EŞİK açıklamada “Önünü betonlarınızla kapatsanız bile nehirlerin tersine akmayacağı gibi bizler de uğruna yüzlerce yıldır bedeller ödediğimiz eşitlik ve özgürlük mücadelemizden asla geri dönmeyeceğiz” ifadeleri yer aldı.
İstanbul Sözleşmesi’ne sahip çıkan Eşitlik İçin Kadın Platformu (EŞİK) yaptığı açıklamada 14 ve 23 Haziran tarihlerinde yapılacak olan 3. ve 4. duruşmaları da Danıştay’da takip edeceklerini ifade etti.
Açıklamada, “28 Nisan’da olduğu gibi, 7 Haziran’da da “Gelin Bu Yanlıştan Dönün” çağrısıyla ülkenin dört bir yanından kadınlar, kadın örgütleri, barolar, siyasi partiler ve çeşitli alanlardan sivil toplum örgütleri olarak Danıştay’da İstanbul Sözleşmesi’ni savunduk.
20 Mart 2021 de verilen tek kişilik, tek cümlelik çekilme kararının yargılandığı duruşmalarda sadece İstanbul Sözleşmesi’ni değil, Anayasa’yı, insan hakları hukukunu ve hukukun üstünlüğünü savunuyoruz. 14 ve 23 Haziran tarihlerinde yapılacak 3. ve 4. duruşmalarda da ortak geleceğimize sahip çıkma amacıyla aynı dayanışmayla savunmaya devam edeceğiz. Karar ne olursa olsun bu savunma, ülkede hukukun üstünlüğü hakim oluncaya kadar ve İstanbul Sözleşmesi’nin her bir maddesi hayata geçinceye kadar mücadeleden vazgeçmeyeceğimizin göstergesidir.” denildi.
İstanbul Sözleşmesi’nden çıkış kararı siyasi bir karardır
Açıklamada, “Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği’nin, Denizli’den Artvin’e ülkenin dört bir yanından barolara bağlı avukatların ve kişisel dava açan HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan ve CHP Grup Başkan Vekili Özgür Özel’in, çok iyi hazırlanmış, birbirini tamamlayan, hukuk dersi niteliğindeki savunmalarının ortak noktaları şunlardı.
İstanbul Sözleşmesi’nden çıkış kararı siyasi bir karardır. Kararın ne siyasi, ne de hukuki makul hiçbir gerekçesi yoktur. İstanbul Sözleşmesi’nden çıkış işleminde hiçbir kamu yararı yoktur. Karar açık ve net şekilde Anayasa’ya aykırıdır. İstanbul Sözleşmesi evrensel insan hakları hukukuna dayanan, temel insan hakları ile ilgili bir uluslararası sözleşmedir. Meclis iradesi devre dışı bırakılarak bu sözleşmeden çıkılamaz.
Kararın savunmasında, Cumhurbaşkanı’nın uluslararası ekonomi, spor, kültür konulu anlaşmaları fesih yetkisini öngören 9 nolu yine Cumhurbaşkanı kararnamesinin öne sürülmesi kavram kargaşası yaratmak amaçlıdır. Anayasa’nın 90. Maddesi herkes için açık, nettir ve der ki; “Türkiye Cumhuriyeti adına yabancı devletlerle ve milletlerarası kuruluşlarla yapılacak andlaşmaların onaylanması, Türkiye Büyük Millet Meclisinin onaylamayı bir kanunla uygun bulmasına bağlıdır.” 6251 nolu uygun bulma kanunu halen yürürlüktedir. Usulde paralellik ilkesi gereği çıkış işlemi de TBMM iradesi ile olabilir.
Kadın cinayetlerinin cinskırım boyutlarına varması, başta kadınlar ve çocuklara yönelik cinsel şiddet olmak üzere her türlü cinsiyete dayalı şiddetin ve LGBTI+’ları hedef alan baskı ve şiddetin tırmanması söz konusu iken sözleşmeden çıkılması, bu suçlara teşebbüs edebilecek kişilerin cesaretlenmesi ile sonuçlanmıştır, şiddet artmıştır.
6 saat süren duruşmanın sonunda Danıştay Savcısı Aytaç Kurt, 28 Nisan duruşmasında olduğu gibi: “Sözleşmeden çekilme kararına yönelik dava konusu işlemin iptalinin gerektiğini düşünüyorum” diyerek kararın hukuka aykırılığını bir kez daha dile getirdi.