Yeni bir yıla girerken geride bıraktığımız yılı değerlendirmek vukuat-ı adiyedir. Kısa bir değerlendirme bile 2024 yılının enternasyonal proletarya ve ezilen dünya halkları için zorlu ve mücadelelerle geçtiğini göstermektedir.
Bangladeş’te yaşanan halk isyanı gibi kimi gelişmelerin dışında genel olarak enternasyonal proletarya ve ezilen dünya halkları hakim sınıfların sömürü, baskı ve katliamlarına maruz kalmıştır.
Geride bıraktığımız yıl açısından ilk dikkat çeken gelişmelerden biri seçimler olmuştur. Dünya nüfusunun yarısından fazlası “demokrasi” adına seçim sandıklarına gitmiştir. Burjuva demokrasileri açısından seçim, kendi sınıf diktatörlüğünü meşrulaştırma aracı olarak kullanılmakla birlikte gelinen aşamada bu aracın, kitleler nezdinde önemli oranda aşındığı görülmektedir. Uluslararası burjuvazinin geniş halk kitlelerine “kurtarıcı” olarak sunduğu en seçkin ve örnek liderlerden birinin ABD’de yeniden başkan seçildiği ilan edilen Donald Trump olması, bu gerçeğin yalın ve somut ifadesidir.
2024 yılında yaşanan gelişmeler, emperyalist kapitalizmin hızla bir paylaşım savaşına hazırlandığını daha fazla göstermiş durumdadır. Savaşın baş kışkırtıcısı olan ABD emperyalizmi ve müttefikleri AB ve İngiliz emperyalistleriyle “yeni” ve “genç” emperyalistler olan Rusya ve Çin emperyalistleri, iki emperyalist kamp olarak rekabet etmekte ve pazar mücadelesi vermektedir. Bu mücadele yer yer Ukrayna’da olduğu gibi “uzatmalı bir yıpratma savaşına” yol açmaktadır.
Yeni bir emperyalist paylaşım savaşının ön adımlarının coğrafyamız açısından işaretleri, Kafkaslar’da Dağlık Karabağ’ın işgal edilmesi ve İsrail siyonizminin Filistin ulusal direnişinin “Aksa Tufanı Hamlesi”ni bahane ederek başlattığı soykırım saldırılarının genişleyerek önce Lübnan’a, ardından da Suriye’de El Kaide ve DAİŞ artığı selefi cihatçılara ihale edilen “taşeron devrim”le sonuçlanmasından da görülebilir.
Bu gelişmeler Ortadoğu’da savaş ve çatışmaların devam edeceği anlamına gelmektedir. Özellikle de Suriye’de iktidarın selefi cihatçı çetelere teslim edilmesi, önümüzdeki yılda yeni çatışmaların yaşanmasına neden olacaktır. Şam’da Emevi Camisi’nde namaza duranlar, bütün makyajlama ve “gömlek değiştirme” projelerine rağmen emperyalizmin ve bölge gericiliğinin bölge halklarına düşmanlığının piyonu olmayı sürdüreceklerdir.
Türk komprador burjuvazisi açısından Suriye’de iktidar değişikliği, bir yandan İsrail’in güvenliğini sağlama diğer yandan Suriye pazarı pastasından daha fazla pay kapma ve özellikle Kürt ulusunun Rojava’da statü kazanmasını engelleme amacı olarak ele alınmaktadır. Şam’ın selefi cihatçılar eliyle fethedilmesi, batı emperyalizminin Ortadoğu’da iki önemli dayanağı olan siyonist İsrail ve faşist TC devletinin işbirliğiyle gerçekleştirilmiş durumdadır.
AKP-MHP iktidarı açısından bu sürecin mümkün olan en hasarla atlatılması ve dahası ülke içinde başta Şimşek Programı’nın uygulanması olmak üzere, halka yönelik faşist baskının daha da artırılması hedeflenmektedir. Sürecin önceden planlandığı faşist MHP liderinin A.Öcalan’a yaptığı ısrarlı çağrılardan da anlaşılmaktadır. TC devletinin Kürt ulusunun, ulusal haklarını tanımak bir yana inkar ve imha siyasetini Suriye’de de ısrarla sürdürme politikası, aynı zamanda büyük bir korkunun da ifadesidir.
Yaşanan süreç sadece Kürt ulusuna değil, başta Aleviler olmak üzere ezilen inanç ve milliyetlere yönelik TC devletinin geleneksel inkar, asimilasyon ve inkar siyasetinin devam edeceğini de göstermektedir. Son süreçte Alevi inancına yönelik iktidar destekli sürdürülen “Siyasal Alevi” kampanyası bu gerçeğe işaret etmektedir.
Gerçekçi olmak gerekir. 2025 yılı Türkiye halkı açısından zor geçecektir. Şam’ın fethi ile yaratılan sahte zafer havası içerde işçi sınıfına ve emekçi halka yönelik başta ekonomi alanında olmak üzere her türlü saldırganlığı maskeleyen bir araç olarak kullanılacaktır. Yıl biterken açıklanan asgari ücretin sefalet ücretinin altında olmasından da görüleceği üzere Türk komprador burjuvazisi emperyalist sermaye ile işbirliği içinde bir yandan Suriye pazarı için iştahla elini ovuştururken diğer yandan içerde işçi ve emekçi halka yönelik saldırılarını artırarak sürdürecektir.
Önümüzdeki yıl enternasyonal proletarya ve ezilen dünya halkları açısından riskleri ve fırsatları barındıran bir yıl olacaktır. Ne var ki baskının ve saldırının olduğu yerde, direniş ve mücadele de olacaktır.
Yeni Yaşam Gazetesi 01.01.2025