Kültür&Sanat

Dilde sermaye; bir ah kaldı

“Halkın Sanatçısı Halkın Savaşçısıdır” sözü aslında tam da yıllarını devrimci sanata vermiş ve hemen hemen her direnişte, ezilenlerin umudunu yükselttiği her grev ve eylemde yerini alan İlkay Akkaya ve onun gibi devrimci sanatçılar için söylenmiştir. Bizler de Özgür Gelecek gazetesi olarak Akkaya ile yeni çıkan “Hayat” adlı albümü hakkında sohbet etmek istedik.

İlk olarak “Hayat” albümünün diğer albümleri arasındaki yerini sorduk. Akkaya: “Önceki albümlere göre daha coşkulu bir albüm. Biçimsel olarak da yeni şeyler kattık.  Benim solo albümlerimi göz önüne aldığımızda bir sentez niteliğinde” dedi.

Daha sonra neden Hayat ismini koyduğunu sorduk. Akkaya: “Bütün albümlerde aslında önce şarkılar ortaya çıkıyor ve nasıl bir ruh var burada diye düşünüyorum. Şarkılara baktığımızda, yaşadığımız bütün koşulları kapsıyor, bunu hissettim. Bu yüzden en uygun ismin ‘Hayat’ olduğunu düşündüm”  şeklinde konuştu.

Devrimcileri, halkın acılarını anlatan tüm şarkıların-türkülerin bir hikâyesi vardır. Akkaya’ya “Hayat”taki şarkıların hikâyesini sorduk. “En fazla etkilendiğiniz, söylerken olayı yaşadığınız şarkı hangisi ve bize hikâyesinden bahsedebilir misiniz?” dedik, Akkaya: “Tümü için öyle aslında ama ‘Ceviz Ağacı’nın öyküsü beni çok etkiledi. Dağda öldürülen bir genç var ve aynı anda evlerinin önünde ki ceviz ağacı kesiliyor. Abisi bu olay üzerine bu sözleri yazıyor. Bu olay beni çok etkiledi ve söylerken bu acıyı hissederek okuyorum. Ama şarkıyı bu olayı örtülü olarak anlatıyor” şeklinde yanıt verdi.

“Hayat” albümünü kime atfen ya da neye atfen çıktı sorusunu yönelttiğimizde, sanatçı bize: “Aslında bu albüm yaşamın kendisine atfen çıktı. Çünkü yaşamın içinde olan her şeyden biraz bu albümün içinde var” dedi.

Albümü dinlediğimizde daha çok “anne” temalı müzikler dikkat çekiyordu. İçinden geçtiğimiz süreç göz önüne alındığında,  acaba bu durumun özel bir nedeni var mı diye sorduk. “Uçurum Anneleri şarkısı benim şiir olarak da çok sevdiğim bir şarkı. Şarkının bir yerinde ‘sorsak onlara nasıl acıtır dikeninizi’ sözü bütün anneleri kapsıyor aslında. Gezi anneleri, Cumartesi Anneleri hepsine tanığız biz. Bütün bu politik yanı bir kenara koyduğumuz zaman bile annelik kavramını düşündüğümüzde (kadını annelik üzerinden tarif etmek için söylemiyorum) yaşadığımız ülkedeki annelerin çok büyük zorlukları göğüsleyerek çocuk yetiştirdiğini biliyoruz. İstemediği bir evliliği, şiddet gördüğü bir evliliği sadece çocukları için sürdürdüğünü ve ülkemizde bunu yaşayan kadınların milyonlarca olduğunu hepimiz biliyoruz. Sevgi ile büyütebilmek için birçok zorluğa katlandığını biliyoruz. Sadece bu bile anneliğin nasıl bir uçurum olduğunu gösteriyor bize” diyerek bitirdi sözlerini Akkaya.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu