11 Şubat 2015 tarihinde Mersin’in Tarsus ilçesinde katledilen Özgecan Aslan’ın katili geçtiğimiz günlerde kaldığı Adana E Tipi Hapishane’de öldürüldü. Katillerden biri ise yaralı olarak hastanede.
Özgecan Aslan’ın katledilmesinin ardından “Özgecan Aslan isyanımızdır” diyen on binlerce kadın sokağa çıkarak, erkeklerden ve erkek devletten hesap soracaklarını haykırmıştı. Kadınlar daha önce ellerinden alınmak istenen kürtaj hakları için geliştirdikleri direniş ve eylemlerini bu kez Özgecan’ın katillerinin en ağır cezayı alması için vermiş, sokaklara çıkmış ve bu mücadele sonucunda katiller Suphi Altındöken, Necmi Altındöken ve Fatih Gökçe’nin ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası almasını sağlamıştı.
Katiller “kim” tarafından olduğu “bilinmeyen” bir şekilde hapishanede silahla öldürüldü. Kadınların verdikleri mücadele sonucunda emsal teşkil edecek bir ceza alan katillerin öldürülmüş olması “adalet yerini buldu” olarak değerlendirilemez. Muhtemeldir ki erkek oldukları kesin olan “birileri” , katilleri içerde öldürerek “namuslarını temizlemek” adına yaptı bunu.
Erkeklerin her hareketi başka
bir “erk-eklik” üretiyor
Bu “namus temizleme” operasyonu, Özgecan katledildiğinde sokağa çıkan kadınların ellerinden mikrofonları alarak öne geçen, eylemi “duyarlı” erkeklerin eylemine çevirmeye çalışarak, sosyal medya üzerinden katilinin yakını olan kadınlara cinsiyetçi küfürler ederek, tacizi tecavüzü bu söylemleriyle yeniden üreten, şiddetin her türlüsünün öznesi, üreticisi erkeklerin “erk-eklik”lerini hatırlatıyor. Bu erkeklik şiddeti, tacizi, tecavüzü yeniden yeniden üretmeye devam etmektedir. Aynı durum bugün Suphi Altındöken’i öldüren erkekler tarafından bir kez daha yükselmektedir. Bugün katillerin başka mafyatik erkeklerin “elleriyle” öldürülmüş olması “sonunda hak yerini buldu, katiller cezası buldu, geberdiler iyi oldu” vb. şekillerde değil, erkeklerin eril anlayışlarıyla gelip kadınların isyanlarına hesap sorucu pratiklerine karışmış olmaları, kadın mücadelesine “zarar” verme girişimi olarak yorumlanabilir ancak.
Özgecan’ın katliamının katilleri için idam isteyerek meseleyi tek, münferit gören, o katillerin kişiliklerine, “sapıklıklarına” bağlayan ve bunun üzerinden kendileri aklayan, bugün de katilleri hapishanede öldürerek “adaleti” sağladığını sananlara sesleniyoruz.
Erkeklere ve onların devletine söylüyoruz: Aradan çekilerek katil Suphi’yi başka bir mafya tipli kişiye öldürtenler, bizler sizin bu ikiyüzlülüğünüzü iyi tanıyoruz. Kadın ve LGBTİ mücadelesinin politik olduğunu biliyor, verdiğimiz mücadeleyi işte tam da bu bilinçle veriyoruz. Katil Suphi’yi öldürterek meseleyi kadın mücadelesinden ayrıştıramaz, erkekler arasındaki bir hesaba dönüştüremez ve kadınların verdiği mücadeleyi yok sayamazsınız.
Eril aklınızla soracağımız hesaba karışmayın
Bizler erkeklere, erkek egemen anlayışa, erkek adalete karşı mücadele ederken diyoruz ki; “Ya bir çekilin, bir susun eril aklınızla, biz kendi işimizi, kendi hesabımızı kendimiz görüyoruz, gördük, göreceğiz!” Size “Gölge etmeyin başka ihsan istemez” diyoruz.
Sizden de; baştan aşağı her kurumu, yeri, kafası erkek anlayışla dolu devletinizden de bir şey istemiyoruz, beklemiyoruz. Özgecan’ın katiline verdirdiğimiz cezada olduğu gibi, kendi hesabımızı erkeklerden, erkek devletten er ya da geç sorarız.