Makaleler

Esad rejimi halen Sünni burjuva kesimlerine dayanıyor – Joseph Daher

|Ayaklanmanın üzerinden altı yıldan fazla zaman geçtikten sonra, rejim ile Sünni burjuva kesimleri arasındaki ittifak değişimlerle birlikte korundu. Rejime yakın ahbap-çavuş kapitalistleri ve iş insanları safında hiçbir taraf değiştirme yaşanmadı; tam tersine, siyasi rolleri daha bile arttı.

 

Hafız Esad’ın 1970’te iktidara gelişinden bu yana, Suriye rejimi, çeşitli ekonomik liberalizasyon tedbirlerini doğrudan uygulamak suretiyle özel sektörün lütuf ve desteğini kazanma sürecine girmişti. Buna, ağırlıklı olarak Sünni kentli iş kesimleri ile artan bağlantılar ve işbirliği de eşlik etti.

Bir zamanlar rejimin ekonomik ve siyasi kontrolü açısından önemli bir tehdit olarak değerlendirilen özel sektördeki iş insanları, giderek rejimin önemli bir bileşeni haline geldiler ve artan şekilde de onun çeşitli kurumları ile entegre oldular (Perthes 1992: 225).

 

Suriye rejimi büsbütün ve derinlemesine şekilde patrimonyal bir devlet haline geldiği ve dolayısıyla devlet işlerinde ailenin ağırlığı pekiştiği için esaslı farklar da ortaya çıkmasına rağmen, bu ilişki, bu makalede de göreceğimiz üzere, Beşar Esad’la birlikte aslında devam ederek yoğunlaştı.

Rejim topluma mezhepçilik, ırkçılık, bölgecilik, aşiretçilik, korporatizm ve kayırmacılık gibi çeşitli araçlar üzerinden hükmetmeye devam ediyordu ama Libya’ya veya Körfez monarşilerine benzer şekilde, siyasi, askeri ve ekonomik güç merkezleri bir ailede ve onun kliğinde yoğunlaşmıştı: Esad-Mahluf-Şaliş. Bu rejim tipi, devlet burjuvazinin hükmettiği bir ahbap-çavuş kapitalizminin gelişmesine dayanıyordu. Yani, yönetimdeki ailelerin üyeleri veya yakınları, kendilerine siyasi iktidar tarafından temin edilen hâkim pozisyonlarını, ciddi servetler elde etmek için kullanıyorlardı.

Bu bağlamda, ötekiler 2011 ayaklanmasından bu yana ülkeyi terk ettiği için yeni bir Sünni iş insanları kuşağı ortaya çıkmasına rağmen, iktidar elitleri ve Sünni burjuva kesimleri arasındaki karmaşık ilişki ağları, rejimin topluma hükmetme ve bu kesim arasında yandaşlar oluşturma araçlarının parçası olarak yerini korudu.

 

Rejim, ahbap-çavuş kapitalizmi ve Sünni burjuva kesimleri arasındaki ittifak

2000 yılında Beşar Esad’ın iktidara gelişini takiben, önceki on yıllarda başlamış olan neoliberal politikalar ve derinleşen özelleştirme süreci, ya aile bağları ya da kamu sektöründeki pozisyonlar veya orduda ve güvenlik hizmetlerinde sahip olunan makamlar üzerinden akrabaların ve rejimle ilişkili insanların kontrolünde yeni tekeller oluşmasına önayak oldu.

Beşar Esad’ın kuzeni olan Rami Makhluf, rejim öncülüğünde yürütülen mafya tarzı özelleştirmenin yüzü idi örneğin. Ekonomik imparatorluğu muazzamdı (i) ve Cham Holding Company’nin ana hissedarıydı (Sottimano 2016).

Esad-Makhluf karteli, halen ülkedeki önde gelen Suriyeli Sünni iş insanlarından biri olan Mohammad Saber Hamsho gibi dış aktörleri kendi ‘asabiyya’larına (ii) (grup dayanışması veya sosyal bağı) dahil edebildi. 2011 ayaklanmasından birkaç yıl önce, Beşar’ın kardeşi Mahir Esad ile, Mahir’in baldızı ile evlenmesini takiben girdiği ortaklık sonucunda güçlü bir siyasi ve ekonomik şahsiyet haline geldi. 2003’te ve 2007’de vekil ‘seçilerek’ meclise girdi (Donati 2013: 40).

Ayaklanma öncesinde, eski Savunma Bakanı Mustafa Tlass ve oğulları (ticari ve yarı endüstriyel farklı farklı şirketlerden oluşan bir zincir olan MAS Group’un sahipleri) ve eski Başkan Yardımcısı Abdel Halim Khaddam’ın (ülkedeki en büyük gıda firmalarından biri olan ve gıda konserveleri, zeytinyağı ve fırıncılık ürünleri üreten Afia’nın sahipleri) oğulları gibi, sonradan özel sektöre adım atan eski tarz Sünni devlet burjuvazinin birçok başka örneği daha vardı (Matar 2015: 110).

Bu yeni iş insanları Suriye’nin ekonomik yaşamında öne çıkmaya ve geleneksel burjuvazinin işgal ettiği pozisyonları giderek daha fazla devralmaya başladılar.

2005 ile birlikte, birçoğu yerel iş insanları ile yabancı ülkeler arasındaki ortak girişimler şeklinde ve genellikle rejimle yakın bağlara sahip iş insanlarının denetiminde olan ortaklıkların sayısı arttı (Haddad 2013:84).

Beşar Esad döneminde yükselen girişimci İmad Ghreiwati (iii), 2006’da kurulan Sanayi Odası’na ve Şam Sanayi Odası’na öncülük ediyordu; Şamlı girişimci Bassam Ghrawi ise, 2009’da bir başkanlık kararnamesi ile Şam Ticaret Odası’nın genel sekreterliğine atanmıştı. Aynı zamanda Suriye Ticaret Odaları Federasyonu’nun da genel sekreterliğini yapıyordu (Donati 2013: 41; Abd al-Aziz 2016).

Holding şirketlerinin kurulması (Rami Makhlouf kontrolündeki Al-Cham (iv) ve Al-Sourya (v)), rejimin iş dünyasındaki ağlarının yenilenmesinde bir başka adım oldu. Holding şirketleri, devlet burjuvazisinin yeni ticaret burjuvazisi ile birlikte özel sektör işlerini yürütmesine yönelik araçlardı (Enab Baladi 2016).

 

Bu iki holding düzen için sermaye, ağlar ve siyasi destek sağladıkça rejim ile iş dünyası arasındaki önceki anlaşma derinleşti. Bunun karşılığında pazarlarını genişletmek, en kârlı projeleri almak ve rejimin siyasi korumasından faydalanmak gibi ekonomik avantajlar elde ettiler.

Ekonomik fırsatların rejime olan sadakat ile belirlendiği bu tür ahbap-çavuş veya mafya kapitalizmi, burjuvazinin yeterince iyi bağlantıları olmayan bazı unsurlarını yabancılaştırdı ve marjinalleştirdi.

Ahbap-çavuş kapitalistlerinin iç çemberi haricinde, iş insanlarının çoğunluğunun Sünni bir arka plandan geliyor olması not edilmeli. 2011 yılında Suriye’deki Al-Iqtisad Wa Al-Naql dergisinde yayınlanan bir analize göre, Suriye’deki en önemli 100 iş insanı listesinin %23’ü yüksek makamlardaki devlet yetkililerinin çocukları veya bunların ortakları ya da “arayüzleri” olarak faaliyet yürütenlerdi; %48’i yeni iş insanlarıydı ama çoğunluğunun güvenlik hizmetleri ile yakın ve yoz ilişkileri vardı; %22’si, bazıları yine devlet liderleri ile yoz ilişkilere sahip olan, altmışların millileştirme politikaları öncesinin geleneksel burjuvazisinin parçasıydı ve %7’si ise iş faaliyetleri esasen Suriye dışında olanlardı. Dini mezhepler açısından yüzdeler şu şekildeydi: %69 Sünni, %16 Alevi, %14 Hıristiyan, %1 Şii. Bu listede hiç Dürzi, İsmaili veya Kürt yoktu.

Suriye’deki en varlıklı 10 iş insanı arasında çoğunluğun Rami Makhluf gibi Alevi olduğunu ve çok büyük ihtimalle Esad ailesi ile yakın bağlara sahip olduklarını not etmek önemli. Bölgesel dağılım açısından ise, iş dünyasının en varlıklı kesimleri öncelikle Şam’dan, sonra Halep, Lazkiye ve son olarak da Homs ve Hama şehirlerindendi. Rakka, Deyrzor ve Haseke gibi doğu bölgelerinden ise tek bir iş insanı bile yoktu listede (Seifan 2013: 112-113).

 

Onun döneminde ahbap-çavuş kapitalizminin ağırlığının, özellikle de kırsal bölgeler ve kasabalarda rejimin tarihsel toplumsal tabanının aleyhine artması ile birlikte, Beşar Esad yönetimi altında devletin patrimontal karakteri ciddi biçimde arttı. Bu, Sendikalar Genel Federasyonu ve BAAS’çı köylü sendikaları gibi korporatist örgütlenmelerin ve genel olarak da BAAS partisi aparatının toplumdaki rolünün zayıflamasına yol açtı. Bunlar neoliberal ekonomik reformlar önünde engel olarak görüldüler (Abdulhamid 2005; Hinnebush 2012).

Sonuç olarak, kayırmacı, aşiretçi ve mezhepçi bağlar daha da önem kazandı ve iptidai kimlikleri pekiştirdi. Bu politikalar, artan kaynak kıtlığı ve diğer faktörlerle birlikte, yoksulluğun ve toplumsal eşitsizliklerin, yanı sıra da bazı bölgelerde mezhepsel ve etnik husumetlerin artmasına neden oldu (vi).

Dolayısıyla 2011’de liberalizasyon sürecinin kaderine terk ettiği geniş kesimlerin, özellikle de Sünni çoğunluklu köylerde ve orta büyüklükteki şehirlerde, ayaklanmanın ön cephesinde olmaları şaşırtıcı olmamalı.

esad

Ayaklanma sonrası: Yeni bir Sünni kuşak

Ayaklanmanın üzerinden altı yıldan fazla zaman geçtikten sonra, rejim ile Sünni burjuva kesimleri arasındaki ittifak değişimlerle birlikte korundu.

Öncelikle, rejime yakın ahbap-çavuş kapitalistleri ve iş insanları safında hiçbir taraf değiştirme yaşanmadı; tam tersine, siyasi rolleri daha bile arttı.

 

İlkin rejim tarafından tertiplenen kitlesel gösterileri ve halkla ilişkiler kampanyalarını finanse ettiler, bir yandan da özel medya kuruluşları ayaklanmanın ilk günlerinden itibaren protestocuların mesajlarını çarpıtmaya ve rejim propagandası yaymaya çalışıyordu (Iqtisad 2015).

Sonrasında ise, giderek artan şekilde rejimi savunan milislerin finanse edilmesine katkıda bulundular. Çeşitli uluslararası ve bölgesel devletlerin ilk baştaki yaptırımları, Manaf Tlass gibi birkaç istisna haricinde, Suriye’nin entegre olmuş elitini Esad ailesini yüz üstü bırakmaya cesaretlendirmedi. Yaptırımlara tabi tutulan kimse muhalefet saflarına katılmadı (Abboud 2013; Ahmed 2016).

Rejimle ilişkili ahbap-çavuş kapitalisti iş insanları ve elitleri, ülkedeki faaliyetlerini büyük oranda koruyup genişlettiler. Süregiden destekleri, rakipleri Suriye’den kaçınca terk edilen sanayi ve sektörlere avantajlı erişim kazanmalarını sağlayarak, onlara sosyoekonomik durumlarını geliştirme fırsatı sundu (Kattan 2014; Osseiran 2017).

 

Esad rejim güçleri, ayaklanmayı açıktan destekleyen iş insanlarını, varlıklarına el koyarak veya yeni kurulan “terörle mücadele” mahkemelerinde uydurma suçlamalarla yargılayarak cezalandırdı. Suriye muhalefetine desteğini açıkladıktan sonra ülkeden kaçan Firas Tlass’ın varlıklarına Suriye rejimi tarafından el kondu (The Syria Report 2014; Lecadre 2017).

Rejimi yeterince desteklemeyenler de hedef alındı: İmad Ghreiwati ve dört kardeşi dahil Ghreiwati ailesinin 11 üyesinin varlıklarına el kondu. İmad Ghreiwati, Suriye Sanayiciler Federasyonu ve Şam Ticaret Odası başkanlığından 2012’de istifa etmesinden bu yana Dubai’de ikamet ediyordu (Baladi News 2017). Benzer şekilde, Şam dışındaki lüks Yaafur mahallesindeki sayısız emlak projesinde hisseleri olan BAE merkezli Suriyeli yatırımcılardan biri olan Muvaffak Gaddah’ın varlıkları da 2014’te rejim tarafından “terör örgütlerine finansman sağlama” ve “Dera’ya silah getirilmesine dahil olma” suçlamaları ile haczedildi (Adulraszak 2013; Al-Iqtisadi 2014).

Bu iş insanları rejime karşı veya ayaklanmayı destekleyen hiçbir resmî açıklama yapmamışlardı. İki şahsiyet de yeterince güçlü destek ifade etmedikleri için bedel ödediler.

Burjuvazinin geleneksel kesimleri ve rejimle bağı olmayanlar daha pasif bir ‘bekle ve gör’ tutumu benimsediler. Bu toplumsal sınıfın geniş kesimleri, daha da otoriter ve neoliberal bir rejim gelmesi umuduyla başlangıçta ayaklanmanın başarılı olmasını istemiş olabilirler. Birkaç istisna haricinde (vii), yine de protesto hareketine katılmaktan geri durdular (Abbas 2011).

 

Savaşın derinleşmesi ile birlikte birçok iş dünyası eliti Suriye’yi terk etmeye ve sermayelerinin çoğunu ülke dışına transfer etmeye karar verdiler. Suriye bankalarından çekilen paranın 2012 sonu itibariyle 10 milyar dolar olduğu tahmin ediliyor. Bu paranın çoğu komşu ülkelere götürüldü.

Suriye rejiminin onayını alan bazı yatırımcılar faaliyetlerini ve üretim makinelerini Türkiye, Ürdün, Mısır ve BAE’ye transfer ettiler (Al-Mahmoud 2015). Böylece Suriye’nin komşuları, Suriyeli şirketlerin ve yerel ortaklı girişimlerin kurulması ile birlikte akan sermaye sayesinde ciddi bir nakit girdisinden faydalandılar.

Ülkeyi terk eden bu iş elitlerinin çoğunluğu yeni savaş ekonomisi ağlarına entegre değildiler ve eski nüfuzlu bağlantıları da artık tehdit altında veya yok olmaktaydı (Abboud 2013: 6).

Bu elit kesimin bazı üyelerinin, çeşitli şirketlerin yönetim kurullarından veya diğer başka liderlik veya nüfuz pozisyonlarından sessizce tasfiye edilerek Suriye’de marjinalleşmeye başladığının da kanıtları vardı. Yeni ‘yükselen yıldız’ genellikle ayaklanma öncesinde bir miktar servet biriktirmiş olan türedilerdi.

 

Bunlara epey örnek var. En çok öne çıkanı, savaş boyunca ülkenin en güçlü iş insanlarından biri haline gelen Samer Foz. Lazkiye çıkışlı Foz, BAAS partisinin 1970’lerde Hafız Esad ile yakın bağları olan eski bir Sünni üyesinin oğlu (Iqtisad 2017). Ayaklanma öncesinde, inşaat ve gıda ihaleleri alan Aman Group’un sahibiydi (viii). Web sitelerine göre grup “30’da fazla ülkede tedarikçilere ve kapsamlı bir ağa sahip” (Aman Group 2017, Swedeh 2017).

Foz aynı zamanda, İmad Ghreiwati gibi Suriye’yi terk etmek zorunda bırakılan bazı iş insanlarının varlıklarını da düşük fiyata satın aldı. Savaş boyunca, Beşar Esad’la yakın bağları sayesinde devlet ihalelerinden yüksek kârlar elde etti ve Hoboob şirketi üzerinden de devletin mahsul alımlarına aracılık etti (Saul 2013, Enab Baladi 2017, The Syria Report 2017).

Bunun yanı sıra, Lazkiye’de ve kırsal çevresinde faal olan FOZ yardım kurumunu kurdu ve hizmetlerini Şam ve çevresine genişletmeyi planlıyordu. Foz, askeri istihbarat Al-Amn Al-Askari ile ilişkili paramiliter bir güç olan Quwwat Dir‘ Al-Amn Al-Askari’yi (Askeri Güvenlik Kalkanı Güçleri) finanse etmekle de suçlandı ve bunları kişisel çıkarları için kullandı (Swedeh 2017; Ash-Sharq Al-Awsat 2017).

 

Ağustos 2017’de, Foz’un Aman Group şirketi Şam’ın Mezzeh mahallesindeki Basateen Al-Razi bölgesinin yeniden inşasına Şam vilayeti ve Şam Cham Özel Şirketi ile ortaklık yaparak katkıda bulunacağını duyurdu. Aman grubu tarafından bu proje için kurulan Aman Şam şirketi, 18,9 milyon dolarlık sermaye açıkladı (Enab Baladi 2017). Kasım’da, Aman Group Şam Cham Holding’e Basatin Al-Razi projesindeki 312 milyon dolar değerindeki gayrimenkul varlıklarını geliştirme hakkı verdi (The Syria Report 2017b).

Aman Group ile anlaşma öncesinde Şam Cham şirketi, Khaled Al-Zubaidi ve Nader Qalei’nin sahibi oldukları Zubaidi ve Qalei LLC ile benzer bir ortak girişim kurdu. Bunların ikincisi, rejimle bağları olan ve Castle Investment adlı şirketi 2017’de Şam yakınlarındaki 5 yıldızlı Ebla Hotel’in işletmesi için uzun vadeli bir ihaleyi kazanan Şam merkezli Sünni bir iş insanı (The Syria Report 2017a).

Sünni toplumunun parçası olmanın rejimle yakın bağlara sahip olmayı engellemediğini gösteren gruptan olan Samer Foz ve Nader Qalei, rejimin kayırmacılık, aşiretçilik ve mezhepçilik üzerinden çeşitlilik arz eden bir halk tabanı oluşturmaya dönük çoklu stratejilerinin ve araçlarının bir kanıtını daha ortaya koyuyorlar.

Söz edilmeye değer bir başka örnek ise Halep merkezli bir tüccar olan ve ayaklanma öncesinde pek az tanınan; rejim, Kürt PYD’si ve IŞİD arasında petrol ve tahıl ticaretine aracılık yapan Husam Qaterji (Yazigi 2016b: 4). Örneğin Qaterji ve tüccarları, bu vilayetler halen cihatçı örgütün kontrolündeyken Rakka ve Deyrzor’dan buğday alıp IŞİD’e yüzde 20 ödüyordu.

 

Sonrasında rejim tarafından 2016’da meclise Halep vilayetini temsilen vekil “seçilerek” ödüllendirildi (El-Dahan and Georgy 2017). Benzer şekilde Muhyaddin Al-Manfush (Abu Ayman olarak da bilinir), Şam vilayetindeki en önde gelen kaçakçı tüccarlardan biri haline geldi. Mallarını Harasta kontrol noktasından geçirmek için rejim yetkilileri ile kişisel ilişkilerine dayanarak ve ana parasından 20 kat daha fazla fiyatlar belirleyerek kuşatma altındaki Doğu Guta’ya gıda ve yakıt tedarik etti.

Manfush kârının bir kısmını örneğin öğretmenlere ve idarecilere maaş ödemek suretiyle Guta sakinlerinin güvenini kazanmak için kullanırken, rejim de bu ticaretten pay alarak faydalandı. Tıpkı tüm savaş lortları gibi, o da kendi tesisini özel milis ile koruyordu. 1500 civarı insanın çalıştığı fabrikası Şam’a peynir ve süt ürünleri de tedarik ediyordu. Bunun sonucu olarak Manfush Guta’da ve Şam’da satılan konserve gıdalar ve fırıncılık mallarını üretecek şekilde tesisini büyütebildi (Sadaki 2016; As-Salhani 2017).

