GüncelMakaleler

DENGÊ AZADÎ | Kürde de Buğday Başaklarına da Düşman

Kürt sorununu “terör” sorunu olarak ele alıp yaklaştı. Kürtlerin temel demokratik haklarını gasp ederek onları zorla Türkleştirmeye girişti. Dillerini yasakladı. En aşağılık işkence ve zulmü uyguladı.

Yüz yıldır her türlü demokrasiden uzak, soykırımcı faşist bir rejimle karşı karşıyayız. Yüz yıldır hemen her gün bitmeyen bir zulmün sayısız rengine ve tonuna tanıklık etmekteyiz. Emperyalizmin sadık uşağı işçi sınıfının ve emekçilerin azılı düşmanı Türk devleti, başta Kürtler olmak üzere Türk olmayan halkların varlığını bir tehdit olarak görüp onların her türlü demokratik hakkını ise bir güvenlik sorunu olarak ele almıştır.

Kürt düşmanlığı onun her türlü politikasına, yasalarına, uygulamalarına işlenmiştir.

Kemalist diktatörlük, Kürt ulusunun varlığını hiçbir zaman tanımadı. Kürt sorununu “terör” sorunu olarak ele alıp yaklaştı. Kürtlerin temel demokratik haklarını gasp ederek onları zorla Türkleştirmeye girişti. Dillerini yasakladı. En aşağılık işkence ve zulmü uyguladı.

Zindanları Kürt aydın ve devrimcileriyle doldurdu. Türk şovenizmini dağa taşa yazdırdı. Her gün şoven politikalarla Türk işçi ve emekçilerini zehirledi. Halklar arasında düşmanlık ve kin tohumları ekti. Kürt düşmanlığı, Türk devletinin günlük politikası haline geldi.

Kürtlerin her türlü özgürlük talep ve kalkışmasını “terör”, güvenlik ve tehdit olarak görüp çareyi askeri müdahale, sınır ötesi operasyon ve şiddette arayan TC devleti, yüz yıllık tarihinde Kürdistan’a sefer yapma halinden kurtulamadı.

İşgal, ilhaka dönüşüyor

İşgalci Türk ordusu şimdiye kadar Kürtlerin sayısız ocağını söndürdüğü yetmiyormuş gibi şimdi de Irak Kürdistanı’na yönelik yok etme saldırılarını genişletip yaygınlaştırarak işgali ilhaka dönüştürüyor. Hemen her gün Irak Kürdistanı’na yönelik askeri sevkiyatlarını yoğunlaştırarak artıyor.

2021 yılından bu yana Metina, Bradost alanlarına saldırılarını yoğunlaştıran Türk ordusu, şu anda Amediye ve Sergele’nin diğer bölgelerine doğru ilerliyor. Soran ilçesine yaklaşan işgalciler, işgal ettiği toprakları ilhak edip kendi anavatan parçasına dönüştürmeye çalışıyor.

Faşist Türk ordusu, on binlerce askeriyle yürüttüğü işgal saldırısına çete ve korucuları dahil ederek yerleşim alanlarını ve tarım arazilerini hedef almakta köyleri bombalamaktadır. Son iki ayda üç yüze yakın köy boşaltıldı. Bölgede sadece Kürt köyleri değil aynı zamanda bölgenin kadim Hristiyan halkları olan soykırımlar sonucu geride kalan birkaç Asuri, Süryani köyü de zorla boşaltılıyor, bombalanıyor, insansızlaştırılıyor.

Zırhlı araç, tank ve toplarla Kürdistan’ın 50 kilometre derinliklerine giren işgalciler, Duhok’un büyük bir bölümünü işgal etti. Türk ordusu, Behdinan bölgesinde 80’den fazla askeri üs ve nokta inşa ederek ana yolları kontrollerine aldı. Kendi anavatanındaymış gibi Türk olmayan halklara kimlik kontrolleri yapmaya başladı.

Saldırı tarihi tesadüfi değildir

Irak (Başure) Kürdistanı’na yönelik işgal saldırısının tarihinin 97 yıl önce Wan’ın Erciş ilçesindeki Zilan bölgesine yapılan soykırım saldırı tarihine denk getirilmesi tesadüf değildir. Türk faşizmi, kinci intikamcı olduğu kadar soykırım tarihi belleğine sahiptir. Türk olmayan halklara sürekli geçmiş soykırım tarihini hatırlatma pratiğini faşizmin bir hafıza kaydı olarak okumak gerekir.

1930 yılında Zilan katliamında ölüm saçan uçaklar tarafından atılan yakıcı ve yanıcı maddeler sonucu başta mazlum halk olmak üzere Kürtlere ait buğday başakları bile yakıldı. Katliam sırasında köylüler koyun kılığına bürünüyor diye davar sürüleri bile bombalanır.

