaç komünizmin yaygınlaşmasını önlemek ve radikal İslam’ın önünü almaktı. El-Kaide bu politikanın ürünüydü ve El-Kaide gibi dini örgütlenmeler desteklendi.
Rus sosyal emperyalizmin çöküşüyle birlikte komünizm bir tehdit unsuru olarak ortadan kalktı. Ilımlı İslam politikasında yönelimi değişti. Esas amaç komünizmle mücadele için desteklenen dini örgütlenmelerin ile radikal İslamcıların ve ABD için tehdit oluşturan İran İslam anlayışı ile Suudi Arabistan Vahabiliği’nin yaygınlaşmasını önlemekti. Bu kapsamda Ortadoğu ılımlı İslam’a en uygun dini örgütler desteklenmeye başlandı. Komünizmle mücadelenin Türkiye ayağında önemli rol oynayan F. Gülen ve cemaati ılımlı İslam’a en uygun dini örgütlenmeydi. Saidi Nursi’nin öğretisi olarak Nurculuk, devlet otoritesine, ordu gücüne karşı çıkmayan, mutlak itaat ve biat anlayışına sahipti. Bu anlayışın ürünüdür ki Gülen Cemaati 28 Şubat dahil hiçbir askeri darbesine, ABD emperyalizminin Irak ve Afganistan işgaline karşı çıkmamıştır. Buna Libya ve Suriye’ de dahildir.
Ilımlı İslam politikasıyla Gülen Cemaati’ne Afrika’dan Orta Asya Türkiye Cumhuriyetlere kadar okul açmasına izin ve destek verildi. Bugün bu okulların sayısı 130 ülkede 1000 kadar olduğu, öğrenci sayısının da 2 milyondan az olmadığı belirtiliyor.
Gülen Cemaati’nin ılımlı İslam misyonu okullarla sınırlı değildi. 1990’ların başlarında diller arası diyalog oluşturmada vardı. Ant-i Defamation League (ADL) adlı siyonist bir örgüt tarafından Gülen’e hoşgörü ve diyalog kitabı hazırlatmış ve bu kitabı dünyanın dört bir yanına dağıtımını sağlamıştır.
Diyalog faaliyetleri hiç kesilmemiş, Vatikan’da Papa’yla görüşme yapılmış ve hatta Dinlerarası Diyalog İçin Papalık Konseyi (PCID) kurulmuştur. Temel amacı Hıristiyan ve İslamcı alemini emperyalist politikalar ekseninde uzlaştırmak, çatışmasızlık yaratmak ve bütünleştirmektir. 1998 yılında gerçekleşen görüşmede Gülen, bu kapsamda doğrudan görev talep etmektedir. “Papa 6. Paul Cenanları tarafından ve devan etmekte olan Dinlerarası Diyalog İçin Papalık konseyi (PCID) misyonunun bir parçası olmak üzere burada bulunuyoruz…”
Gülen Cemaati uluslar arası siyasi arenada ABD emperyalizmi çizgisinde diller arası diyalog kuran, uzlaşma ve çatışmamazlık ortamı yaratan bir dini akımdır. Kenya’daki katliamda olduğu gibi dünya kamuoyuna sirayet eden, Hıristiyan- Müslüman çatışmasını tetikleyen olaylarda Gülen her daim taşımış olduğu misyona uygun mesajlar yayınlıyor. “2005’teki Danimarka karikatür krizinde “Müslümanlar tahriklere kapılmamalı” diyen Gülen, Eylül 2012’deki “Müslümanların Masumiyeti” videosu üzerine başlayan şiddet gösterilerine de “peygamberimizin sünnetinde şiddete yer yoktur” diyerek karşı çıkmış ve mevcut görevini yerine getirmiştir.
İslam dinini esas alan Gülen Cemaati dini ve siyasi görüşleri, ABD emperyalizminin Ortadoğu dış politikasının dini ve siyasi yanıyla aynıdır. Bu dini ve siyasi görüşler dışındaki tüm İslami oluşumları, ehlileştirme, yayılmalarını engelleme diğer dini akımlarla uzlaşma, dünden bugüne Cemaatin temel misyonudur. Hizmet Hareketi’nin hizmetinin dini ve siyasi anlamı bundan öte değildir. (Bir ÖG okuru)