İstanbul: DEDEF, Dersim’de başlatılan askeri operasyonlar sonucu çıkan orman yangınların protesto etti.
Dersim Dernekleri Federasyonu (DEDEF), Dersim’de başlatılan askeri operasyonlar sonucu çıkan orman yangınlarına dikkat çekmek için Galatasaray Meydanı’nda basın açıklaması gerçekleştirdi. Yapılan basın açıklamasına CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, HDP Milletvekili Dilşat Canbaz Kaya’da katıldı.
Galatasaray Lisesi önünde DEDEF çağrısıyla toplanan kitle “Dersim dört dağ içinde dört dağ içinde” ve Zazaca “Dar u ber, theyri thuri mor u mılawani wesono” pankartlı taşıdılar. Eylemin basın açıklamasını DEDEF Başkanı Ali Haydar Ben okudu.
Yasaklı bölge denilerek müdahaleye izin verilmiyor
Yangın hakkında bilgi veren Ali Haydar Ben: “Ovacık, Çemişgezek, ve Hozat arasında bulunan Bozan Yaylası, Zoğar, Dereköy, Kozulca, Zengi, ve Geyiksuyu bölgelerinde askeri operasyonlardan sonra başlayan orman yangınları, rüzgarın da etkisiyle binlerce hektarlık alana yayılarak devam etmektedir. Dersim halkının tüm çabasına rağmen “yasaklı bölge” denilerek kolluk kuvvetleri tarafından yangınların halk tarafından söndürülmesine izin vermedikleri gibi ilgili hiçbir devlet kurumu da yangınlara müdahale etmemiştir.” Denildi. Tunceli Valiliği’nin bugün yaptığı yangına ilişkin açıklamaya da değinen Ben: “ Medyaya yansıyan görüntülerin Dersim’e ait olmadığını ve yananın orman değil çalı çırpı olduğunu söylemişti. Binlerce yıldır Dersim’i yurt tutmuş biz Dersim’liler kendi topraklarımızı biliyoruz, siz de iyi biliyorsunuz günlerdir ormanlık alanların yandığını görürken yoğun baskının sonucunda bunları söylediğinizi biliyoruz. Biz sizin yalan ve hilelerinizle baş edemedik bize dert oldu. Ama Dersim halkıda doğasına, yaşam alanlarına sahip çıkarak size boyun eğmeyecektir” dedi.
Açıklamaya sık sık “Ormanlar bizim, yakan el devletin”, “Katil devlet hesap verecek” sloganları eşlik etti.
Biz bu yangınları 90’lardan 38’lerden biliyoruz
Eyleme HDP Milletvekili Dilşat Canbaz Kaya’da katılarak konuşma yaptı. Kaya: “Öncelikle şunu söylemek gerekiyor. Biz bu yangınları biliyoruz şimdilerden değil çok öncelerden biliyoruz. 90’lardan biliyoruz, 38’lerden biliyoruz. Dersim coğrafyasını, Kürdistan coğrafyasını insanıyla beraber düşman gören bir zihniyeti çok iyi biliyoruz. 38’de mağarada insanlarımızı kadın çocuk ayırmadan dolduran ve oralara gaz atan küçücük çocukları katleden bir zihniyet, bugün dört bir yana ateş bombaları atıp tüm Dersim coğrafyasını yakmaya çalışan aynı zihniyettir. Ve bu zihniyet aslında Dersim’den, Dersim halkından, Dersim inancından, direnişinden, Dersim’in varoluş nedenlerinden korkmaktadır. Onun için, Dersim’deki bir ağaç sadece bir ağaç değildir, Dersim’deki bir kaya, Dersim’de akan su sadece su değildir; aynı zamanda bir kültürün, bir inancın parçasıdır. O inançta o kültürde ne yazık ki bugün AKP hükümetiyle yok edilmeye çalışılıyor. Dersim’i de Kürdistan coğrafyasını da güvenlikçi politikalarıyla ele alıp insansızlaştırmaya çalıştılar. Bunun için barajlar yapıyorlar, bunun için HES’ler yapıyorlar, doğayı talan edip birilerine peşkeş çekiyorlar. Biz burada bugün Dersim için çığlık atıyoruz ama sadece Dersim, Munzur ve Mercan için değil aynı zamanda Kabar için, Cudi, Şengal için de çığlık atıyoruz. Dersim’de yanan ağaçla Edirne’de yanan ağacın hiçbir farkı yoktur. Biz Edirne’de Muğla’da yanan ağaca da yanıyoruz, tıpkı Dersim’de yanan ağaçlara yandığımız gibi” dedi.