DerlediklerimizGüncel

ERGİN YILDIZOĞLU | Ukrayna’da imkânsızı zorlamak

İmkânsızı zorlamak çoğu kez geri teper. Almanya’nın BM üyelerinin çoğunun isteksizliği bundan. ABD, yine bir hegemonya restorasyonu projesi peşinde. Bu kez hedef Ukrayna üzerinden Rusya...

Afganistan ve Irak savaşları, Obama döneminde siyasal İslamla flört, Suriye’de rejim değiştirme girişimleri başarısızlıkla sonuçlandılar. ABD hegemonyasının gerilemesi hızlandı, Rusya etki alanını genişletti. ABD hegemonyasının ekonomik dayanağı, neoliberal model tükenirken Çin’in yükselmesi gerilemeyi hızlandırdı.
Bu kez, restorasyon projesinin işlevsel kavramı “otokrasiye karşı demokrasiler ittifakı”. Bu, pratikte, Avrupa Birliği’ne bir savaş riski üzerinden ABD’nin liderliğini kabul ettirmeyi amaçlıyor. Girişimin öbür ayağında Tayvan üzerinden, Çin’e karşı Japonya, Avustralya, Güney Kore ve Hindistan’ı ABD liderliğine bağlamak var. ABD, Atlantik’ten Pasifik Okyanusu’na kadar uzanan yeni bir “Batı bloku” inşa etmek istiyor.
Ancak ABD, bu girişimin altını dolduracak mali kaynaklardan, göreli üstünlüğünü korumasına yardım edecek bir ekonomik modelden yoksun. Aksine, korumacı önlemlerle, yeni sanayi politikası arayışlarıyla içe dönmeye başladı. Avrupa Birliği ve Japonya, G. Kore, Avustralya gibi ülkeler, ABD’nin önlemlerine cevap vermeye başlayınca yeni bir “Batı bloku” olasılığının zayıflaması kaçınılmaz.
ABD yönetimi, bu dinamiği, gücünün sınırlarını göremiyor; top, tüfek, taşınabilir roket derken sıra, tank vermeye, uçak verme olasılığına kadar geldi. ABD, Ukrayna krizini, bir vekalet savaşından, bir NATO-Rusya savaşına doğru, Rusya’nın “toptan yenilmesi” hedefine kilitleyerek tırmanıyor.
Bu restorasyonu projesi de ABD’nin zaafları sergiliyor. ABD’nin, Almanya’nın baskısına dayanamayarak tank gönderme projesine katılmak zorunda kalması önemli bir gösterge. Dış ticarette benimsemeye başladığı korumacı politikalar, Çin’e karşı geliştirdiği teknolojik rekabet ve yaptırımlar, yeni sanayi politikası, liderliğini kabul ettirmeye çalıştığı ülkelerle arasındaki gerginlikleri arttırıyor. ABD ve Avrupa’da askeri sanayi kompleks yeni siparişler alıyor ama Rusya’da da rejim askeri-teknolojik kapasitesini yeniliyor. Deneyimli Hint diplomat Bhadrakumar, “Bu savaşın bir sonucu da, batı’nın beklentilerinin aksine Rusya’nın bu savaştan Kızıl Ordu düzeyinde bir askeri güç olarak çıkması olacak. Bu henüz kavranamadı” diyor.
“Rusya’nın yenilmesi” amacı da çok tehlikeli bir belirsizliği açılıyor: Yenilgi, Rusya’nın Ukrayna’dan ve Kırım’dan tamamen çekilmesi, ya da bir rejim değişikliği ile kaynaklarının Batı’ya açılması anlamına mı geliyor?
Rusya, büyük bir tank stokuna, ünlü bir tank savaşı geleneğine, hipersonik füzelere, “elektro-manyetik vuruş” silahı (pulse) gibi modern silahlara, balistik ve taktik nükleer füzelere, denizaltılara, denizaltı iletişim ve enerji kablolarını, hatta uyduları vurma kapasitesin sahip bir ülke. Egemen sınıfının bir yenilgiyi, yakın ittifakı Çin’in de bu yenilgiye bağlı olarak kendi uzun dönemli hesaplarından vazgeçmeyi, kabullenmesini beklemek hem gerçekçi değil hem de tüm uygarlığı bir yok olma noktasına taşıyacak kadar tehlikeli.
Avrupa’yı, Japonya, Avustralya, G. Kore ve Hindistan’ı bu felaket senaryosuna ortak etmek de son derecede zor. ABD hegemonyasının gerilemeye devam etmesiyse kesin!

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu