Sarsıntılar bir yana, artçıları gün be gün devam eden ekonomik kriz, çarpıtılamayacak hale geldi. Ülke, içerisinde ve dışında yanlışlıkları ispatlanmış politikaların hayata geçirilmesiyle, “aynı gemide” olanların yarattığı sonuçları, aynı gemide olmadıklarına yüklendiği günleri yaşamaktayız.
Hali hazırda yaşanan ve yaşanacakların faturasının “aynı gemide” olmayanlara ödettirilmesi ile bir çıkış yolu aransa da, su almaya başlayan “gemide” ilk kaçan bu sürecin dümeninde bulunanları olacak.
Bunlar; AKP-Recep Tayyip Erdoğan, koltuk değneği MHP ve muhalefetimsi CHP. Her ne kadar iktidar AKP-Erdoğan olsada uygulanan politikaların hayata geçirilmesinde yedek lastik görevi gören MHP ve resmi ideolojinin tezahürü olan CHP de gelinen aşamada yaşanan krizin bir parçasıdır.
Türkiye AKP iktidarı döneminde yapılan yatırımlar sonrası dolar girdisi dünya genelinde artan bir ülke haline geldi.
Dolar girdisi o kadar arttı ki, banka kasaları yetmemiş olacak, ayakkabı kutularına doldurdular.“Aynı gemide” olanların evleri artık bankalara döndü.Haliyle, dolar girdisinin fazlalığından önünü göremeyen AKP-Erdoğan, katma değer yaratmayan alanlara yaptığı yatırımlardan ötürü kendi diktirdiği betonlara çarptı.
Kendilerinden öncekilere rahmet okutuyorlar
AKP-Erdoğan ve kurmaylarıel ele vererek, 17 yıllık saltanatları süresince uyguladığı politikalar ile kendinden önceki hükümetten devraldığı döneme rahmet okutuyor. Rahmet verileri de şöyle: 1988-2002 arasında ortalama yıllık işsizlik yüzde 8 olarak kaydedilirken, 2003-2018 arası AKP-Erdoğanlı yıllarda ise işsizlik oranı ortalama yüzde 10,71’e yükseldi. 2019 Haziran ayına göre de %14.1’e çıkmış durumda.
2002 yılında dış borçların milli gelire oranı yüzde 54.8 iken, 2019 yılının ilk 3 ayının sonunda ise yüzde 60,6dış borçolduğu açıklandı. Yani, 2002 yılında 129 milyar dolar dış borç var iken gelinen aşamada kamu, özel ve Merkez Bankası’nın toplam dış borcu 453 milyar dolar oldu.
Dış borçta hal böyle iken, iç borçlanmada 2002 yılından sonra hane halkı borçlandırıldı.2001-2011 yılı arasında geliri bin liranın altında olan borçlu sayısı yaklaşık 12 kat artarak 4 milyonu geçti. Ülkenin 3’te 2’sine denk gelen çoğunlukta 5 bin liranın altında geliri olan hane halkı borçlu durumda. Yani, hane halkı borcunun, kullanılabilir gelire oranı 2002’de sadece yüzde 3’ken, 2019’da yüzde 60’tan fazlası borca gitti.
Ekonomi çöktükçe, işsizlik artıyor
Sadece 2018’e ait verileri göz önüne aldığımızda bile ekonomideki daralmanın ne kadar derinleştiğini, toparlanmanınsa henüz ufukta görünmediğini söyleyebiliriz.Sanayi üretimi 2017 yılı aralık ayına göre 2018’de yüzde 9,8 azaldı. Perakende satışlarda bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 9,2 daralma görüldü. 2018 yılı son çeyrekte büyüme rakamlarında ise daralma yüzde 3 oldu.
DİSK’in geçtiğimiz günlerde açıkladığı iş aramayıp çalışmaya hazır olanlar, iş arama umudunu yitirenler, mevsimlik çalışanlar ve zamana bağlı eksik istihdam edilenlerin hesaba katıldığı işsiz sayısı 6 milyon 963 bin. En geniş işsiz tanımı kapsamında yetersiz istihdam edilenleri de eklersek bu sayı 9 milyon 54 bine yükseldi.
Son olarak 2019 Temmuzu’nun son haftasında TÜİK ve Merkez Bankası işbirliği ile yürütülen tüketici eğilim anketi sonuçlarından hesaplanan mevsim etkilerinden arındırılmış tüketici güven endeksi, Temmuz ayında bir önceki aya göre %2 oranında azaldı; Haziran ayında 57,6 olan endeks, Temmuz ayında 56,5 oldu. Bugün güven endeksleri 2008 Kasım ve 2009 Mart ayları arasındaki seviye sonrasında veri tarihinin en düşük seviyesinde dolanıyor. Söz konusu dönem AKP’nin 2002 sonrasında en düşük desteği toplayabildiği 2009 yerel seçimleri dönemidir.
Ekonomik çıkmaz sonu getiriyor
Powerpoint sunumları ile “güven” tazelemeye çalışanların yerel seçimlerde aldıkları darbeyle, tıkanmalarının artacağını açık. AKP-Erdoğan’ın 17 yılda devlete ait KİT’lerden tutalım da taşına, toprağına kadar her şeyi satarak özelleştirmesi, dışa bağımlılığı arttırması kendisinin ve ülke ekonomisinin de ruhuna rahmet okutmaktan öteye geçmediğini de verilerden görebiliyoruz.
Sonuç olarak, ülkede kutuplaşmanın arttığı, şovenizm zehri ile Kürtlerin hala ötekileştirildiği, ülkesinden kaçmak zorunda kalan mültecilere ırkçı saldırıların arttığı, LGBTİ+’lara yönelik baskı mekanizmalarının her daim faal olduğu, kadınlara dönük sömürü ve şiddetin arttığı, doğal yaşam alanlarının tahrip edildiği ve işçilerin kıdem tazminatından tutalım da güvenceli çalışma koşullarına dönük artan saldırılar ile 17 yıldır iktidarda olan AKP’nin ekonomik çıkmazı sonunu getirmişe benziyor.
Şuana kadar yaşanılan tıkanıklarda olduğu yine halka faturası kesilecek ve oluşturulan fonlar yine patronlara peşkeş çekilecek. Bu yüzden kısa vade de düzeltilemeyecek olan ekonomik krizin faturası halkın üç kuruşuna göz dikilerek atlatılmaya çalışılacak. Zam ile ve elinde olanı gasp ederek!