TJA’nın 4.Konferansı Kürdistan’ın Batman şehrinde “Em li dijî faşîzmê bi biryar û di azadiyê de bi israr in (Faşizme karşı kararlı, özgürlükte ısrarcıyız)” şiarıyla oldukça coşkulu bir şekilde gerçekleştirildi.
İki günlük konferansın ilk günü TJA’nın kendi tartışmalarını yürüttüğü bir gün iken ikinci gün farklı ülkelerden kadın delegasyonlarının, delegelerinin, Sosyalist ve Feminist kadın ve örgüt temsilcilerinin davet edildiği basına açık bir şekilde gerçekleştirildi.
Batı’dan Kürdistan’a gitmek hep biraz zorlu olmuştur, yollarda imkansızlıkların yanı sıra devletin kendini daha fazla hissettirdiği yüzlerce, binlerce kolluk gücü ve hemen her şehrin girişinde rutinleşen GBTleri sizi karşılar. Otobüslerle giden bir çok kadın için bu “rutinleşen” polis kontrolünden geçmek artık coğrafyanın sıradan bir gerçeği.
Şehre bir gece önce varmak üzere bir çok kadın için tartışmaları daha sağlıklı dinlemek için iyi oldu. Diğer yandan Batmanlı Kürt bir kadının evinde misafir olmakta oldukça keyifli oldu. Akşam saatlerinde başlayan ve biraz tesadüfen aynı eve düşen farklı politik düşüncelerden bir grup kadın olarak gece yarısına kadar oldukça güzel gelişen sohbet ancak sabah uyanma kaygısı sonucu sonlanabildi.
Sabah, Konferansın yapıldığı salonun önünde yüzlerce kadın, onlarca farklı şehir ve coğrafyalardan bir araya gelmiş, Kürt kadınların vekilleri de dahil rengârenk yöresel kıyafetlerle halaylara başlamıştı. Her yeni gelen kendini bu renkli halayın içinde buluverdi.
Konferans daha başlamışken coşkulu atmosfer ve binlerce fazla kadının bir arada oluşu tüm kadınları etkiliyor. Lübnan, Irak, Yunanistan, Sudan, Güney Kürdistan gibi Ortadoğu ve Afrika ülkesinden kadınlar ile Batı’dan bağımsız feminist kadınlar ve kadın gazeteciler, Türkiye’deki çeşitli devrimci-sosyalist kadın örgütlerinin temsilcileri, HDP kadın vekilleri ile birlikte salonda yerini aldıktan sonra 5 kadının oluşturduğu divan, katledilen kadınlar şahsında saygı duruşuna davetiyle konferans başlamış oldu.
Tabi divan başta olmak üzere hemen tüm TJA’lı kadınlar konuşmaları sadece Kürtçe yaptı. Elbetteki salonda Kürtçe, Türkçe, Arapça, İngilizce çeviriler yapılsa da Kürt kadınları kadın siyasetinin dilinin Kürtçe yapılacağının mesajını bir kez daha vermiş oldu. Giriş konuşmasının ardından ise Başta Jîna Masha Amini olmak üzere katledilen kadınların fotoğraflarıyla yapılan kısa yürüyüş sloganlar, zılgıtlarla salonu etkisi altına aldı.
Konferans boyunca hemen her konuşmacı Rojhılat Kürdistanı’nda katledilen Jîna Masha’ı anarken şahsında çıkan isyanı selamladı. Jîna’nın katledilmesi bir hüzün yaratırken diğer taraftan kadınların öncülük ettiği isyanın yarattığı umut konferans boyunca hissediliyordu. Günlerdir devam eden eylemler kadınlarda hangi ülkede olursa olsun patriarkadan hesap sorulacağının umudunu aşılıyor/umutları tazeliyor.
TJA tarafından Kürt kadınlarının devletin tüm şiddetine rağmen devam eden mücadele tarihlerini anlatan sinevziyonu ise başta Kürdistan coğrafyası üzerinde Kürt kadınlarının ortaya koyduğu direnişi oldukça iyi anlatırken, hemen herkesi de etkiledi. Diğer taraftan Rojava, İran ve daha nice ülkeden gelemeyen kadınlar gönderdikleri videolarla konferansı selamlarken, özellikle Rojava ve İran’dan kadınların videosu salonda kadınların zılgıtları ile karşılandı.
Fraklı ülkelerden gelen kadınlar özellikle Kürt Ulusal Özgürlük Hareketinden kadınların yürüttüğü mücadeleyi ilgiyle takip ettiklerini, ilham aldıklarını dile getiren vurgular yaptı. 50’e yakın selamlama konuşmasında Kürt kadın hareketinin TC’nin Kürt kadınlarına yönelik özel politikalarından, tutumundan buna rağmen ortaya konan direnişin yarattığı etkiden özel olarak bahsederken, dayanışmadan ziyade birlikte mücadele diğer ortak nokta olarak açığa çıktı. Kadınların birbirinden çok uzak coğrafyalarda olsa da ortaya koydukları direniş hattı etkisini kilometreleri aşmış en somut olarak Rojava örneğinde de açığa çıkmıştır. Bugün kadın direnişinin sınırları aşarak tüm kadınları erkek-devlet şiddetine karşı bir araya getiren en yakın örneği ise Jîna Masha’nın katledilmesi ile İran’ın farklı bölgelerinde açığa çıkan kadın direnişinin dünyanın bir çok ülkesine yayılmasında gördük.
Elbette yapılan kısa selamlama konuşmalarında uzun tahlillere girilmedi, zaten kadınlar tüm farklı ideolojik formlarına rağmen her bir araya gelişte bu tahlillerden ziyade çok daha somut sorunlar üzerinde tartışmaları ile bilinir. Yol alırken de bu özellik nedeniyle daha hızlı yol alırlar. Birlikte mücadele ile Türkiye’deki mücadelenin yol göstericisi durumundadır. Ancak kısa konuşmalarda kadınlar, ekonomik krizin en ağır faturasının kadınlar cephesinden ödenmesinden kaynaklı bu alanda mücadelenin önemine özel bir vurgu yaparken, kadına dönük onlarca saldırının yanında patriarkal düzenin özel saldırılarına karşı birlikte mücadelenin güçlenmesi vurgusu da yine başka bir başlık olarak öne çıktı.
Konferans, kadınların birlikte güçlü olduklarının ve yan yana geldiklerinde değiştiremeyecekleri hiçbir şey olmadığının somut bir göstergesiydi.
TJA’nın Batman’daki 4. Konferansı aslına bakarsanız erkek egemen Türk devletine çok net mesajlar içeriyordu. En başta Kürt kadınlarına boyun eğdirilemeyeceğinin yanıtıydı. Uzun bir devlet politikası olarak Kürt Halkına dönük saldırılara karşı hapishaneler de dahil bir direniş söz konusu iken bu saldırıların kadınlar cephesinden hayat bulması; taciz, tecavüz, katliam şeklinde kendini gösteriyor.
Ancak Kürt kadınlarının güçlü örgütlülükleri ile bu saldırılara cevap olmaya devam edeceğini bu konferansla yeniden göstermiş oldu. Devletin Kürt kadınlarına dönük sindirme politikasının son örneği, herkesin hatırlayacağı üzere Semra Güzel’in gözaltında başının zorla eğdirilme şeklinde açığa çıkmış, Semra Güzel başını eğmeyerek Kürt kadının direnişinin bir örneğini göstermiştir. Konferans Semra Güzel’in başının eğdirilemeyeceğinin en güzel yanıtıdır erkek egemen devlete.
Muğla’da katledilen Pınar Gültekin’in, İpek Er’in, Deniz Poyraz’ın, Gülistan Doku’nun hesabının sorulacağının mesajıdır diğer taraftan.
Yine Batman’da farklı siyaset ve coğrafyalardan kadınların yer coşku ile yer alışı, Kürt kadınlarına dönük özel savaş ve saldırı politikasına karşı birlikte mücadelenin ilanı, “kadınlar Birlikte Güçlü” sloganının daha güçlü haykırılacağının en güzel cevabıdır.
Batman’dan ayrılan hemen her kadın bugünlerde Jîna Masha şahsında daha gür yükselen “jîn Jîyan Azadî” sloganını her tarafa yayma sözü ve “Kadınlar Birlikte Güçlü” sloganını bulunduğu her yere taşıma sözüyle ayrıldı.
Çünkü kadın dayanışması temelinde dilimizde “jîn Jîyan Azadî” sloganı ile birlikte mücadele etmek bir tercih olmaktan çoktan çıktı, bu zorunlu somut olguyu hayata geçirmekteyiz ancak bunu büyütme görevimiz var.