Ulusaşırı Hayati Otonom Mücadeleler Ağı (Essential Autonomous Struggles Transnational, kısaca E.A.S.T.) Türkiye kadın hareketinin İstanbul Sözleşmesi için 1 Temmuz’da yaptıkları çağrıyı yineleyerek dünyanın her yerinde eylem çağrısı yaparak “Ataerkil saldırıyı durdurun! İstanbul Sözleşmesi için ayağa kalkın” dedi.
Tayyip Erdoğan’ın İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararını Resmi Gazete’de yayımlaması üzerine yapılan eylem ve etkinliklerin sonuncusu 11 Mayıs’ta İstanbul Sözleşmesi’nin imzaya açılmasının 10. yılı dolayısıyla sosyal medyada örgütlenen kampanyaydı.
Kadınlar 11 Mayıs’ta #İstanbulSözleşmesi10Yaşında etiketiyle fotoğraflar, videolar paylaşarak Sözleşme’nin imzalanmasının 10. yıldönümünü kutladı.
İstanbul Sözleşmesi’nden ayrılma kararından sonra 20 Mart’ta Türkiye’nin dört bir yanında sokağa çıkan kadınlar daha sonra Avrupa Konseyi’ne yapılan bildirimden itibaren üç aylık sürenin 1 Temmuz’da dolması dolayısıyla bu tarihte büyük bir eylem yapacaklarını açıklamışlardı.
11 Mayıs’ta İstanbul Sözleşmesi’ni Uygula Kampanya Grubu’nun yayımladığı manifesto ile 1 Temmuz çağrısı yinelendi. Bunun üzerine E.A.S.T. de sürece müdahil olarak dünyanın her yerindeki insanlara 1 Temmuz’da Türkiye’de mücadele edenlerle birlikte herkesi ayağa kalkmaya çağırdı.
E.A.S.T.’in yaptığı açıklamada şunlar söylendi: Erdoğan’ın kadına yönelik şiddetle mücadeleye ilişkin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararı, tüm kadınlara ve dünyanın dört bir yanındaki LGBTQ+lara karşı bir savaş deklarasyonudur: ataerkil ve devlet şiddeti, özel bir meseledir ve mücadele edilmemelidir, kadınlar dövülmeli, tecavüze uğramalı; cinsel özgürlük baskılanması, geleneksel aile fikrinin korunması ve sosyal düzenin sürdürülmesi için gereklidir” denildi.
“1 Temmuz’u her yerde küresel bir mücadele gününe dönüştürmek istiyoruz”
1 Temmuz 2021’de Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesi resmî olacak. O gün Türkiye’nin her yerinde mücadele ve grev günü olacak.* Ancak bu yeterli değil: 1 Temmuz’u her yerde yaşadığımız ataerkil saldırıya ortak bir ayaklanma ile karşılık vermek için küresel bir mücadele gününe dönüştürmek istiyoruz.
Sözleşmeden çekilerek Erdoğan, getirilen sokağa çıkma yasağıyla artan kadınlara ve LGBTQI + kişilere yönelik ev içi ve devlet şiddetinin ve yetkililerin Kürt kadın ve çocuklarına yönelik, cinsel istismarlarının ve hapishanelerdeki işkencelerin cezasız kalmasını sağlamak istiyor. AB Erdoğan rejiminin yaptığı tüm bunlara, sığınmacıları AB sınırları dışında tutacağı sürece göz yumuyor.
Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesi izole değil. İstanbul Sözleşmesi, Doğu ve Orta Avrupa’nın hiçbir yerinde uygulanmamaktadır ya da taraf olunmamıştır. Polonya’da, geçen yılın sonunda kürtajı neredeyse tamamen yasaklayan aynı güçler tarafından alternatif bir sözleşme yazılıyor.
Doğudan Batıya, Kuzeyden Güney’e hükümetler, pandemiyi, kadınları, karşı çıktıkları toplumsal rollere geri döndürmek için bir fırsat olarak kullanıyor: evde, aileye ücretsiz bakım; (sağlık) bakım emeği, sanitasyon, lojistik, tarım, temizlik gibi temel sektörlerde sömürülerek ve az maaşla ve değersizleştirilen işlerde aşırı çalıştırılma dayatılıyor. İşimizin ne kadar temel olduğu görünür hale gelirse ne kadar görünür hale gelirse, özgürlüklerimiz o kadar çok saldırıya uğruyor.
“Herkesi, 1 Temmuz’da Türkiye’de mücadele edenlerle birlikte herkesi ayağa kalkmaya çağırıyoruz”
Açıklamada kadın düşmanı politikaların Avrupa Birliği’nde de desteklendiğine dikkat çekildi:
AB’nin cinsiyet eşitliğinin siperi olduğu yalanı kabul etmiyoruz, çünkü AB sınır rejimi, polis şiddeti, kurumsal ırkçılık ve oturma izninin şantajı sayesinde ataerkil şiddeti hoş görüyor ve hatta destekliyor. Her yerde hükümetlerin sürdürdüğü ataerkil politikalar:
- Şiddet uygulayan eşler için bile boşanmayı engellemek ve nafaka haklarını baltalamak;
- kadın sığınaklarından maddi destek çekmek;
- diğer kadınların sömürülmesini teşvik eden ve göçmen kadınları dışlayan ırkçı çocuk ödenekleri vermek;
- kürtaj özgürlüğünü azaltmak veya fiilen yasaklamak;
- LGBTQI+ları kriminalize etmek;
- (hükümet karşıtı) protestoları bastırmak;
- insanları evlerinden çıkarmak ve zehirli koşullarda şehirlerin dış mahallelerinde yaşayan çoğu yoksul ve Roman olmak üzere tüm toplulukları ayırmak;
- göçmen ve mülteci kadınlara yönelik tecavüz ve işkenceye izin vermek ve meşrulaştırmak.
1 Temmuz’da, LGBTQI+ların cinsel özgürlük için ve kriminalizasyonlarına karşı mücadelelerinin ve kadına yönelik ataerkil şiddete karşı mücadelenin, ataerkil toplumun neoliberal ve ırkçı yeniden üretiminin yıkılması için ortak bir ulusötesi mücadele olduğunu haykırmak istiyoruz. Küresel feminist grevden, Polonya’dan Arjantin’e kadar süren mücadelelerden, Latin Amerika’daki popüler isyanlarda feminist taleplerin gücünden, Kolombiya’dan Şili’ye ve kadınların erkek ve devlet şiddetine karşı günlük mücadelesinden esinlenerek 1 Temmuz’da Türkiye’de mücadele edenlerle birlikte herkesi ayağa kalkmaya çağırıyoruz. Herkesi, Avrupa’dan Latin Amerika’ya ve pandeminin ötesinde ve sonrasında kadınlar, LGBTQI+lar, göçmenler, Romanlar ve hayati işçilerin pahasına yönetilme şekline karşı harekete geçmeye çağırıyoruz.
Açıklamanın sonunda, 23 Mayıs’ta yapacakları toplantıya katılmaya davet ettiler: 23 Mayıs’ta E.A.S.T., “1 Temmuz ulusötesi eylem günü”nü koordine etmek için çevrimiçi bir çalışma toplantısı düzenliyor. Ataerkil şiddete karşı çıkmak için kolektif eylemlere duyulan ihtiyaç anlayışımızı paylaşan tüm aktivistleri, işçileri ve örgütleri bu toplantı için bize katılmaya davet ediyoruz. Birlikte nasıl harekete geçeceğimizi, hangi pratikleri paylaşabileceğimizi, hangi ortak sloganların ulusötesi düzeyde yankılanabileceğini tartışacağız. Katılmak için lütfen bize kısaca kendinizi ve / veya kuruluşunuzu [email protected] adresine tanıttığınız bir e-posta gönderin.
EAST’in yaptığı açıklamayı buradan da okuyabilirsiniz.
EAST’in uluslararası beyanı için buraya tıklayınız!
* İstanbul Sözleşmesi’ni Uygula Kampanya Grubu’nun İstanbul Sözleşmesi’nin imzaya açılmasının 10. yılında yayımladığı manifestoyu buradan okuyabilirsiniz.