2016 yılında kadınlar erkek ve devlet şiddetiyle katledilirken emek sömürüsü adına pek çok politika da uygulamaya konuldu. Kadının görünmeyen emeğini daha da görünmez hale getirmek için torba yasalarla kadın emeğine saldırılarını geliştiren devlet, esnek ve güvencesiz çalışma koşullarını kadınlara dayatmaya devam etti.
Devlet tarafından 2012’de hazırlanan Ulusal İstihdam Stratejisi (UİS) belgesinde kadınlar, özel politika geliştirilmesi gereken gruplar olarak ele alınırken bu özel politika ise özel istihdam büroları aracılığıyla esnek çalışmanın dayatılması oldu. Belgede yer alan ve esnek çalışmayı dayatan yönetmelikler 2016 yılında iki torba yasa ile yürürlüğe konuldu. Kısmi zamanlı çalışmayı yasal ve meşru hale getiren Gelir Vergisi Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına Dair Torba Yasa ile bu yasaya bağlı çalıştırılacak kadınların özel istihdam büroları aracılığıyla nasıl kiralanacağını düzenleyen Özel İstihdam Büroları Yasası ile kadınların görünmeyen emeği daha da görünmez hale getirildi.
Gelir Vergisi Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına Dair Torba Yasa ile beraber getirilen “doğum yapmış kadınlara kısmi zamanlı çalışma hakkı” kamuda çalışan kadınların 6 ay günde 3 saat, daha sonra günde 1 buçuk saat olan emzirme hakkını ortadan kaldırdı. İşçi kadınların kısmi çalışabilmesi için emzirme hakkından vazgeçmesinin yanı sıra 600 gün işsizlik fonuna para ödemesi gibi pek çok şartı da yerine getirmesi gerekiyor. Doğum yaptığı için esnek ve güvencesiz çalışmayı kabul etmek zorunda kalan kadınlarla beraber devlet bu çalışma şartlarını meşrulaştırıyor. Kölelik yasası olarak adlandırabileceğimiz Özel İstihdam Büroları Yasası’yla hak gasplarının yolunu açan ve kadın işçileri büroların insafına bırakan devlet, yine geride bıraktığımız yıl kadın işsizliğini tırmandırdı. DİSK raporuna göre toplam işsiz sayısı 3 milyon 523 bin iken işsizlerin 1 milyon 974 binini erkekler oluşturuyor. Kadın işsizlerin sayısı ise 1 milyon 550 bini buldu. Son iki yılda işsiz sayısı 475 bin artarken kadın işsiz sayısı 331 bin arttı. İşsizlerin yüzde 44’ünü kadınlar oluşturuyor.
Diğer yandan 2017’nin daha ilk günlerinde buna ek olarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlu tarafından açıklanan proje ile beraber çalışma koşullarındaki cinsiyetçilik bir kez daha onaylanmış oldu. Müezzinoğlu, 3 pilot ilde uygulanmaya başlanacak proje ile beraber torunlarının bakımını üstlenen büyükannelere maaş verileceğini açıkladı. Emeğin ücretlendirilmesi bakımından olumlu bir noktada duran bu projenin esas amacının bu olmadığı ise açık. Kreş, çocuk bakıcısı gibi olanakları yaratmayan, bu anlamda bir politika üretmeyen devlet, aile kurumunu sağlamlaştırmak adına bu uygulamayı ortaya koymaktadır. Asıl olarak her yaştan kadınlar çocuk ve yaşlı bakımına mecbur kılınmaktadır.
Görünen o ki 2017, kadın istihdamı açısından esnek ve güvencesiz çalışma biçimlerinin dayatılmaya devam edildiği bir yıl olacak. Torba yasalar ile kadının emeğine saldıran devlet, her açıdan kuşatma altına almaya çalıştığı kadınlara ekonomik olarak saldırmayı da es geçmeyecektir. OHAL’den de yararlanarak saldırılarını sıklaştıranlara karşı esnek ve güvencesiz çalışma koşullarına, emeğimizin yok sayılması ve sömürülmesine karşı sözümüzü söylememiz zorunludur.