Online yapılan açıklamada İpek ailesi adına konuşan Azamettin İpek, Lice’nin Bêşîstê köyü Dehlê Zerê mezrasına 18 Mayıs 1994 tarihinde Bolu Dağ Komandoları tarafından düzenlenen operasyonda tüm köylülerin okulda toplandığını ve evlerin yakıldığını, Servet İpek, İkram İpek, Abdulkerim Yolur, Seyithan Yolur, Nuri Yolur, Said Yolur, Münir Yakar, Mehmet Ali Yakar, Fehmi Yakar ve ve köy muhtarı Mehmet Sönmez’in gözaltına alındığını, gözaltına alınanların Lice’de tabura götürüldüklerini ayrı odalara konulduğunu anlattı.
Mehmet Ali Yakar’ın ertesi gün çırılçıplak olarak taburun çöplüğüne atıldığını, Servet İpek, İkram İpek ve Seyithan Yolur dışındaki herkesin serbest bırakıldığını belirten Azamettin İpek, Mehmet Ali Yakar’ın gençlere sabaha kadar işkence yapıldığını anlattığını dile getiren İpek, üç kişinin serbest bırakılmamasının ardından ailelerin tabura gittiğini ve çocuklarını sorduğunu kaydeden İpek Üç kişinin serbest bırakılmamasının ardından ailelerin tabura gittiğini ve çocuklarını sorduğunu kaydetti.
İpek, on yıl süren davanın Türkiye’de takipsizlikle sonuçlandığını AİHM’in de Türkiye’yi suçlu bulduğunu aktaran İpek, Kulp’ta 8 cenaze bulunduğunu dilekçe ve DNA örneği vermelerine rağmen sonuçların kendilerine iletilmediğini aktardı.
Davalarının sonuna kadar takipçisi olacaklarını söyleyen İpek, “Biz davamızdan asla vazgeçmeyeceğiz. Bu suç devletin suçudur. Adalet, hak, hukuk yok sayılmıştır ve bu tamamen devletin eliyle olan bir şeydir” dedi.
Ailenin avukatı Osman Baydemir de Servet İpek, İkram İpek ve Seyithan Yolur’un akıbetlerini sormaya devam ettiklerini söyledi.
896’ıncı haftanın açıklamasını İHD İstanbul Şube üyesi Karun Yıldız okudu. Köy baskınında yaşananları aktaran Yıldız, İpek ve Yolur ailelerinin genelkurmaya, OHAL Bölge Valisine, Diyarbakır DGM Başsavcılığına, Lice Savcılığına ve Lice Jandarma Komutanlığına başvuruda bulunduğunu tüm kurumlardan, “Köyünüze operasyon yapılmadı, kimse gözaltına alınmadı” şeklinde yanıt aldıklarını söyledi.