Cumartesi Anneleri, gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin cezalandırılmasını talep etmek amacıyla her hafta düzenledikleri eylemlerinin 872’ncisini gerçekleştirildi.
Koronavirüs salgını nedeniyle online gerçekleştirilen eylemde 6 Aralık 1993 yılında Urfa’nın Siverek ilçesinde gözaltına alındıktan sonra bir daha kendisinden haber alınamayan Hüseyin Taşkaya’nın akıbeti soruldu.
Hüseyin Taşkaya’nın eşi Sultan Taşkaya, 28 yıldır bir arayış içerisinde olduklarını belirterek, “Ne ölüsünü ne de dirisini bulamadık. Ama bunun peşini bırakmayacağız. Hüseyin’i asker, polis ve korucular birlikte alıp götürdü. Cesedimizi bulmak istiyoruz. Bir mezarımızın olmasını istiyoruz. Türkiye devleti bizi yalnız bıraktı. Ama insan hakları bizi yalnız bırakmadı. Ölene kadar da akıbetini sormaya devam edeceğiz” dedi.
“Mücadelemiz sürecek”
Taşkaya’nın kızı Serpil Taşkaya, yıllardır babasının akıbetini öğrenemediklerini belirterek, “Babamı 7 yaşımda kaybettim ve onu kaybetmemle birlikte arayışım başladı. Umudum ancak 2 yıl sonra Cumartesi Anneleriyle tanışmamla birlikte arttı. Cumartesi Anneleri’nde ilk olarak babaannemin oğlunu aramasıyla dahil olduk ve daha sonra annemle birlikte ve artan umudumuzla birlikte ben de bu sürece dahil oldum.
Bizim çağrımız yıllarca hep aynı şekilde yankılanmıştır. Kayıplar bulunsun ve failler yargılansın. Herkes için adalet talebimizi yıllardır söylüyoruz. Tüm kayıplar bulunana ve failler yargılanana kadar adalet mücadelemiz sürecek. 25 yıl önce çocuk olarak şimdi ise çocuklarımla geldiğim kayıplarla buluşma mekanımız olan Galatasaray meydanından vazgeçmeyeceğiz. Cumartesi Anneleri olarak kayıplarımızı asla unutmayacağız” diye belirtti.
“Kayıplarımıza ve adalete ulaşamıyoruz”
Bu haftanın açıklamasını okuyan Hüseyin Taşkaya’nın yeğeni Özlem Taşkaya, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 73’üncü yılına girdiğini hatırlatarak, “Bildirgeye göre hak ve özgürlüklerin tam olarak gerçekleşebileceği bir toplumsal düzen herkesin hakkıdır.
Biz kayıp yakınları olarak Bildirgede yer alan haklarımızdan ve hak arama özgürlüğümüzü kullanma imkanından mahrumuz. Bunun sonucu olarak da; tüm girişimlerimize rağmen iç hukukta etkin bir yargı yolu bulamıyor, kayıplarımıza ve adalete ulaşamıyoruz. Ulaşamıyoruz çünkü Türkiye’de hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan bir hukuk devleti yok. Türkiye’de vatandaşın adalet ihtiyacına cevap verecek bir yargı sistemi yok” dedi.
Vazgeçmeyeceğiz
Hüseyin Taşkaya’nın gözaltına alındığının kayıtlara geçirilmediğine vurgu yapan Taşkaya, “Bugüne kadar akıbeti ve nerede olduğu konusunda hiçbir bilgi verilmedi. Taşkaya’yı kaybedenlere suçlarını gizleme, izlerini örtme ve sorumluluktan kaçma imkanı verildi.
Taşkaya’nın gözaltında kaybedilmesi ile ilgili gerçeği ortaya çıkarmak, suçtan sorumlu kişi ve kuruluşları tespit etmek ve cezalandırmak savcıların ve mahkemelerin görevidir. Bu görevinizi yerine getirin. Kaç yıl geçerse geçsin; Hüseyin Taşkaya için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğiz” diye konuştu.