İstanbul: Galatasaray Lisesi önünde bir araya gelen Cumartesi aileleri, 24 Nisan 1915 Ermeni soykırımının yıldönümü ve 23 Nisan Çocuk Bayramı sebebiyle soykırımda katledilenleri ve çocukların akıbetini sordu.
578’inci buluşmaya Mv. Sezgin Tanrıklulu, HDP İstanbul Milletvekili Garo Paylan, 24 Nisan Ermeni Soykırımı Anma etkinlikleri için Türkiye’de bulunan Ermeni Hayırseverler Genel Birliği (AGBU), Avrupa Irkçılık Karşıtı Taban Örgütü (EGAM) temsilcileri de katıldı.
AGBU Genel Baskan Yardımcısı Haraut Palajian, “Benim ailem Türkiye’den Hollanda’ya iltica etti. Soykırımın inkarı halen devam ediyor ve biz başka ülkelerde yaşamak zorunda kalıyoruz” dedi.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu ise “101 yıl önce kaybedilen aydınlarımızı Meclis’te ilk kez andık. Onların ve bütün kayıpların önünde saygıyla eğiliyorum. Sadece 78 çocuk sokağa çıkma yasakları döneminde hayatını kaybetti” dedi.
HDP İstanbul Milletvekili Garo Paylan “Cenazelerimizi istiyoruz. Bugünlerde bu acılar yine sıradanlaştı. Devlet 101 yıl önce bunu sıradanlaştırdı” dedi.
Devletin, soykırım üzerinden kendini var ettiğini belirten Paylan, “Ermeni aydınlarının mezarlarının olması umuduyla yaşıyoruz. Gelecek o günler, biliyoruz. Ama bunun için katillere katil demeliyiz, tarihle yüzleşmeliyiz” şeklinde konuştu. Artık çocukların öldürülmesine tahammül edemediklerini de vurgulayan Paylan, katliamların durmasını istedi.
“1915’ten beri rıza üretme politikasını sürdürüyorlar”
İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon adına yapılan açıklamayı Maside Ocak okudu.
Maside, “Çocuk haklarının ayaklar altına alındığı bu topraklarda çocuk bayramı kutlanıyor. Bu topraklarda ilkokul çağındaki çocuklar gözaltına alındı kaybedildi. Çocuk yaşta kaybedilen 25 çocuğun akıbetini sormak yurttaşlık görevidir.
İstabullu Ermeni Aydınları da unutmayacağız. 24 Nisan 1915’te İstanbul’da çok sayıda Ermeni gözaltına alındı. Bu insanların çoğu Ermeni toplumunun kanaat önderiydi. Millevekiliydi, gazeteciydi, aydındı. Bir mezar taşları bile olamadı. İstanbul’da Ermeni aydınlar tutuklanarak Ermenilerin sesini çıkartması engellendi. Ve başsız kalan bir halk bu topraklardan silinmeye çalışıldı.
Devleti yönetenler 1915’ten bu yana “olağanüstü koşullar” diyerek devlet şiddetine, ölümlere, gözaltında kaybetmelere, topyekun imhalara toplumsal rıza üretme politikasını sürdürdüler. Bu toprakların bütün hakikatleri ile yüzleşip hesaplaşmadan, demokratik bir sistemi inşa ederek güvence altına almadan geçmiş suçların utancından ve gölgesinden kurtulamayacağız” dedi.