Baskıya geri adım attıracak ve kaybettirecek olan ezilenlerin dayanışması ve direnişidir!
Exarchia’ya polisin girme girişimleri geçtiğimiz günlerde gerçekleşen Yunanistan genel seçimleri sonrasında yeni bir boyut kazandı. Seçimlerde galip gelen sağcı Yeni Demokrasi Partisi (Néa Dımokratía) lideri Kıriakos Miçotakis`in, seçim vaadi olarak Exarchia’nin soylulaştırılması projesi ile mahallenin devlet ve kapitalizm dostu bir mahalle haline getirme çalışmaları tüm hızı ile devam ediyor. İsyan ve dayanışma kültürüne yönelik saldırılar devam ederken, saldırılara karşı mücadele de sürüyor. Bizde Özgür Gelecek gazetesi olarak direnişi anlatmak için Exarchia`da faaliyet yürüten Lampros ve Nikolas ile yaptığımız röportajı sunuyoruz.
Dayanışmanın mahallesi Exarchia’dan
Bize Exarchia’dan kısaca bahseder misiniz?
Lampros: Exarchia’da uzun süredir devam eden örgütlü hareket etme kültürünün yanı sıra özellikle polis saldırılarına karşı oluşmuş inanılmaz bir sistem ve kültür var. Örneğin polis ne zaman saldırsa burada herkes ayağa kalkar. Bu direnişin kökenleri 1940 yıllarında Nazi işgallerine karşı direnen Yunan Partizanlardan 1973’te askeri cuntaya karşı direnen Politeknik direnişindeki öğrencilere dayanıyor. Bu direnişte 30’a yakın öğrencinin üniversiteye sokulan tanklarla katledildiği biliniyor. Fakat çok fazla kayıp öğrenci olduğu için yaşamını yitirenlerin sayısı tam olarak bilinemiyor. Özellikle Politeknik direnişinin öyküsü bir bakıma Exarchia’nın da geçmişinin büyük bir kısmını anlatıyor. Ekonomik krizin kendini yeni hissettirdiği zamanlarda büyük eylemler gerçekleştirilmişti.
Hatta 2008 yılında polis Exarchia’da Alexis Grigoropoulos adlı 15 yasındaki bir genci katletti. Bu olayın ardından Exarchia’da direniş daha da yükseldi. Bu direniş kültürü bugün hala kendini üretmeye devam ediyor.
Nikolas: Lamproser’un da dediği gibi Partizan komünistler burada Nazi işgallerine karşı durmak için Almanya ve İtalya ile savaşarak bir direniş tarihi yarattılar. Exarchia 1960’lı yıllardan bugünlere kadar birçok direnişin yaşandığı bir bölge. Daha sonra Atina’nın merkezine çok yakın olan Politeknik/Exarchia bölgesinde bu direniş öğrencilerin direnişiyle yeniden canlandı. Entelektüeller, aydınlar ve toplumun birçok kesimi bu direnişin parçası oldu. Bunlar, bugün de Exarchia’yı güçlü kılan direnişlerin önemli kısmını oluşturuyor. Ayrıca uzun yıllardır burada uyuşturucu satıcılarına karşı da bir savaş veriyoruz. Bir dönem burada silahlı milislerle mahallemizi koruyorduk. Bunun için 1000’e yakın yoldaşla beraber protestolar yaptık ve savunma gerçekleştirdik. Ama daha sonra polis ve uyuşturucu satıcıları bize aynı anda saldırmaya başladılar. Onlara karşı direnmeye devam ettik. Fakat bunun için maddi ve manevi olarak daha çok imkana ve desteğe ihtiyaç var. Yine de bugün mahallemizde polise ve uyuşturucu satıcılarına yönelik direnişimiz devam ediyor.
Exarchia’da çok fazla işgal evi var ve bu işgal evleri şu an sağcı Yeni Demokrasi’nin hedefleri arasında ancak daha öncede mahalleye sözde sol görünen SYRIZA hükümeti tarafından da müdahaleler yaşanmıştı. Sizce hükümetler mültecilere ve göçmenlere yönelik nasıl bir politika izliyor? İşgal evlerine yönelik saldırıların altındaki neden nedir?
Lampros: Yeni Demokrasi partisi şu anda bu bölgedeki işgal evlerini ve dayanışma alanlarını hedef alıyor. Çünkü biliyorlar ki burası direniş ve kolektif yaşama açık bir bölge. Onların istemediği kesimden insanlar yani mülteciler, göçmenler ve politikler burada dayanışma ve ortak yaşam sürdürüyor. Aslında bu iktidarın çözümlerinin dışında başka bir yol demek oluyor. Bu nedenle sadece Yeni Demokrasi değil bütün iktidarlar bu bölgeyi hedef aldılar. Aynısını SYRIZA da yaptı.
İşgal evleri saldırıları SYRIZA’nın iktidar olduğu süreçte başladı. Ancak Yeni Demokrasi’nin stratejisi biraz daha farklı tabii ki. Çünkü onların seçim kampanyalarından biri Exarchia ile ilgiliydi. “Exarchia’yı geri alacağız, orayı yıkıp yeniden inşa edeceğiz” gibi bir sloganla yola çıktılar. Bu onlar için çok önemli. Çünkü burası Atina’nın merkezinde bağımsız bir alan. Bu nedenle buraya polisleri yığıyorlar. Sürekli saldırı ve kontrollerle burayı polise ait bir bölge yapmak istiyorlar. Evet Syriza daha yumuşak bir geçiş öngörüyordu ama Yeni Demokrasi kesinlikle daha sert ve yıkıcı politikalar izliyor ve daha fazla izleyecek gibi görünüyor.
Nikolas: Yunanistan’a birçok yerden mülteci ve göçmenler geliyor. Çünkü burası Avrupa Birliği’nin sınır noktalarından biri. İnsanlar buradan geçip diğer Avrupa ülkelerine gitmek için burayı bir geçiş bölgesi olarak kullanıyorlar. Yunanistan devleti ise pratik olarak gerekli olan koşulları sağlayamıyor. Aslında imkanları varken bunları mülteciler için kullanmak istemiyor da diyebiliriz. Bu nedenle insanlar barınma, yiyecek, sağlık vs. gibi temel ihtiyaçlarını karşılamak için Exarchia’ya geliyor. Ayrıca bir diğer sorunda Yunan toplumunun büyük bir kısmının farklı kültürlerden ve inançlardan gelen bu insanları kabul etmeye hazır olmaması. Exarchia’ya bu anlamda da mültecilerin rahat nefes alabilecekleri bir yer oluyor. Burada ırkçı ve faşist yaklaşımlarla karşılaşmıyorlar. Doğal olarak bu durum Yunan devleti için büyük bir sorun oluşturuyor. Çünkü insanlar iktidar olmadan yaşayabiliyorlar. Kendi komünlerini oluşturuyorlar ve iktidarın karşı olduğu yeni bir yaşam tarzı ya da örgütlenme ortaya çıkıyor. Bu insanların birçoğu kendilerine güvenmiyor ya da inanmıyorlardı. Ama burada bu durum yıkılıyor.
İnsanlar beraber neler yapabileceklerini görüyorlar. Sonuç olarak iktidarlar bir çözüm üretmeseler bile sorunların kendilerinin dışında yani denetiminden uzak çözülmesinden rahatsızlar. İnsanların “Evet kendi sorunlarımızı çözebiliyoruz ve bir iktidara ihtiyacımız yok” demesinden korkuyorlar. Bu nedenle iktidara gelen partiler işgal evlerini ve Exarchia’yı hedef alarak öncelikle bu umudu ortadan kaldırmak istiyorlar. Sorunun bir diğer kaynağı ise tabii ki bizimle ilgili olan kısmı.
Burada bölgemizin ve insanların sorunlarını çözmek için büyük adımlar attık. Fakat ihtiyaç olan çözümün neredeyse % 40’ını örgütleyebildik. Daha fazla ve kalıcı çözümler üretme noktasında zayıf kaldık. Bunun için yeterli örgütlenmeye ve maddi imkanlara sahip olamadık. Kendi bölgemizdeki bu sorunları çözemediğimiz için iktidar bu sorunları çözmek için “talip” oldu. Bugün beklemek ve düşünmek için vaktimiz yok. İktidar ve onun polisleri kapımıza kadar dayandılar. Hızlıca çözümler üretmemiz gerekiyor.
Bizim yetersizliklerimiz oldu, bu aynı zamanda kendimize yönelik bir özeleştiridir. Fakat her ne olmuş olursa olsun bu bölgeyi onlara teslim etmeyeceğiz ve kendimizi geliştirerek direnmeye devam edeceğiz.
