Cumartesi Anneleri’nin 779. Hafta eylemi, 80 haftalık Galatasaray Meydanı yasaklamasından dolayı bu hafta da Beyoğlu’nda İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi’nin bulunduğu sokakta yapıldı. Eylem öncesi ve eylem sırasında sokağın çevresi yoğun polis ablukası altına alındı. Eylem sırasında yoğun yağış olmasına rağmen anneler, kayıp yakınları ve desteğe gelenler sokağı doldurdular.
“Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz”
Eylemde ilk olarak basın açıklaması okundu. 779 haftadır devleti yönetenlere “Gözaltında kaybetme suçuna katılanlar, emir verenler, suçun işlenmesine göz yumanlar dahil olmak üzere suçun tüm ortaklarının soruşturulması ve cezalandırılmasını sağlama sorumluluğunuzu yerine getirin” şeklinde çağrı yaptıklarını söyleyen Ocak, toplumsal barışın ve adil bir yaşamın sağlanabilmesi için toplumun, adaletin doğru şekilde tecelli edeceğine güvenmesi gerektiğine dikkat çekerek kendilerinin adalet içinde yaşama taleplerinin toplumsal bir talep olduğunu dile getirdi.
Ocak bu hafta şahsında toplanılan Cüneyt Aydınlar için de 26 yıldır adaletin gelmediğini vurguladı. Cüneyt Aydınlar için devleti adım atmaya çağıran Ocak son olarak şunları belirtti:
“Biz, Cüneyt Aydınlar ve tüm kayıplarımız için hakikat ve adalet talebinizden vazgeçmeyeceğiz. 80 haftadır bize yasaklanan kayıplarımızla buluşma mekanımız olan Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz”
“Cüneyt’i kaybedenlerin hepsi biliniyor”
Maside Ocak’ın ardından gözaltında kaybedilen Cüneyt Aydınlar’ın amcası Recep Aydınlar konuştu.
Aydınlar yeğeninin acısını 26 yıl boyunca çektiklerini ve 23 yaşında bir gencin kaybedilmesinin ne büyük bir acı olduğunu bildiklerini vurgulayarak başladı sözlerine. Cüneyt Aydınlar’ı kimin nerede kaybettiğinin de bilindiğini, ancak buna karşın hiçbir soruşturma, cezalandırma yapılmadığını da sözlerine ekleyen Aydınlar şunları belirtti:
“Cüneyt’i 26 yıl önce kaybettiler. Kim kaybetti? Gayrettepe siyasi şube ekibi kaybetti. Hangi polisler kaybettiyse hepsinin ismi var. İşkencede Cüneyt’le beraber olan 15 yaşındaki bir çocuk geçen sene bir yazı kaleme aldı. 23 sene sonra duyduğu vicdan azabını şu şekilde anlattı; ‘Cüneyt’i Gayrettepe’ye getirdiler, ‘bu çocuğa iyi bak’ dediler. Kendilerine ‘boksörcu, fırıncı, ekmekçi’ diyen polisler Cüneyt’i alıp Beyoğlu’na getirdiler. İHD’nin konuştuğu mahalleli biz çocuğun arkasından silah sesi duyduk dediler. O ateş açan polislere ‘firariyete sebep vermekten’ göstermelik bir dava açtılar.”
“Protestolar demokrasinin özgüvenidir”
Aydınlar konuşmasının devamında, Cumartesi Anneleri eylemi için sembol olan Galatasaray Meydanı’nın yasaklanmasına da tepki gösterdi. Protesto hakkının ‘demokrasiler’ için özgüven manasına geldiğini vurgulayan Aydınlar şunları söyledi:
“İstanbul’da Galatasaray Meydanı önündeki buluşmamız buraya devredilmiş. Biz kayıp yakınları olarak her yerde buluşuruz ama Amerika’da Beyaz Saray’ın önünde, Trump’ın burnunun dibinde millet protesto ediyor. Fransa’da Cumhurbaşkanı’nın burnunun dibinde millet protesto ediyor. Protestolar bir demokrasinin kendine olan özgüvenidir, bu özgüvenden korkmamamız lazım”
Ne olmuştu?
İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi öğrencisi Cüneyt Aydınlar, 2() Şubat 1994 tarihinde Bakırköy/İncirli’de terörle mücadele polisleri tarafından gözaltına alındı. Gayrettepe’deki İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldü. Yedi gün boyunca gözaltına alındığı inkar edildi. Ailenin ve avukatların ısrarlı başvuruları sonucunda, 27 Şubat 1 994 tarihinde gözaltında olduğu kayıtlara geçerek kabul edildi.
Ancak Cüneyt’le birlikte gözaltında tutulan 14 kişi savcılığa çıkartıldığında aralarında Cüneyt yoktu. Bu kişiler avukatları aracılığıyla kamuoyuna yaptıkları açıklamada; Cüneyt’in 20 Şubat 1994 tarihinde gözaltına alındığını ve 20 Mart 1994 tarihine kadar birlikte gözaltında tutulduklarını, ağır işkence gören Cüneyt’in başına geleceklerden Gayrettepe ‘Terörle Mücadele Şubesi’nin sorumlu olduğunu söylediler.
Cüneyt’e ağır işkence yapıldığına, yürüyemez ve hareket edemez halde olduğuna dair çok sayıda tanık vardı. Ancak İstanbul Emniyet Müdürlüğü onu soran ailesine oğullarının 28 Şubat 1994 tarihinde yer göstermek için götürdükleri Beyoğlu Çukurcuma’da “Dur” ihtarına uymayarak kaçtığını söyledi.
Ailenin başvurusu üzerine İHD avukatları olayı araştırdı. Araştırma sonrası İHD İstanbul Şubesi, 25 Mart 1994 tarihinde bir basın açıklaması yaparak Terörle Mücadele Şubesi’nin gözaltına aldığını kabul ettiği Cüneyt Aydınlar’ı kaybettiğini kamuoyuna duyurdu.
Ailenin tüm başvuruları sonuçsuz kaldı. Cüneyt Aydınlar’ın gözaltında kaybedilmesi ile ilgili etkin idari ve adli bir süreç işletilmedi.
Ailenin başvurduğu tüm yetkili merciler, elleri kelepçeli, ayakkabıları bağcıksız, görgü tanıklarının beyanına göre desteksiz ayakla duramayan birinin 30 kadar polisin elinden nasıl kaçabileceğini sorgulamadı. Cüneyt Aydınlar dosyası zaman aşımı gerekçe gösterilerek kapatıldı.