Makaleler

Doğru bilgi…

Hemen her konuda sağlam ve doğru bilgiye sahip olunmadan devrimin örgütlenemeyeceği gerçekliği kavrandığı oranda bunu elde etmenin yolu ve çabası ortaya konur. Bazen anlaşılmaz bir biçimde yanlış bilgiler dolaşır durur. Gerçekliği olmayan, kulaktan dolma yanlış bilgiler dolanıp durur. Sonra da bu bilgiler gerçek diye savunulmaya geçilir. Ve bu yanlış bilgiler pratiğe yön verir. Örnek; “savaş alanlarında olmak çok zordur, herkes yapamaz” vb. birçok yanlış anlayış doğru diye dolanır durur.

Ya da eleştiri ile ilgili kişiselleştirmemek adına genelleşmesi savunulur. Oysa eleştiri somuttur. Genel, soyut, herkese, ortaya söylenen eleştiri aslında özünü kaybetmiştir. Eleştiri somut gerçeklik üzerinden ve sahibine yapılır-yapılmalıdır. Yani “kişiye” özgüdür. Yani genel değil, “özel”dir. Soyut değil somuttur. Bireye aittir. Ya da bireylere aittir. Bu gerçeklik bazen o kadar anlaşılmaz bir şekilde ters yüz edilir ki ne amaca hizmet eder ne de düzeltici-değiştirici bir nitelik taşır. Eleştiri elbette ki somut bir gerçeklik üzerinden hata yapana yönelik yapılır. Başkan Mao’nun dediği gibi “boynuz batırılır” kan çıkar ve can acıtılır. Can yanar. Yumuşak, acıtmayan eleştirinin etki ve değiştirici gücü ve özelliği yoktur.

Yani doğru fikirler tartışarak-çatışarak-karşı karşıya gelerek ortaya çıkar. Yanlışla/doğru, haklıyla/haksız, gerçekle/sahte, devrim/reform, MLM/revizyonizm arasındaki çatışma karşı karşıya gelme sonucunda gerçekler anlaşılır. Ve yanlış mahkum edilir. Doğru savunulur. Bu tür durumlarda tartışmayı engellemek, yarıda kesmek,  sonuçlandırmamak, doğru ile yanlış arasına keskin ve kalın bir çizgi çekmemek yanlıştır. Tartışma doğru ile yanlışın açığa çıkartılması haklı ile haksız anlaşılması açısından gereklidir, engellenmemelidir.

Ortalıkta rahatça dolaşan başka yanlış bir anlayış ise şudur; “Gerilla alanı zordur, her yoldaş yapamaz”. Bu ve buna benzer bütün fikirlerin küçük burjuva dünya görüşüne ait olduğunu, gerilla savaş gerçekliğini ve yasalarını kavramamak olduğunu belirtmek gerekir. Kaypakkaya yoldaşa başvuralım. “Gerilla gruplarına kimlerin girebileceğine gelince baylar, henüz Marksizm-Leninizm’i kavramamış olsa bile, gericilere karşı içinde nefret taşıyan ve onlara karşı savaşmak isteyen, örgüt disiplinini kabul eden gizliliğe riayet eden yaşı ve sağlığı müsait militan işçi, köylü, aydın kim olursa katılabilir.” (İbrahim Kaypakkaya, Bütün Eserleri, s. 479)

Sınıf bilinçli proleterlerin görevi kendisinden daha geride duranların seviyesini yükseltmektir. Onlara bilinç ve ışık taşımaktır. Onların bakış açılarının, anlama-kavrama-bilgilenme-değerlendirme-sonuç çıkarma- pratiğe ve kendisine müdahale etme pratiklerini devrimcileştirmedir. Hiçbirimiz bu görevimizi unutmalıyız. Demokratik halk devrimi, gerilla savaşı, eğitimsiz-donanımsız-tecrübesiz insanların yani işçileri-köylülerin-kadınların-gençlerin-işsizlerin işidir. “İleri” olanlar “geri” olanları dışlayarak, küçümseyerek, önemsemeyerek, ciddiye almayarak görevini yerine getiremez. Kaldı ki ne böyle bir bakış açısı devrimcidir ne de böylesi bir yaklaşım geliştiricidir. Aynı zamanda hiçbir devrimcinin halkı ve yoldaşlarını böyle bir değerlendirme yaparak devrimin dışına itmeye-dışlamaya hakkı yoktur. Bu bakış açısı demokratik halk devriminin nasıl ve kimler tarafından ne şekilde örgütleneceği ve gerçekleşeceği meselesini ters yüz etmektedir. Bu anlayış örgütleyen değil örgütsüzleştirendir.

Geliştiren değil “kendi haline” bırakarak, örgütsüz kılmaktır. Oysa “ileri” olan “geri” olanları ileri seviyeye çıkartmak için açık bir bilince, net bir kavrayışa ve devrimci bir tutuma sahip olmalıdır. Lenin yoldaşın “Ne yapmalı?” broşüründeki sınıf bilinçli proleterlerin rolü ve görevleri konusunda açık ve anlaşılır olan bilincin doğru benimsenmesi ve ısrarla uygulanması esas alınmalıdır.

 

(Bir Partizan)

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu