Babası Sabri Kaya’nın ihmaller zinciri sonucu çoklu organ yetmezliği nedeniyle yaşamını yitirdiğini söyleyen Dilan Kaya, sorumlular hakkında suç duyurusunda bulunacaklarını kaydetti.
Osmaniye 2 Nolu T Tipi Kapalı Hapishanesinde bulunan ağır hasta tutsak Sabri Kaya, 20 Mayıs’ta hakkında verilen tahliye kararının ardından hayatını kaybetti. Adana Adli Tıp Kurumu (ATK) morgundaki otopsi işlemlerinin ardından ailesi tarafından 23 Mayıs’ta cenazesi alınarak, Ceyhan’da toprağa verildi. Babasının yaşaması için mücadele veren Dilan Kaya, yaşadıkları süreci Mezopotamya Ajansından (MA) Hamdullah Kesen’e anlattı.
“Elimizde yok, idare etsin”
2019 Kasım ayında ayakta sayım vermedikleri için babası ve koğuş arkadaşlarının gardiyanlarca darbedildiğini anlatan Kaya, babasının ağır hasta tutsak olmasına rağmen tedavi ve sağlık hakkının engellendiğini söyledi. Babasının ihmaller zinciri sonucu yaşamını yitirdiğini dile getiren Kaya, Osmaniye 2 Nolu T Tipi Kapalı Hapishanesinin babası için hayati önem arz eden “Cuamadin” adlı ilacın kendisine temin edilmemesi nedeniyle 25 Mart 2020 tarihinde kalp krizi ve beyin kanaması geçirdiğini bu nedenle de ömrünün son döneminde bu yüzden tekerlekli sandalyeye bağlı geçirdiğini hatırlattı.
Kaya, “Cezaevi babam için hayati bir önem taşıyan bu ilacı bir ay boyunca vermedi. Biz sebebini sorduğumuzda ise ‘elimizde yok, idare etsin’ şeklinde cevaplar verdiler. Biz kendimiz bulup getirelim dedik. Kabul etmediler. 10 yıldır kullandığı kanını sıvılaştıran ilaç verilmediğinden dolayı kalp krizi ve beyin kanaması geçirdi. Beyin kanamasına bağlı felçlik geçirdi. Bilinç kaybı yaşadı. Komaya girdikten sonra yoğun bakıma kaldırıldı. Yoğun bakımda 5 ila 6 gün kaldıktan sonra taburcu edip cezaevine götürüyorlar. Komaya girmiş yoğun bakımlık birisini alıp cezaevine götürüyorlar. Cezaevi koşullarını herkes biliyor. Bu olay üzerine Osmaniye Devlet Hastanesi Sağlık Kuruluna başvuruda bulunduk. Komaya girdikten sonra artık normal bir birey değildi. Bizi aradığında artık konuşamaz duruma gelmişti. 10 dakikalık konuşmamızın ancak 2 dakikasını konuşabilir olmuştu hatta bizim dediklerimizi bile anlamıyordu” dedi.
Doktor: Korkuyorum
Salgın nedeniyle sağlık raporunu vermek üzere heyetin toplanmadığını tek bir doktor üzerinden “Cezaevinde kalabilir” diye beyanda bulunulduğunu belirten Kaya, Osmaniye Devlet Hastanesinde doktorla yaptıkları görüşmeden doktorun kendilerine, “Ben cezaevinden bir mahkum çıkaramam, korkuyorum. Benim öyle bir gücüm yok. Eğer bunu yaparsam beni sürerler” dediğini belirtti.
“Tedaviyi engellediler”
Osmaniye Devlet Hastanesi Başhekimliğinin kendilerine “Babanızın durumu çok iyi, hastanede kalmasına gerek yok” dediğini aktaran Kaya, hastaneye yatırılması için tüm ısrarlarına rağmen doktorların “Kovid-19 var, yatıramayız. Gerekli tetkikleri yapıyoruz” deyip, tedavi hakkının engellendiğini ifade etti.
Babasının her gün hastaneye kaldırıldığını ve tüm ısrarlarına rağmen Kaya, “Her gün hatta bazen günde iki kez acile kaldırıldı. Biz hastanede yatması için ısrar etsek de ‘Kovid var’ denilerek yatırmadılar. Babam komaya girdikten sonra üç kez yoğun bakıma kaldırıldı. Her seferinde servise bile alınmadan direk cezaevine götürüldü. Cezaevine kaç kere gittiysek bizi muhatap almayıp kapıdan içeri bile almadılar. Ben gardiyanlara, babam her gün neden hastaneye kaldırılıyor diye sorduğumda bana; ‘baban bilinç kaybı yaşadığı için ilaçlarını içemiyor’ dediler. 17 kronik rahatsızlığı olan, kendi ilaçlarını bile içemeyen bir insanı kendi kaderine terk ettiler. Onun o koşullarda bizden birisine ihtiyacı vardı. Hatta bir ara cezaevi ‘babanızın bir şeyi yok. Bilerek böyle yapıyor. Ringle götürmüyoruz, ambulansla götürüyoruz, şükredin halinize. Bunu yapmayabiliriz de’ diyerek bizden teşekkür etmemizi bekliyorlardı. Her hastaneye kaldırıldığında ağrı kesici verip geri yolladılar” ifadelerini kullandı.
“Kaderine terk ettiler”
Babasının durumuyla ilgili ne hapishane ne savcılık ne de hastaneden bir muhatap bulduklarını dile getiren Kaya, doktorların ve yetkililerin babasının tedavi ve sağlık hakkını engellediğini söyledi. “Cezaevi idaresi babamı kaderine terk etti” diyen Kaya, 15 Mayıs’ta doktorlarca yapılan endoskopide babasının ciddi anlamda mide, bağırsak ve yemek borusu kanaması geçirdiğinin ortaya çıktığını belirtti. Kaya, “İlk baştaki sorunumuz kalpken, gerekli tedaviler ve takipler yapılmadığı için bu sorun daha sonra kanamalara bağırsak, mide, nefes boru kanaması, böbrek yetmezliğine, karaciğer enzimlerinin yüksekliğine ve beyin kanamasına yol açtı” dedi.
“Davayı bırakmayacağım”
Babasının yaşamını yitirmeden birkaç gün önce Adana Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesine sevk edildiğini hatırlatan Kaya, sözlerini şöyle tamamladı:
“Balcalı Devlet Hastanesinde yoğun bakıma alındı. Durumu ağırdı. Yoğun bakımda doktor artık yapılacak bir şeyin kalmadığını, her an ölebileceğini belirttiler. Biz bu haberi aldıktan birkaç saat sonra şartlı tahliyesi verildiğini öğrendik. Bunu anlaşmalı bir şekilde yaptılar. Babam öldü sonra tahliye ettiler. Tahliye kararı verildiği zaman bütün askerler, gardiyanlar kaçıp gittiler. O ana kadar babam kelepçeliydi ve hiçbir şekilde görüştürmediler bizi. Bu konuyla alakalı bu sürecin başından itibaren hiçbir zaman peşini bırakmadık, bırakmayacağımda. Babamın ölümüyle alakalı insan haklarını hiçe sayan tüm herkes hakkında hukuki sürecin peşini bırakmayacağım. Hepsi hakkında suç duyurusunda bulunacağım. Babamı göz göre göre harcadılar. Bu davanın peşini bırakmayacağım.”