Geçtiğimiz yıl uzun bir aradan sonra, deprem çalışmalarının bir parçası olarak Antakya’da 6.sı gerçekleştirilen YDG köy çalışmalarının 7.si bu sene yeniden Antakya’da gerçekleştirildi.
Geçtiğimiz yıl gerçekleşen köy çalışmasının deprem dayanışması çalışmalarıyla birlikte ele alınışına paralel olarak, bu yıl gerçekleştirilen köy çalışması geçtiğimiz yılın imkan ve olanaklarıyla birleştirilip, çalışmaya katılan YDG’lilerin deprem sonrası gelişen sürece tanıklığını, depremin ardından kitlelerin sorun ve gündemleri çerçevesinde açığa çıkarılan çalışmaların ihtiyaç ve gündemleriyle daha güçlü bağlar kurması hedefiyle Antakya’da örgütlendi.
Barınma, ulaşım, beslenme, istihdam… Yaşamımızı dört bir yandan saran sorunlarımızın, geleceksizliğin, apaçık gözler önüne serildiği kentlerden biri şu an Antakya. Deprem bölgelerinin tamamında benzer bir durumdan söz edebilirken devletin bölge üzerindeki özgün politikaları göz önünde bulundurulduğunda tablo açık net bir şekilde gözler önünde… Halk çeşitli sorunlar etrafında yaşamını sürdürme gayreti içindeyken, sorunlarını gündemine almayan bir hareketin, kitlerin hareket halini eğilim ve yönelimleriyle buluşamayacağı da apaçık ortada.
7. Köy Çalışması da emek sürecinin ve eğitim çalışmalarının yanı sıra deprem öncesi ve sonrası başta istihdam sorunu olmak üzere devletin açığa çıkardığı bir dizi sorun sonucunda göçe sürüklenen yüz binlerce insanın yanı sıra, bir yandan yaşam alanını inşa etmeye çalışan, diğer yandan çeşitli iş kollarında çalışarak yaşamını sürdürmeye çalışan halkın bir dizi sorununa yakın tanıklığında başlı başına öğretici bir süreç olarak gerçekleşti.
Emeğini tanımak ve bütüne odaklanmak
Apaçık gençlik kitlelerin çok geniş bir kesimi bugün işsizlikle boğuşurken önemli bir kısmı çeşitli iş kollarında emeğini satarak yaşamını sürdürmek zorunda bırakılıyor.
Burada bazı iş kollarında çalışan gençler geleceğin kalifiye elemanı olmak o iş kolunda uzmanlaşma hedefiyle yaklaşırken çok önemli bir kısmının yaptığı işi geçici görme sadece anla bağı olan gelecekteki yaşamıyla bağı olmayan bir iş olarak görme halinin çok yoğun yaşandığını ifade edebiliriz. Bu iş kollarının önemli bir kısmının hizmet sektörüne ait olmasıyla ilintiliyken, neo liberalizmin her geçen gün niteliksizleştirdiği emeğin başlı başına etkisi olduğu görmek gerekir. Bu gerçeklikte, bir iş yaparken bu işin neden, nasıl, kimlerle, hangi araç gereçlerle yapıldığına ilişkin bir bilgiye vakıf olma halinin mevcut emek sürecinin içerisinde pek vakıf olunmayan vakıf olunması hedeflenmeyen bir bilgi olduğunu kabul etmek gerekir.
Bunun emeğin değersizleştirilmesiyle, karşılığının alınamamasıyla doğrudan ilintisi bulunmakla birlikte zihinlerimizi kullanmayı adeta suç gören bir bant sisteminin parçası olmamızı bekleyen sistemin gençlik kitlelerinin üzerindeki etkisi oldukça büyük. Bununla birlikte part-time öğrencilik halinin yani işçi olarak bir sektörde çalışırken esasta okuma durumu birçok öğrencinin emekle doğru bir bağ kurması olanaksızlaşmaktayken, böyle bir emek sürecinin içerisinde bulunmak YDG’liler açısından çeşitli çelişkilerin daha yoğun yaşandığı bir köy çalışması demek oldu.
Bu açıdan işe aidiyet, emeğin nitelikli kullanımı, toplam enerjinin sağlıklı örgütlenmesi, yeteneklerin doğru değerlendirilmesi, kolektif çalışmanın imkanları, işin bütününe vakıf olma, zorlanma anlarının doğru temelde aşılması gibi bir dizi gündemin kitlelerle birlikte bu emek sürecinde daha sağlıklı bir deneyimle kavranabildiğini belirtmeliyiz.
Birbirine yaslanmak, halktan öğrenmek!
Gençlik açısından bugün emeğe yabancılaşmanın çeşitli biçimlerde yaşandığı bir dönemde bu deneyimlerin öğreticiliğini daha yakıcı hissetmekteyiz. Yerelde halkın temel sorunları çerçevesinde örgütlenen kooperatif çalışmasının içerisinde gerçekleştirilen çalışma, emek sürecinin içerisinde de halktan insanlarla birlikte örgütlenmiş olması geçtiğimiz yılla ortaklaşan özgün bir deneyim oldu. Burada bu gözlemlerden kısa da olsa bahsetmek çalışmanın özgün yanına ilişkin yaşanan deneyimi sizlere taşıyabilmek adına faydalı olacaktır.
İşe aidiyet konusunda yaşanan her çelişki ve çatışma yapılan işin halkın, kadınların sorunları temelinde inşa edilen bir kooperatifin çalışması olduğu gerçeğiyle buluştukça sahiplenildi. Birçok yoldaşımız açısından böylesi bir kol emeğinin yoğun kullanıldığı bir zaman dilimi bulunmaması yapılan işin yıpratıcılığı birçok zorlanmayı meydana getirdi. Kazma kürek sallarken avuçlarını patlatan, acı biber keserken yanmalar yaşayan, tarladan mahsülü toplarken beli tutulan, güneşin yakıcı sıcaklığından tüm kıyafetleri su içinde kalıp kasılmalar yaşayanlar yaptığı işi bıraktığı takdirde arkadaşına binecek ekstra bir yük olacağının bilinciyle kendini daha güçlü katmaya çalıştı. Basit gibi görülen hataların, basit gibi görülen kazaların arka arkaya sıralı işler söz konusu olduğunda nasıl aksatıcı olabileceğini gördükçe ciddiyet ve profesyonelleşmeye daha fazla ihtiyaç duyuldu.
İşlerin sıralamasına, toplam işe hakimiyet zamanın ve enerjinin daha sağlıklı kullanımına, işin geliştirilmesine, çalışmanın niteliğini artırmaya yönelik kaygıyla gelişti. Sorunları birlikte aşma, yeteneklerin doğru değerlendirilmesi gibi bir dizi kaygıyla kolektif çalışma geliştirilirken, birbirinden güç alarak birbirinin yükünü azaltıp güç verdiği bir yoldaşlık hukuku geliştirdi. Bu sürecin tarihsel bir sorumluluk sonucu gönüllü bir birliktelikle bir araya gelen YDG’liler açısından bu şekilde gerçekleşmesindeki asli unsurlardan birinin çalışma içerisindeki halktan insanların pratik ve düşünsel yaklaşımlarının etkisi oldukça büyük oldu.
Yaşına, yorgunluğa, yetmezliklerine yer yer sağlık problemlerine rağmen zorlanma anlarında dahiliyetini eksik etmeyen aynı zamanda onlardı. Aidiyet problemi yaşayan yoldaşlarımız açısından gerçekten halkın, kendilerinin çıkarına bir iş yaptıklarını gördüğü takdirde nasıl bir sahiplenmeyle hareket edeceğini, bu işin onlara ait olduğuna dair aidiyet tartışması yürütmenin dışsallığını gösterecek olan pratikleriyle yanı başımızda bulunan insanlardı. Birbirinden öğrenme, kolektif çalışma, işin bütününe hakim olma, işlerin kolaylaştırılması, niteliğin artırılması onların doğrudan öznesi olduğu, çalışmanın birlikte omuzlandığı bir deneyim yarattı.
Halkın çıkarlarını kendi çıkarımız olduğununun en net örneklerinden biri yaşandı. Bu örneklerin bulunduğumuz faaliyet alanlarına taşınmasının sorumluluğu tüm devrimcilerin omuzlarında bulunurken YDG 7. Köy Çalışmasının doğal sonuçlarından biri bu örneğin YDG’nin tüm faaliyet alanlarına taşınması gerekliliğidir.