Hatırlanacağı gibi Kasım 2016’da Siirt’in Şirvan ilçesindeki Madenköy yakınlarındaki bakır madeninde heyelandan kaynaklı göçük meydana gelmiş ve 16 işçi yaşamını yitirmişti. Bu iş cinayetiyle ilgili yargılama süreci devam ediyor. Açılan dava için maden mühendisleri ve iş güvenliği uzmanları tarafından hazırlanan dosyada maden ocağının bulunduğu alana ilişkin bazı belirlemeler ortaya çıktı. Hazırlanan raporda; “Aşırı yağışlı havalarda oluşabilecek kaya parçalarının düşmesi ve toprak kaymalarının olması ihtimaline karşı ana firmadan önlem alınması istenilmelidir. Bu süre içerisinde çalışmaların askıya alınması gerekmektedir” diye bir ibare olduğu ortaya çıktı. Bu ifadeler, aylar öncesinden bir heyelan riski nedeniyle kapatılması gereken fakat çalışmalara devam edilen maden sahasında meydana gelen heyelanın kaza değil bir cinayet olduğunu açıkça göstermekte.
Suçlu mühendisler değil devlettir
Yaşanan katliamın yargılanma süreci sürerken şirket sahibi ve devlet çalışmayı durdurmadığı için mühendisleri ve iş güvenliği çalışanlarını yargılamaya başladı. Mühendisleri çalışmayı durdurmadı diye suçlayan devletin unuttuğu mesele, maden ocağında çalışmayı durdurma yetkisinin mühendislerde değil patronda olduğudur. Maden Mühendisleri Odası yayımladığı raporlarla madende çalışmanın durdurulması gerektiğini yetkililere beyan etmiş olmasına karşın kimse bir girişimde bulunmamış, ancak 16 işçinin katledilmesinden yine bu mühendisler sorumlu tutulmuştur.
Maden ocaklarıyla ilgili mevcut yasal mevzuatta iş güvenliği uzmanının iş durdurulması gereken durumlarda patrona yazılı bir şekilde başvurması gerektiği açık bir şekilde belirtilmiştir. Bahsi geçen ibare çok açık ve nettir. İşi durdurma yetkisi patrona aittir. Yani Ciner Grubu’na bağlı Park Elektrik’e.
Ciner Grubu aynı zamanda medya alanında faaliyet göstermektedir. Habertürk isimli TV kanalına ve gazeteye sahip olan Cinerlerin, hükümet ile ilişkileri de bir hayli iyidir. Halihazırda Şirvan’daki maden ocağının açılışını R.T. Erdoğan’ın yaptığı da hafızalarda yerini almıştır. Nitekim referandum için 7/24 “Evet” propagandası yapan Habertürk, bu katliamdan tek kelimeyle bahsetmemiştir.
Ciner Grubu’nun maden alanındaki faaliyetlerine baktığımızda aslında karnesinin çok da parlak olmadığı görülmektedir. 10 Şubat 2011’de Elbistan maden ocağında gerçekleşen göçük de heyelandan kaynaklanmaktadır.
Hükümet ve cumhurbaşkanı tarafından yıllardır işçi sınıfının fıtratında ölüm olduğu ifade edilse de aslında katletmek, onların fıtratında var. Tek amacı kâr etmek olan egemen sınıfların işçilerin sağlığını, güvenliğini düşünmedikleri açıkken, yaşanan katliamlardan sonra kimseye hesap verme ihtiyacı da görmemektedir. Soma katliamında olduğu gibi katliamların sorumluluklarını mühendisler ya da işçi güvenliği uzmanlarına yüklemeye çalışmaktadırlar. Özellikle Habertürk’te çıkan haberlerde de Ciner Grubu’nun Şirvan’a okul yaptırdığını söylenerek katillerinden elindeki kanları silmek için algı operasyonu yapılmaktadır. Ciner Grubu ve AKP hükümeti Şirvan katliamının gerçek ve doğrudan sorumlularıdır. 16 kişiyi katledenler bahsi geçen kişilerdir.