Ekoloji

EKOLOJİ | Bor Madenleri Projesi Dersim’in katline fermandır

Saldırıyı sadece çevre ve doğa olarak algılamamalıyız. Dersim'i Dersim yapan ismi içerisinde saklı değerdedir.

Kapitalizm canlı yaşamın tüm parçalarını meta’ya çevirip yok ettiği bir süreçte emperyalizme bağımlı Türk Devleti de elinde neyi var neyi yok tüm kaynakları başta emperyalist ve onun yerli taşeron şirketlerine yok pahasına peşkeş çekerek ekonomik krizden nefes almaya çalışıyor.
Türk Devleti siyasi anlayışı gereği bu azgınca talan politikasının altında hem ekonomik hem de politik-tarihsel boyutu vardır.
İç baskı, üretimsizlik, dışa bağımlılık, işsizlik, enflasyon, ırkçı saldırganlık ve işgal mantığı, anti-demokratik uygulamalar…
Tarım ve hayvancılığın tasfiyesi ve zayıf ekonomi ve sanayi vb. yapısal şekillenişi sonucu milyar dolar dış borç batağı nedeniyle elde avuçta ne varsa satışa çıkararak efendilerinin(tekellerin) çizdiği güzergahta kalarak nefes almaya çalışmaktadır. Diğer önemli boyut ise bu saldırı politikasının altında yatan toplumsal muhalif anlayışın tarihsel kökenleriyle yok edilmesinin yasal zeminine kavuşma arzusudur.
ODTÜ talanının ardındaki rant gerçeğinden daha önemli olan devrimci bir geleneğe sahip ve bağrında devimci önderlerin yetiştiği bu üniversiteyi gerici zihniyetin zikrine uydurmanın isteğidir.
Yine on iki bin yıllık tarihsel kültürel zenginliği sahip HASANKEYF’in sular altında bırakılmadan önce dinamitlerle parçalanması Kürt tarihinden intikam almanın ve izlerinin gelecek toplumlara bırakılmamasının nefret ve acizliğini taşımaktadır.

Bergama’dan KAZ DAĞLARI’na uzanan bu talan ve rant projesi her geçen gün boyutlanarak devam ediyor. Sivas Hafik Mermer ocaklarından başlayıp Erzincan’ın İliç ilçesi köylerinin bir bölümünü siyanürlü altın aramaya açılmasının ardından bu hattan Dersim’e uzanan yeni bir proje gündeme geldi. Gerçi bu proje onayı duyurulmadan önce Pertek ilçesinde maden arama hakkı Kanadalı TIGRIS EURASIA adlı şirkete 1960 hektarlık ruhsat verilmişti bile. Yine bu arada 13 Haziran’da Ovacık kaymakamlığının sekiz köyü afet bölgesi ilan ederek acil boşaltma tebligatı köylere ulaştırması bir senaryonun oynanacak bölümlerini kaleme alıyordu. İşte tamda senaryonun ana bölümü burada sahneye alındı.
Dersim’de Bor Madenleri arama ruhsatı Hozat, Çemişgezek ve Dersim Merkezi kapsayacak bir alanda otuz köyün ve mezranın haritadan silinmesine denk gelecek 43 bin hektarlık alan onay aldı.

Dersim’de Bor Madenleri insansızlaştırma projesidir

Evet konu DERSİM olunca silinmek istenen Alevi inancı, devrimci muhalif kimliği, Kürt ulusunun bir parçası olma gerçeği, demokrasi hak ve özgürlüğe olan toplumsal sahiplenişi. Kısacası Osmanlı’dan bugüne direnişleriyle anılan baş eğmez yiğitlik destanlarının yazıldığı bu toprakların yani Dersim’in kılıçla, silahla, sürgün-katliam ve zor yöntemleriyle hizaya getirilemiyen ruhun bor madenleri arama projesiyle kalan parçaların bir bir koparılıp yalıtılarak insansızlaştırılarak doğanın, suyun ve canlı hayatının yok edilmesi anlamı taşıyor.

Bu projenin hem de Dersim Doğa ve Çevre Festivalinde açıklanması tesadüfü değil bir meydan okuma olarak algılanması gerekiyor.
Bu proje sonucu sadece onlarca köy ve mezranın ortadan kalkmasıyla sınırlı kalmayıp Çemişgezek, Ovacık, Pertek, Hozat yaylalarında geçimini sağlayan göçerlerin yaşam ve hareket alanlarını daraltıp geriye kalan hayvancılığında bitirilmesini ve alanı boşaltmayı hedef alıyor.
Diğer önemli bir noktada DERSİM devletin emperyal tekellerin desteğini alarak ”yasal zemin ve meşru kararlar”adı altında Dersim’in çevre alanlarını boşaltma ve boşaltılmış alanları belli merkezi ilçelerde toplayarak ya da bu sınırlar dışına göçe zorlayarak kısacası denetim dışı yüzlerce köy yerine denetim içindeki merkezi alanlarda toplama (Kapan Projesi) yönelimi güdüyor.
Bu politika yeni olmamakla beraber son yıllarda ciddi şekilde uygulamaya konuldu.
“Dersim sevdalısı” Validen “güler yüzlü” komutanlara kadar sözde değişim havası özde uyuşturucu ve ticaret mantığının yaygınlaştırılarak yozlaşmanın derinleşmesini getirdiler. Bu politikayı da il ve ilçe merkezlerine zorunlu göçle topladıkları halk üzerinden uygulamaya koydular. Son dönemlerde boşalan köylere belli yönelimler oldu. Evler yapılmaya başlandı.
İşte tam da bu süreçte Sakine Oğuz ve yine Güloğlu kardeşlerin katledilmesi gibi bir dizi olayın baş göstermeye başlaması tesadüfü olamaz sanırım.
İşte bu ve benzeri nedenlerle hem hümanist, ekolojik hem de siyasal nedenlerle Dersim’i çepeçevre saran bu saldırı politikasının son şekli “Munzurları Bor Madenlerine” kurban etme politikasına karşı koymak bir görev ve sorumluluktur.
Ata toprakları tarihsel yok edilişle karşı karşıyadır. Bu yok edilişe güçlü toplumsal karşı koyuşla püskürtebiliriz.Bu saldırının amaç ve boyutunu iyi anlatmakta yatıyor. Saldırıyı sadece çevre ve doğa olarak algılamamalıyız. Dersim’i Dersim yapan ismi içerisinde saklı değerdedir.
21. yüzyılda Dersim’in katline yasal fermandır. Ferman çıkaranlara dağlar sahiplerinde anlam bulur.
Bir ÖG okuru

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu