16 Nisan 2017 tarihinde halk oylamasına sunulan referandumla ”Türk Tipi Başkanlık Sistemi”ne evet dendiğini iddia eden AKP ve MHP’nin tersine, 2.5 milyon sahte oyun kullanıldığı referandum oylamasının geçersiz olduğu açıktır.
AKP, meclisten referandum kararı çıkmadan önce yaptırdığı anketlerde referandum olması durumunda HAYIR oylarının önde olduğunu görmüş, bunun üzerine R. Tayyip Erdoğan, referandumun yapılıp yapılmaması konusunda düştüğü tereddütten dolayı, meclisin gönderdiği kararnameyi günlerce bekletmiş, kararname imzalamadan önce, her şey tartışılıp, hile yolları netleştirildikten, kampanya koşullarının tamamen AKP’nin lehine garantiye alınmasından sonra referanduma gidildi.
15 Temmuz 2016 tarihinde yapılan darbe girişiminin ardından yürürlüğe konan OHAL’le topyekun bir saldırıya geçen AKP, sözde darbecileri “temizledikten” sonra, hedefindeki esas güçlere saldırdı. Referandumda istediği sonuçların alınması için, başta HDP, Kürt ulusal güçlerine, devrimciler ve komünistlere saldıran, tutuklayan, katleden AKP, arkasına aldığı medya gücüyle propagandaya başladı.
AKP, 7 Haziran ve 1 Kasım 2015 genel seçimleri öncesi ve sonrası önemli bir güç olan HDP’ye saldırarak Eş Başkanlar Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ başta olmak üzere 10 bin HDP üyesi tutuklanmış, il düzeyindeki çalışmaların engellenmesi için 83 belediye eş başkanı hapse atılmış, 85 belediyeye ise kayyum atanarak belediyelere el konmuştur.
AKP, gizli odalarda MHP’yle yaptığı pazarlıklar sonucu ortak bir koalisyon oluşturarak, MHP’nin istemlerine uygun olarak savaşı daha da tırmandırarak, hapishanelere saldırmış, toplumu dehşete düşürerek korkuyla referandumu kazanmanın planlarını yapmıştır. MHP, AKP’nin koltuk değneği olmayı kabul ettikten sonra, kendi içinde yaptığı temizliğe AKP, hiçbir yasal engel çıkartmadan MHP işini tamamlamıştır.
16 Nisan 2017 tarihinde gerçekleştirilen referandum sonuçları açıklandığında Evet oylarının % 51, Hayır oylarının da % 49 olarak açıklanmasının hemen ardından kamuoyuna bir bomba gibi düşen sahte oy pusulaları skandalı ile referandum sonuçlarına hile katıldığı ortaya çıkmış ve toplum bu referandum sonuçlarını kabul etmeyerek sokağa çıkmıştır. 2.5 milyon oyun geçersiz sayılması durumunda referandumdan HAYIR çıkacağını bilen AKP, alelacele Yüksek Seçim Kuruluna açıklama yaptırarak sahte oyların geçerli olduğunu açıklatmıştır.
Referandum oylamasını yerinde gözlemleyen AGİT, düzenlediği basın toplantısında “Türkiye referandumu, eşit olmayan şartlar altında yürütüldü” açıklaması yaptı. Basın toplantısında, “Oy sayım prosedüründe son değişiklikler önemli bir güvenceyi ortadan kaldırdı” vurgusu yapılan açıklamada, “Referandumda iki taraf eşit şartlara sahip değildi, ‘Evet’ kampanyası medyayı domine etti” de denildi.
Kürt seçmen kararlılığını bir kez daha göstermiştir
Referandum öncesi Kürt seçmen üzerinde AKP’nin oynamak istediği oyun boşa çıkmıştır. AKP, denetimindeki medya üzerinden sürekli olarak yalan haberler üreterek, “Kürtlerin referandumu boykot edeceğini”, boykot olmasa bile önemli oranda seçmenin “AKP’ye evet diyeceğini” pompalayıp durdu. Kürt seçmen AKP’nin bu oyununu, verdiği HAYIR oluyla bozmuştur. Birkaç ilde EVET çıkması bu sonucu etkilemiyor. HDP’nin referandum propagandasını engelleyen, hiçbir televizyon programına HDP temsilcilerinin çıkartılmaması, çalışanların sınırlı olmasıyla, Bingöl, Muş ve Bitlis’te EVET çıkması sonucu değiştirmiyor.
Demokrasi güçleri, devrimciler eşit olmayan şartlarda gerçekleştirdikleri HAYIR kampanyasında milyonlarca kitleye ulaşarak, bu düzenin sahteliklerini anlatarak seçmeni HAYIR oyu vermeye çağırırken, komünistler referanduma ilişkin aldıkları kararda da belirttikleri gibi, ”Bütün bu elverişsiz ve uygun olmayan etmenlere ve koşullara karşın, gene de böylesi bir alanı, sıradan emekçi kitleler için politik ömrünü hala doldurmamış böylesi bir alanı, “anayasal hayallere” kapılmadan, ona karşı mücadeleyi biran olsun elden bırakmadan” referandum kampanyasında binlerce kitleye ulaşarak bu düzenin kurtuluş olmadığını, EVET veya HAYIR çıkması durumunda, görevlerinin yine de bu devleti yıkarak yerine DHD’yi gerçekleştirmek olduğu propagandasını yaptılar.
16 Nisan 2017 tarihinde yapılan referandum oylamasıyla ortaya çıkan sonuç, komünistlerin önceden altını çizdikleri gibi; ”Anayasal düzenlemeyle hayata geçirilmek istenen başkanlık sisteminin ilk uygulamaları günümüzde prova edilse de, başkanlık sisteminin kendisi daha kapsamlı saldırıları içeren ve süreklilik arz eden bir sistem olarak hayatımızda yer alacaktır. Birçoklarının iddiasının aksine “başkanlık sistemi”, Erdoğan’ın kişisel hırsı ve arzuları ile bağdaştırılamayacak oranda egemenlerin geleceğiyle iç içedir” değerlendirmesi, düzen ve düzen dışı politik değerlendirmeler arasındaki belirgin fark olarak referandum tavrımıza düşülen bir not olmuştur.
Referandumun artık geride kaldığı 17 Nisan 2017 tarihinden sonra komünistler için görev değişmemiştir. Devrimci mücadeleyi yükselterek DHD için ileri hamlesini gerçekleştirmek. Sorunlarımız var, bunları alt etmek için birliğimizi koruyarak, tartışıp arınarak, daha ileri hamleler için çalışacağız.
Referandum ve seçim gibi süreçler komünistler için taktik süreçlerdir. Bu taktiğin görevleri tamamlandıktan sonra, yeni ve özgün taktiklerle ilerlemek stratejiye hizmet ettiği sürece hep kazanılmıştır.
AKP, referandum rüzgarını arkasına alarak daha da saldırganlaşacaktır. Savaş tırmanacak, tutuklamalar kitlesel hale gelecek, katliamlar artacaktır. Süreci tüm devrimciler, Kürt özgürlük hareketi ve komünistler birlikte karşılamak zorundadır. Kürt Referandumda ortaya çıkan birlikte iş yapma, planlı ve hedefe uygun olarak güçlendirilmelidir. Bu, referandum öncesi kitlelere verilen güvenin, ileri atılmış bir adımı olarak dışarıda kalan devrimci güçleri içinde bir çekim merkezi olacaktır.
(Bir Partizan)