TC devletinin içinde bulunduğu ekonomik kriz gün geçtikçe büyümeye devam ediyor. Halk her geçen gün daha fazla açlığa mahkum edilirken AKP-MHP iktidarının farklı sermaye gruplarına yönelik ekonomik operasyonları egemenler arasındaki klik çatışmalarını derinleştiriyor.
Türk hakim sınıfları emperyalist kapitalist sistemin tüm dünyada yarattığı derin yoksulluğun sebebini AKP-MHP iktidarının hırsızlık, liyakat politikaları olarak göstermeye çalışırken, sistem her yerinden çatırdamaya devam ediyor. Tüm bu yoksulluğun çözümü noktasında halka seçimler gösterilerek bu sorunlar karşısında harekete geçmek isteyen kitleler bastırılmak isteniyor.
Bir yandan halka “seçimleri bekleyin” çağrısı yapılırken bir yandan AKP’nin seçim politikaları parça parça hayata geçiriliyor. Tüm baskı, manipülasyon ve şiddet politikalarına karşı mücadele eden Kürt ulusuna dönük diz çöktürme politikaları iktidar açısından çıkış yolu olarak görülüyor. AKP-MHP iktidarının son 7 yıllık seçim polikalarının ana omurgasını oluşturan Kürt ulusuna yönelik imha saldırılarına her geçen gün bir yenisi ekleniyor.
Esasta seçim arifesinde Medya Savunma Alanları ve Rojava’ya yönelik işgal girişimiyle Türk şovenizmini kaşıyarak kitleleri arkasına almak isteyen AKP-MHP iktidarı, bugün bu hedefi güçlendirmek üzere her türlü zor aygıtını devreye sokuyor. Rojava devriminin 10. yılına yaklaşırken Kürt ulusunun kazanımlarını boğmak faşist diktatörlük karşısındaki her türlü demokratik kazanımı ortadan kaldırmanın yolunu arıyor. Zap, Metina, Gare’de kimyasal gaz kullanılarak alan tutmaya çalışan devlet içerde Kürt ulusunun direncini kırmak kitle hareketinin önünü kesmek için T. Kürdistanı’nda her türlü zoru uygulamaya çalışıyor. Gever’de gözaltına alınan 20 köylü işkenceye alınıyor.
Her geçen gün başka bir bölgeden köylülere yönelik işkence haberleri yayınlanıyor. Kürdistan’ın tüm kentlerinde adeta süresiz açıklama ve eylem yasağı uygulanıyor. Şehir merkezlerinde polis terörü köylerde jandarma terörü uygulanıyor. Geçtiğimiz hafta Van’ın Başkale ilçesinde bir köylüyü gözaltına almak için köye baskın yapan yüze yakın asker köylüyü işkenceyle gözaltına aldıktan sonra tepki gösteren köylülere göz dağı vermek için dakikalarca havaya ateş ediyor. Bu durum orada yaşayan çocuklar açısından travma etkisi yaratırken temelde halkı bastırmayı hedefliyor. Yanıbaşında tanık olduğu işkenceye sessiz kalınması için tehdit ediyor. T.Kürdistanı açısından TC devletinin işkenceci ve katil karakterini diri tutmayı hedefliyor.
100 yıllık baskı politikalarının yanı sıra haklarını savunan Kürt ulusunun ortaya koyduğu irade işbirlikçi Türk burjuvazisi tarafından büyük bir korku haline dönüşüyor. Rojava’ya yönelik işgal saldırılarına rağmen Rojava devriminin 10. yılına yaklaşması Kürt ulusunun DAİŞ çetelerine, Esad rejimine, TC devletine karşı ortaya koyduğu direniş bu korkuyu büyüyor. Gerillaya yönelik Zap’ta, Metina’da, Gare’de insanlık suçu işleyerek, kimyasal bombalar kullanılmasına rağmen asker indiremeyen devlet, içerde halka yönelik işkencenin dozunu artırmaktan başka yöntem bulamıyor.
Roboski’den, Cizre bodrumlarına işkenceci ve katliamcı faşist devlet karakterini tekrar tekrar gösteriyor. Üstün tekniğine rağmen gerillaların ortaya koyduğu yeni form ve biçimler karşısında hezimete uğrayıp içerde halka yönelik işkenceyi daha fazla büyütecek görünüyor.
Başta Kürt ulusu olmak üzere işçiler, köylüler, kadınlar, gençler, LGBTİ+’lar, Aleviler her geçen gün bu işkence baskı sürecini katmerli bir şekilde yaşıyor. Kürdistan’da Kürt ulusal özgürlük mücadelesini boğmak isteyenler işçilere, köylülere, kadınlara, gençlere, kadınlara, LGBTİ+’lara ezilen inançlara yönelik saldırılarının dozunu artırıyor. Faşizme karşı halkın birlikte mücadelesi bir zorunluluk olarak büyümeye devam ediyor.
Kürt ulusuna dönük saldırılarıyla halkı şovenizmle zehirleyen bu saldırılarda yek vücut hareket eden Türk burjuvazisi ve temsilcileri karşısında bu saldırıların hedefinde olan halkın birlikte mücadelesi faşizmi geriletecek bir mevzi olarak duruyor. Bu anlamda Türk devletinin Kürdistan’daki insanlık suçlarına karşı sessiz kalmamak, teşhir etmek bu sesi her alanda büyütme görevini tüm halk kitlelerinin bilince çıkartması bu sessizliği irili ufaklı demeden yaşamın her alanında parçalayarak eşitlik ve özgürlük mücadelesini büyütmesi gerekiyor.