Tüm mücadelelerde olduğu gibi enternasyonal mücadelede dayanışmanın önemli olduğuna dair sayısız örnekler verebiliriz. Ezilenler cephesinden mücadelenin sınırları aşarak enternasyonal bağlar kurmak önemli. Siz de Exarchi’da faaliyet yürüten bir kurumun faaliyetçisisiniz. Sizin de diğer ülkelerdeki örgüt, parti vb. dayanışma ağlarınız var mı? Enternasyonal bir mücadele örgütlenebilir mi? Emperyalistlerin saldırılarına karşı nasıl bir yol haritası izleyeceksiniz?
Lampros: Kesinlikle enternasyonal dayanışmayı önemsiyoruz ve evet çeşitli ülkelerde bir dayanışma ağımız var. Burada birçok mülteci yaşıyor ve burada mültecilerin ekonomik ve sosyal olarak yaşadıkları krizleri çözebilmek için kesinlikle bu dayanışma ağına daha çok ihtiyacımız var. Bu nedenle her anlamda diğer ülkelerde yaşayan yoldaşlarımızla dayanışma içerisindeyiz. Almanya’dan, Fransa’dan, İtalya’dan ve daha birçok ülkeden yoldaşlarımız buraya geliyorlar ve beraber çalışıyoruz. Bu durumun çok olumlu sonuçları oluyor.
Nikolas: Yunanistan’daki toplumsal hareketliliğin büyük çoğunluğunu anarşistler oluşturuyor. Tabii ki komünistler ve anarşistler burada ortak çalışmalarda bulunuyor. Şu anda bizim yaşadığımız saldırıları ve baskıları Türkiye’deki, Fransa’daki yoldaşlarımız da kendi ülkelerinde yaşıyorlar. Düşmanımız ortak ve direnişlerimiz de ortaklaşmalıdır.
Bu nedenle enternasyonal bir ağa olan ihtiyacımız her gün biraz daha artıyor. Orada yaşanan bir olaya burada, burada yaşanan bir olaya oralarda cevap verebilmeliyiz. Birlikte mücadele edersek bu düşmanı yenebiliriz. Tabii bu süreçte siyasal mücadeleyi yalnızca söylem düzeyinde devam ettirmemeliyiz. Siyasal mücadele aynı zamanda sokağa taşınmalı ve militan bir mücadeleye dönüşmelidir. Aynı anda ikisine de sahip olmalıyız. Direnmek konusunda herhangi bir tereddüdümüz yok. Anarşistler, komünistler ve tüm toplumsal muhalefet olarak iktidarın her alandaki saldırılarına karşı topyekûn bir savaş vereceğiz.
Son olarak Avrupa’da sağcılığın yükselmesi ve buna paralel Yunanistan’da Yeni Demokrasi’nin iktidara gelmesi ile ilgili ne düşünüyorsunuz?
Lampros: Tarihsel olarak krizlerin ya da sorunların yaşandığı her dönemde dünyada sağcı hareketler yükselişe geçmiştir. Yunanistan’ın faşist partisi Altın Şafak’ın da geçmiş bazı seçimlerde oyunu yükselttiği zamanlar oldu. Onlara oy veren insanların hepsinin faşist olduğunu söyleyemeyiz. Bugün Altın Şafak parlamentoya bile giremedi. Çünkü insanlar ılımlı-liberal bir geçişi tercih ettiler. Avrupa’da da sağın yükselmesi insanların faşist oldukları anlamına gelmez, sadece insanlar onlara oy veriyor, çünkü biz gerekli cevapları üretemedik. Sorunlar bir şekilde bugüne kadar geldi ve insanlar çözüm aradığı için şimdilik onları seçti.
Nikolas: Bu yükseliş kesinlikle bizim hatalarımızdan kaynaklanıyor. İnsanlara çözüm sunamıyoruz ve sesimizi daha başka alanlara taşıyamıyoruz. Biz sorunların içinden çıkamadığımızda ve üretemediğimizde sağcı hareketler yükselmeye başlıyor. Doğru çözümler getirmeseler de sürece dair kendi ideolojilerince “çözümler” sunuyor olmaları toplumun onları seçmesine neden oluyor. Bu konuda da kesinlikle özeleştirel yaklaşıp doğru çözüm yolları bulmalıyız.
Son olarak Türkiye ve Kürdistan’da savaşan tüm yoldaşlarımı selamlıyor ve buradan selamlar gönderiyorum.