 

Bu yeni vurguncular iş dünyasının bağımlı elit ağlarının ülkeyi terk etmesinin yarattığı fırsatlardan faydalandılar. Halep Sanayi Odası başkanı ve tanınmış bir rejim destekçisi olan Fares Shehabi, 2012’de Suriye Sanayi Odaları Federasyonu’nun başkanı oldu (Abboud 2013: 6). Örneğin 2014 sonunda, Halep ve Şam’daki ticaret odalarının üyeliklerinde ciddi bir dönüşüm yaşandı.

Halep’te, seçilmiş 12 yönetim kurulu üyesinin 10’u, ayaklanma öncesinde adı hiç duyulmamış yeni yatırımcılardı. Şam’da 12’den 7’si benzer bir arka plana sahipti (Yazigi 2016a: 4). Sanayi Bakanlığı, muhalefet yanlısı yatırımcılara karşı bir misilleme olarak, çeşitli sanayi odalarının (Hama, Halep, Homs ve Şam’da) yönetiminde olacak yeni şahsiyetleri 2014 başında çoktan belirlemişti. 2016 meclis seçimlerinde de benzer bir gelişme yaşandı ve vekilliklerin %70’i yenilendi ve böylelikle meclis Suriye rejiminin seçmen tabanındaki ciddi dönüşümü yansıtaca şekilde değişti (SANA 2016).

 

Sonuç

Sonuç olarak, rejimin Sünni burjuva kesimleri ve yeni iş insanları kuşağı ile işbirliğinin devam ettiğini görebiliyoruz. Bunda temel unsurlar sadakat göstermek veya gösterememek oldu ki ikincisi cezalandırmaya tabi tutuldu.

Rejim iddia edildiği gibi Sünni nüfusa veya özel olarak Sünni kimliğine karşı değil, karşı olduğu rejim düşmanı nüfus ki bunlar da çoğunlukla, Şam ve Halep şehir merkezlerine ek olarak, kırsal bölgelerdeki ve kasabalardaki yoksul Sünni arka plana sahip halk.

Bu, rejim tarafından Suriye nüfusunu bölüp yönetmek için mezhepçiliğin temel bir araç olarak kullanılmadığı anlamına gelmiyor. Rejim güçleri ve müttefikleri tarafından ayaklanmaya dahil olan veya en azından sempati beslediğinden şüphelenilen yoksul Sünni nüfuslara karşı mezhepçi katliamlar ve zorla göç ettirmeler gerçekleştirildi (ix) ve ülkedeki mezhepçi olmayan birçok demokratik direniş formu bastırıldı. Benzer şekilde, rejim ayaklanmayı daha ilk günden selefici cihatçı hareketlerin öncülüğünde bir dış fesat olarak tanımlayarak şeytanileştirdi.

Bu kampanya dini azınlıkları ve laikleri halk hareketinden izole etme ve onları kendisini varoluşlarının tek teminatı olarak sunan rejime bağlama amacını güdüyordu. Rejimin mezhepçi söylemi, İslamcı köktencilerin yükselişi ve ardından da silahlı muhalefet sahnesine hâkim olmaları ile kısa sürede tamamlandı.

Ancak bu, rejimin tüm Sünnilere karşı olduğunu söylemekten çok farklı bir şey. Böylesi bir basitleştirme özellikle de Şam ve Halep’te rejime yönelik Sünni desteği ve rejimin kurumları ve sadık milisler arasındaki Sünni varlığını görmezden gelmektir.

Tıpkı diğer dini ve etnik topluluklar gibi Suriyeli Arap Sünniler de çeşitli öğeler (sınıf, cinsiyet, bölgesel köken, din vb.) üzerinden ‘şekillenirler’ ve tek bir siyasal pozisyonları yoktur. Dolayısıyla sınıf toplumsal bir ilişki olarak anlaşılmak zorundadır ve cinsiyet, yaş, milliyet ve etnik köken gibi faktörler, vatandaşlık statüsü, hepsi somut bir toplumsal ilişki olarak sınıfı teşkil eden parçalardır.

Bunun tıpkı diğer mezheplerden şahsiyetlere olduğu gibi Sünni şahsiyetlere rejim tarafından nasıl davranıldığı üzerinde etkisi olur.

Benzer şekilde, siyasi kurumların niteliği, sermaye birikimi bağlamında ortaya çıkan sınıf yapısının tarihsel olarak belirlenen bir yansımasıdır. Yani devlet, ekonomik alandan ayrı olmayan siyaset alanı ile ilişkisiz değildir.

Aynı şekilde, sınıf, “egemen sınıfın toplumun geri kalanı ile ilişkilendiği bir dizi kurumsal formdur” (Hanieh 2013: 14). Kimi kurumları ne ölçüde Alevileştirilmiş olursa olsun rejimi sırf “Alevi” olarak görmek, onun iktidar dinamiklerini ve hâkim sistemi anlamayı bu yüzden engeller. Ayrıca, rejim bir bütün olarak Alevi nüfusun siyasi ve sosyoekonomik çıkarlarına da hizmet etmemektedir.

Aksine, ordudaki ve diğer milislerdeki artan ölümleri büyük ölçüde Aleviler oluşturmaktadır; güvencesizlik ve büyüyen ekonomik zorluklar aslında Alevi nüfus içinde gerilimlere neden olmuş ve rejim yetkililerine karşı düşmanlığı körüklemiştir. Bu bağlamda, mezhepçilik hiçbir zaman siyasi bir son amaç olmamış ancak hakimiyetin önemli ve anahtar yollarından biri olmuştur.

Lübnanlı merhum Marksist Mehdi Amel, sınıfsal pozisyonu belirli bir mezhebe aidiyet üzerinden tanımlayan, mezhep temelli ittifaklar kurmaya dönük her türlü girişime karşı çıkmıştır. Amel’e göre, böylesi ittifaklar sisteme içkin mezhepçi dinamiği daha da pekiştirmekten başka işe yaramaz. Bunun yerine Amel, mezhepçiliğin rolünün topluluğun kendisi içindeki iktidar ve egemenlik ilişkilerinin altını oymaya yardımcı olduğu, farklı toplulukların muhalif sınıfsal niteliğini vurgulayan bir pozisyon savunmuştur.

Suriye’yi ele alırken, biz de benzer şekilde dini ve etnik kimlikleri monolitik olarak özselleştirmekten dikkatle kaçınmalıyız; bunun aksi, siyasi ve sosyoekonomik dinamiklerin yanlış yorumlanmasına neden olur.

Referanslar

– Abbas, Hassan. 2011. “The Dynamics of the Uprising in Syria”. Jadaliyya. http://www.jadaliyya.com/pages/index/2906/the-dynamics-of-the-uprising-in-syria.

– Abboud, Samer. 2013. “Syria’s Business Elite Between Political Alignment and Hedging Their Bets”. Stiftung Wissenschaft und Politik (SWP) Comment. http://www.swp-berlin.org/fileadmin/contents/products/comments/2013C22_abo.pdf.

– Abboud, S. 2017. “The Economics of War and Peace in Syria”. The Century Foundation. https://tcf.org/content/report/economics-war-peace-syria/.

– Abd Al-Aziz, Fouad. 2016. “‘Imad Ghriwati… rajul al-a‘mal al-ladhi athar al-ibti‘ad wa as-samt”. https://www.eqtsad.net/news/article/15790

– Abdulhamid, Ammar. 2005. “Syria Another Regime fall Looming”. ISIM Review, No 16. https://openaccess.leidenuniv.nl/bitstream/handle/1887/17025/ISIM_16_Syria_Another_Regimefall_Looming.pdf?sequence=1.

– Adulraszak, Adnan. 2013. “How Assad Junior Lost the Empire”. The Syrian Observer. http://www.syrianobserver.com/EN/News/26367/How+Assad+Junior+Lost+the+Empire.

– Ahmed, Younes. 2016. “Syria’s businessmen invest in post-war reconstruction”. The Arab Weekly. http://www.thearabweekly.com/News-&-Analysis/5343/Syria’s-businessmen-invest-in-post-war-reconstruction.

– Aman Group. 2017. “Overview”. http://www.amangroupco.com/en/pages/6/Overview/1.

– Baladi News. 2017. “Al-Asad yahjuzu ‘ala amwâl rajul al-a‘mal as-suri ‘imad ghriwati wa ‘a’ilatihi”. https://www.baladi-news.com/ar/news/details/24017/الأسديحجزعلىأموالرجلالأعمالالسوريعمادغريواتي_وعائلته.

– Balanche, Fabrice. 2015. “Go to Damascus my son: Alawi Demographics Shifts under Ba’th Party rule”, in Kerr M. and Larkin C. (eds.), The Alawis of Syria: War, Faith and Politics in the Levant. New York: Oxford University Press.

– Dahan (El-), Maha and Georgy, Micheal. 2017. “How a businessman struck a deal with Islamic State to help Assad feed Syrians”. Reuters. http://www.reuters.com/article/us-mideast-crisis-syria-wheat-islamic-st/how-a-businessman-struck-a-deal-with-islamic-state-to-help-assad-feed-syrians-idUSKBN1CG0EL.

– Donati Caroline. 2013. “The Economics of Authoritarian Upgrading In Syria”, in Heydemann S. and Leenders R. (eds.), Middle East Authoritarianisms: Governance, Contestation, and Regime Resilience in Syria and Iran. Stanford: Stanford Studies in Middle Eastern and Islamic Societies and Cultures.

– Enab Baladi. 2016. “Wafaah aghna rijal al-a‘mâl fi Suriya”. https://www.enabbaladi.net/archives/110127?so=related.

– Enab Baladi. 2017. “Fawz… rajul al-a‘mal ‘al-ghamid’ yada‘u idhu ‘ala sukkar Suriya”. https://www.enabbaladi.net/archives/167188.

– Haddad, Bassam. 2013. “Business Associations and the New Nexus of Power in Syria” in Aarts P. and Cavatorta F. (eds.), Civil Society in Syria and Iran: Activism in Authoritarian Contexts. Boulder, CO: Lynne Rienne Publishers.

– Hanieh, Adam. 2013., Lineages of Revolt, Issues of Contemporary Capitalism in the Middle East. Chicago: Haymarket Books.

– Hinnebush, Raymond. 2012. “Syria: From authoritarian upgrading to revolution”. International Affairs, Volume 88, (1): pp. 95–113.