Bugün yine Türkçe konuşan Türk generaller yine Kürtçe konuşan Kürtlerin, Asurilerin, Süryanilerin köylerini benzer şekilde bombalamaktadır. Bugün yine Türklüğe itirazı olanlar katledilip topraklarından koparılmak istenmektedir. Yanıcı ve yakıcı bombalarla gök yüzünü ağlatanlar işgalle sınırlı kalmayarak, ayak bastıkları toprakları Misakı milli’ye dahil etmek istemektedir.

Türk ordusu önce “güvenli bölge” adına insansız bir bölge oluşturup ardından bölge askeri bir alana dönüştürülüyor. Kademeli olarak asker silah sevkiyatları artırılıyor. Türk ordusu, Kürdistan’a yönelik yoğun askeri sevkiyat yapmaktadır.

Türk uçaklarının önceden bombalayacağı alanların bilgi ve koordinatlarını KDP’nin istihbarat biriminden alıyor. KDP adeta işgalin öncü izleri oluyor. Korucuları, çete ve KDP peşmergelerini öne sürerek kendilerine kalkan yapanlar her dönem olduğu gibi yerli işbirlikçiler ve vicdanını, insanlık onurunu satan hayinleri kullanarak işgal ettiği topraklara rahatlıkla ayak basabiliyor.

Türkiye Kürdistanı’nda korucuları, Irak (Başur) Kürdistanı’nda çete, korucu ve bir kısım peşmergeyi işgal öncüleri ve ayakları olarak kullanarak ilhak politikasını uygulamaya çalışıyor. Halkı halklara, Kürdü Kürde kırdırma politikası tarih boyunca işgalci zorbaların temel politikası olmuştur.

KDP ihanet içinde

Ağacın kurdu ağaçtan olmazsa ağaca ölüm yok. Kürdün yıkıcı, hain kurdu olan KDP, Kürdistan’da Türk ordusuna her türlü lojistik, askeri, istihbaratı destek sunup işgalcilerle ele ele vererek Kürt avına çıkmıştır. İşgale karşı çıkan, eleştiren herkesi kaçırıyor, tutukluyor ve kaybettiriyor. En son işgal haberleri yapan gazeteci Hejin Fetah ile ona eşlik eden kameramanı ve şoförü kaçırıldı.

Tarih boyunca halkları, inançları birbirine düşman ederek saltanatını sürdüren TC faşizmi, bugün de Kürdü Kürde düşman ederek birbirine kırdırmaya çalışıyor. İşbirlikçi Kürt aklı ve eliyle Türk faşistlerini, generallerini Kürdistan’a getiren KDP, ihanetin öncülüğünü yaparak kendi topraklarını kirletiyor. Türkleştiriyor. KDP’nin Kürtlüğü Türk bayrağının renkleri kadardır. İşbirlikçilik ve uşaklıktır.

Kürdistan’a topraklarına ait petrolleri kaçak ve legal yollardan Türkiye’ye satarak AKP-MHP faşist iktidarına soluk ve rant olan KDP, sınıf çıkarlarını Kürt ulusal çıkarlarının önüne çıkararak Türk egemenlerine bağlılığını ve bağımlılığını sürdürerek bölgede varlığını sürdürmeye çalışmaktadır. Açık ve çirkin hale gelen işbirlikçi uşak politika, onur ve vicdan sahibi Kürtlerin nefretini ve öfkesini kazanmaktan kurtulamıyor.

Bölgenin zenginliğini bir avuç Barzani ailesi kendi aralarında bölüşüp paylaşıyor. Borçları ise halkına ödetiyorsa halkın bu işbirlikçiliğe itiraz etme öfkesini yollara ve sokaklara dökme hakkı vardır.

Bölgenin yer altı ve yer üstü zenginliklerini bir avuç rant karşılığında TC devletine satmaktan utanmayan ve korkmayan KDP’ye karşı bölge halkının tepki ve eylemi umut vericidir. Halkı sefalete ve borçla yaşamaya mahkum eden Barzani ailesi, tarihe hain olarak geçmekten kurtulamayacaktır. Unutmamak gerekir ki, ihanet düşmanın değil dost diye bilinenlerin işidir.

 Buğday başakları yanıp kavrulmasın diye

Türk generallerinin işgal ve ilhak saldırıları öncekilerinden çok daha farklı, çok daha kapsamlı ve planlıdır. Daha sinsi ve yıkıcıdır. Irak hükümetinin onayını, Barzani ailesinin bütünlüklü desteğini alan işgalci Türk devletine karşı tepki, öfkeyi eyleme ve ortak mücadeleye çevirmek devrimci görevdir.

Bu görev ve sorumluluk ne tek başına gerillanın ne de Kürt halkının omuzlarına bırakılmamalıdır. Bilinçli örgütlü eyleme dönüşen sorumluluk devrimcidir. Devrimci göreve dört elle sarılarak özgür gelecekin adımları döşenir. Halklar arasında birlik dayanışma ve mücadele fikri ve eylemi gerçek olur.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu