İktidarın yeni hazırladığı İFM yasa teklifini “süper” yetkilerle donatılacak bir “yönetici şirket” dolayısıyla geçtiğimiz hafta yazmıştım.
Yasa teklifindeki bir maddeyle; Türkiye Varlık Fonu’nun (TVF) kurduğu süper yetkili bir şirket, 100 bin çalışan ve ziyaretçinin günlük ihtiyaçlarının karşılanmasını sağlayacak hizmetleri tek elden yönetecekti. Ve tabii ki, tıpkı patronu TVF gibi özel hukuka tabiydi, Sayıştay denetimi dışındaydı.
Düşünün ki Merkez Bankası’nın Sermaye Piyasası Kurulu’nun, bütün kamu/özel bankaların, yerli ve uluslararası finans kuruluşlarının bir arada faaliyet göstereceği çok özel bir sahadan söz ediyoruz. İşte bu “yönetici şirket”, taş atıp kolu yorulmadan SPK ile BDDK’ya ait iki taşınmazın da mülkiyetine sahip olacaktı.
★★★
Bu kanun teklifinin tamamı, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda çok ilginç tartışmalara sahne olmuş. Bazı maddelerin yazım biçimleri dolayısıyla İFM sahasında kullanılacak “dil”, “hukuk” gibi çok ilginç diğer başlıklar da komisyon üyesi milletvekilleri arasında hararetli diyaloglar yaşanmış.
Tutanaklara bakılırsa, yukarıda aktardığım süper yetkili şirketin adı belli olmuş. AKP Milletvekili Aydemir, bu şirketin adının Türkiye Varlık Fonu İstanbul Finans Merkezi Gayrimenkul İnşaat ve Yönetim Şirketi olduğunu belirtmiş.
Merkez Bankası’nın idare merkezi normalde Ankara’da. Yani özel kanunun ilk maddesinde öyle yazıyor. AKP iktidara geldikten sonra, Merkez Bankası’nın İstanbul’a taşınması belli fasılalarla gündeme gelir, eski Merkez Bankası başkanları, bu yöndeki sorularımıza “Ancak kanun değişikliği yapılırsa bu mümkündür” cevabını verirlerdi.
Böyle bir yasa değişikliği yapılmadı ancak fiilen farklı gelişmeler sonucu Merkez Bankası büyük ölçüde İstanbul’da faaliyet gösterir hale geldi.
“Kanunun etrafını dolandınız”
İFM kanun teklifi görüşmelerinde gündeme gelen konulardan biri de bu.
Uzun yıllar Merkez Bankası başkanlığı görevinde bulunan İYİ Parti Milletvekili Durmuş Yılmaz’ın Merkez Bankası ile ilgili şu sözlerinin altını çizdim:
“Merkez Bankası Kanunu’nun 1. Maddesi, ‘Merkez Bankası’nın idare merkezi Ankara’dır’ demesine rağmen, bunu değiştirmeden, etrafını dolandınız. Ve Merkez Bankası’nı İstanbul’a taşıdınız. Bizim iktidarımızda Merkez Bankası geri Ankara’ya gelecektir. Hazine neredeyse orada olacaktır. Çünkü Merkez Bankası ile Hazine bir ekonominin başı derde girdiğinde itfaiye aracıdır. Yangın söndürücüdür.”
Yılmaz’ın önemli bir itirazı daha oldu. İFM’nin gerçekte bir “merkez”den çok; dünyadaki diğer benzerleri dikkate alındığında “zone” da denilen özel bir saha olduğunu, getirilen bu yasanın çok özel hükümleriyle bu “özel alan”ı tarif ettiğini vurguladı, “Burası bir finans merkezi değil finans özel alanı. İşin adını doğru koyalım” dedi.
“Serbestçe hukuk seçimi” (!)
İFM’de faaliyet gösterecek finans kuruluşlarına yabancı dilde kayıt tutma serbestisi sağlanması ve “sözleşmelerde serbestçe hukuk seçimi yapılabilir” düzenlemesine CHP’li Gülizar Emecen dikkat çekerek, “Bu defterler hangi dilde tutulacak, kaç dilde tutulacak, serbestçe hukuk seçimi yapılabilir ne demek?” sorularını yöneltti. Bu maddelerle İFM adıyla adeta özerk bir bölge oluşturulduğu izlenimi doğduğunu söyledi.
AKP Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemir, Merkez Bankası’nın İstanbul’a taşınma konusunun eskiye dayandığını, personelin sürekli bilgilendirildiğini, 2022 Temmuz ayında da “birim bazında taşınma takviminin kesinleşeceğini” söyledi.
“Serbestçe hukuk seçimi” konusunda da Birleşik Arap Emirlikleri’ni örnek veren Aydemir “Özel hukuka tabi her nevi işlem ve sözleşmelerde serbestçe hukuk seçimi yapmanın İFM’nin rekabet gücüne katkı sağlayacaktır” dedi.
İFM’nin bir “merkez” mi yoksa Durmuş Yılmaz’ın dediği gibi çok özel bir bölge mi olduğunu yakın gelecekte daha sık tartışıldığını görmemiz ihtimali yüksek.
(Kaynak: Sözcü.10.06.2022)