– Iqtisad. 2017. “Samer Al-Fawz… ’alam naqala sabiqan: tadhkaru al-ism jaydan..?! ”. http://www.eqtsad.net/read/17672/.

– Iqtisadi (-al). 2014. “Suriya: al-hajz ‘ala amwal rajul al-a‘mal Muwaffaq Al-Qaddah”ز https://aliqtisadi.com/392185-حجزاحتياطيعلىأموالرجلأعمالسوري/.

– Iqtisad. 2015. “Interview: Mohamad Mansour – How Syria’s Media Tycoons, Control the Market”. http://syrianobserver.com/EN/Interviews/30269/Interview_Mohamad_Mansour_How_Syria_Media_Tycoons_Control_Market.

Kattan, Rashad. 2014. “Syria’s business community decides”. Risk Advisory. https://news.riskadvisory.net/2014/12/syrias-business-community-decides/.

– Lecadre, Renaud. 2017. “Firas Tlass, «partenaire local» de Lafarge en Syrie”. Liberation. http://www.liberation.fr/france/2017/12/14/firas-tlass-partenaire-local-de-lafarge-en-syrie_1616777.

– Mahmoud (-al), Hamoud. 2015. “The War Economy in the Syrian Conflict: The Government’s Hands-Off Tactics”. Carnegie. http://carnegieendowment.org/2015/12/15/war-economy-in-syrian-conflict-government-s-hands-off-tactics-pub-62202.

– Matar, Linda. 2015. The Political Economy of Investment in Syria. Macmillan, UK: Palgrave.

– Osseiran, Hashem. 2017. The Likely Winners in the Race to Rebuild Syria. Syria Deeply. https://www.newsdeeply.com/syria/community/2017/09/13/the-likely-winners-in-the-race-to-rebuild-syria.

– Perthes, Volker. 1992. “The Syrian Private Industrial and Commercial Sectors and the State”. International Journal of Middle East Studies Vol. 24, No. 2 (May): pp. 207-230.

– Roy, Olivier. 1996. “Groupes de solidarité au Moyen Orient et en Asie central”. Les Cahier du CERI, No. 16.

– Sadaki, Youssef. 2016. “The Siege Economy of Eastern Ghouta”. Atlantic Council. http://www.atlanticcouncil.org/blogs/syriasource/the-siege-economy-of-eastern-ghouta.

– Salhani (as-) Ra’id. 2017. “al-ghutah ash-sharqiyyah: “at-tariq al-tijari” li-tashghil ma‘amel Al-Manfush”. Al-Modon. http://www.almodon.com/arabworld/2017/10/24/الغوطةالشرقيةالطريقالتجاريلتشغيلمعاملالمنفوش.

-SANA. 2016. “Higher Judicial Committee for Elections announces results of People’s Assembly elections”. https://sana.sy/en/?p=74769.

– Saul, Jonathan. 2013. “Exclusive – Assad allies profit from Syria’s lucrative food trade”. Reuters. http://uk.reuters.com/article/uk-syria-food-idUKBRE9AD0U920131114.

– Seifan, Samir. 2013. “Siyasat tawzi‘ ad-dakhl wa dawruha fil-infijar al-ijtima‘i fi Sûriya”, in khalfiyyat ath-thawrah, dirasat suriyyah. Doha: Arab Center for Research and Policy Studies.

– Sharq (-ash) al-Awsat. 2017. “‘Hitan a‘mal’ judud yatanafisuna ‘ala “I‘adat al-i‘mar” fi Suriya”. https://aawsat.com/home/article/999986/«حيتانأعمال»-جدديتنافسونعلىإعادةالإعمار»-فيسوريا.

– Sottimano, Aurora. 2016. “The Syrian Business Elite: Patronage Networks and War Economy”. SyriaUntold. http://www.syriauntold.com/en/2016/09/the-syrian-business-elite-patronage-networks-and-war-economy/#return-note-51304-5.

– Syrian Networks of Human Rights (SNHR). 2015. “The Society’s Holocaust, Most Notable Sectarian and Ethnic Cleansing Massacre”. http://sn4hr.org/wp-content/pdf/english/The_Societys_Holocaust.pdf.

– Swedeh, Mike. 2017. “Exclusive interview: CEO of Foz holding Samer Foz”. Arabisk London. http://www.arabisklondon.com/exclusive-interview-ceo-of-foz-holding-samer-foz/.

– The Syria Report. 2014. “Government Seizes Firas Tlas Shares in Lafarge Cement Syria – Report”. http://www.syria-report.com/news/economy/government-seizes-firas-tlas-shares-lafarge-cement-syria-–-report.

– The Syria Report. 2017a. “Private Investors to Benefit from Government Investment in Real Estate Project”. March 7. http://syria-report.com/news/real-estate-construction/private-investors-benefit-government-investment-real-estate-project.

– The Syria Report. 2017b. “Samer Foz Acquires Rights over Hundreds of Millions of Dollars in Basatin Al-Razi Project”. November 21. http://www.syria-report.com/news/real-estate-construction/samer-foz-acquires-rights-over-hundreds-millions-dollars-basatin-al-ra.

– Yazigi, Jihad. 2013. “La guerre a transformé la communauté syrienne des affaires”. Souria Houria. http://souriahouria.com/la-guerre-a-transforme-la-communaute-syrienne-des-affaires-par-jihad-yazigi/.

– Yazigi, Jihad. 2016a, “Syria’s Implosion: Political and Economic Impacts”, in Collombier V.; Favier A. and Narbone L. (eds.) Inside Wars, Local Dynamics of Conflicts in Syria and Libya. Florence (Italy): European University Institute (EUI). http://cadmus.eui.eu/bitstream/handle/1814/41644/Inside%20wars_2016.pdf.

– Yazigi, Jihad. 2016b. “No Going Back: why decentralisation is the future for Syria”. European Council on Foreign Relations. September. http://www.ecfr.eu/page/-/ECFR185_-NO_GOING_BACK-_WHY_DECENTRALISATION_IS_THE_FUTURE_FOR_SYRIA.pdf.

Notlar

[i] Telekomünikasyon, petrol ve gaz, inşaat, bankalar, havayolları ve perakende dahil (Seifan 2013: 113).

[ii] Bu mevhum 14. yüzyıl düşünürü Kuzey Afrikalı İbni Haldun’dan gelir ve bölge boyunca aşiret ve aile gruplarını birbirine bağlayan belirli bir “sosyal bağ”a işaret eder. Haldun’un konsepti daha sonra Ortadoğulu düşünürler tarafından aile ve kişisel ilişkiler üzerinden inşa edilmiş toplumsal ağlara dayanan grup dayanışmasını kapsayacak şekilde geliştirilmiştir (Roy 1996: 6).

[iii] Ghreiwati grubunun ana faaliyeti, çelik kablo ithalatı ile dokuz adet ithal otomobil markasının temsilciğinin yanı sıra, elektrik ve telefon kabloları imalatı idi.

[iv] Al-Cham yetmiş üyeye sahipti, bunlar arasında rejime yakın birçok girişimci ve Suriyeli burjuva aileleri vardı ve toplam sermayesi 350 milyon dolardı.

[v] Al-Sourya 80 milyar dolarlık sermayeye sahipti ve toplamda 25 genç girişimciyi içeriyordu, özellikle de eski BAAS’çıların ve rejim yetkililerinin “oğullarını.” Grubun en önde gelen şahsiyeti, Lazkiye’den Hafız Esad’ın himayesinde olmuş varlıklı bir Sünni girişimcinin oğlu olan Haytham Joud idi.

[vi] Sahil kesimlerinde Beşar Esad’ın neoliberal politikaları kamu kaynaklarının azalması ile birlikte halk sınıfları arasında rekabeti şiddetlendirdi ve toplumsal eşitsizliği artırdı. Demokratik kitle hareketlerinin ve etkili sendikaların yokluğu nedeniyle, bu rekabet mezhepçi renkler aldı.

Alevi halk sınıfları güvenlik sektöründe ve orduda güçlü pozisyonlar işgal ettiler ve bu da onların özellikle yolsuz kamu sektöründe mesleki ve maddi avantajlara erişimini kolaylaştırdı. Dolayısıyla, 2011 ayaklanmasının ilk aşamasında, karma Sünni-Alevi sahil şehirlerindeki protestocular bu sorunu gündemleştirdiler ve kamu sektöründeki bu iddia edilen Alevi yanlısı mezhepçiliğin düzeltilmesini talep ettiler. (Bkz. Balanche 2015: 91-92).

[vii] 2011 yazında Deyrzor şehrinde tüccarlar ayaklanmayı desteklemek için greve gittiler. Grev güvenlik güçleri tarafından sertçe bastırıldı. Şehrin Ticaret ve Sanayi Odası baskıya boyun eğmedi ve bir kınama açıklaması yaptı.

Deyrzor gibi çevre şehirlerde, bu şehirlerdeki elitlerin, ekonomik liberalizasyondan büyük çıkar sağlamış olan Şam ve Halep ile fiziksel ve siyasi mesafesi düşünüldüğünde bu gibi tavırlar şaşırtıcı değildi.

Sürgündeki Suriye burjuvazisinin bazı kesimleri Suriye İş Forumu’nu kurdular ve açık bir şekilde muhalefetten yana tavır aldılar. Daha geniş anlamda muhalif siyasette rol oynarken, insani yardım çabalarını da desteklediler (Yazigi 2013; Abboud, S. 2017).

[viii] Şirketin iki bağlı kuruluşu var: Foz for Trading, grubun ticari temelini teşkil ediyor ve bölgenin en büyük temel tüketim malı ithalatçılarından biri. Grubun operasyonel kolu olan Al-Mohaimen for Transportation & Contracting, Foz for Trading için büyük bir kara filosu üzerinden sınırsız lojistik destek sağlıyor.

[ix] Muhalefet yanlısı Suriye İnsan Hakları Ağı, rejim güçleri ile müttefiklerinin Mart 2011 ile Haziran 2015 arasında 3074 kişinin ölmesi ile sonuçlanan 49 mezhep katliamı gerçekleştirdiğini açıkladı (Suriye İnsan Hakları Ağı (SNHR) 2015: 8).

Kaynak: Dünyadan Çeviri. 4 Ocak 2018

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu