Emek

Çiftçi-Sen : “Ülke içinde ve dışında toprak gasbına hayır!”

H. Merkezi: Çiftçi-Sen, Başbakan Yardımcısı Canikli’nin açıkladığı “10 adımlık ekonomi paketi”ne ilişkin bir basın açıklaması yayınladı. Çiftçi-Sen Canikli’nin ifade ettiklerinin gerçeklerle örtüşmediğini vurguladı. Tarıma ilişkin hükümetin yaptığı yanlışlar özellikle de toprak gaspı konusu tekrar ifade edildi ve talepler dile getirildi.

“Çiftçileri üretemez hale getirip hakları elinden alınıyor”

Yapılan açıklamada şu ifadelere yer veriliyor: “Çiftçilere ve tüm vatandaşlara karşı olan sorumluluğumuz gereği, paketin sorunlu bulduğumuz yanlarını sizlerle paylaşmayı uygun gördük.

Canikli, “Artan et tüketiminin fiyatlarda artışa yol açmaması için ithalat yapılacak” dedi.

İşin aslı Türkiye’nin 1980 yılında nüfusu 45 milyondu. Şimdi 79 milyona yükseldi, yani nüfus olarak %75 oranında çoğaldık. Hayvan varlığımız 1980’de 85 milyon baş iken, şimdi 56 milyon baş civarında; yaklaşık %65 civarında azaldı.

Hükümetin buna karşı argümanı; “bizim destekleme politikalarımızla hayvan varlığı azalacak, ama hayvan başına verimlilik artacak” şeklinde. Ancak altı yılda 2,8 milyar dolar canlı hayvan, 990 milyon dolar işlenmemiş kırmızı et olmak üzere yaklaşık 4 milyar dolarlık canlı hayvan ve karkas eti ithalat etmişiz. Ne yazık ki hayvancılığa ait ithalat rakamları hükümetin politikalarını desteklemiyor, doğrulamıyor. Yanlış yolda olduğunu işaret ediyor. Ancak hükümetin ithalat politikasındaki ısrarı sürüyor.

Peki, ithalat, et fiyatını düşürüyor mu, düşürecek mi? Hayır!

Neden? Çünkü İthal edilen hayvanlar ve verimi yüksek kültür ırklarından yüksek verim elde etmek için yerli sığır ırklarının 20 katı civarında yem tüketmesi gerekir. Hayvan yetiştirmede maliyetin yüzde yetmişini yem oluşturur. Yem de sadece mera, otlak ve yaylaklarda bedavadır.

O halde çözüm ne? Çözüm: Yerli ırkların ve meraların ıslahıdır. AKP hükümeti Büyükşehir/Bütünşehir Yasası ile köy tüzel kişiliklerini ortadan kaldırmış ve köylerin otlak ve meralarına el koyarak özelleştirmenin önü açmıştır. Bu yanlıştan derhal dönülmeli, otlak ve meralar yeniden çiftçilerin ortak mal varlığı haline getirilirek, ıslah edilmelidir.

Bu sayede;

Et fiyatları ucuzlar, hayvansal ürünlerde süregelen “sağlıklı mı”, kuşkusu ortadan kalkar.

Hayvan yetiştiricisi zarar etmez. Et tüketen vatandaş et için çok para ödemez, rahat bir nefes alırlar.

İthalat terk edilir. Bir avuç para babasına rant kapısı kapatılır, üretici ve tüketici kazançlı çıkar. Doğa, insan ve hayvanlar sağlıklı günlerine döner.

Canikli, “İşlenmeyen tarım topraklarının yasa zoruyla kiraya verileceğini başka ülkelerden toprak kiralanacağını” da açıkladı.

Evet, Türkiye’de 10 yıl önce 27 milyon 856 bin hektar tarım arazisi vardı. Uygulanan tarım politikaları nedeniyle tarımsal arazi alanımız 24 milyon 294 bin hektara geriledi. Yani Türkiye 10 yılda 3,5 milyon hektar tarım arazisini kaybetti.

Yine son 10 yılda yaklaşık 16 bin köyün tüzel kişiliği kaldırıldı. Mahalle yapıldı. Kente bağlandı. Bu köylerin ortak ve kişisel varlıkları tarım toprakları, meralar, TOKİ, HES, fabrika alanları, maden ve RES, GES, Termik Santrallerin kurulmasıyla tarım dışı amaçlarla kullanıma açıldı.

AKP hükümetleri boyunca 12 yılda Çiftçi Kayıt Sistemi’ne (ÇKS) kayıtlı 2,8 milyon olan çiftçi sayısı 2,2 milyona geriledi. 600 bin çiftçi üretimden koptu. 10 yılda 27 milyon dekar tarım arazisini çiftçiler artık ekemiyor.

Peki, Hükümet, çiftçilerin neden üretimden koptuklarını analiz etti mi? Hayır!

Yani tarım topraklarının neden işlenemediğini analiz etmeden, analiz sonucunu açıklamaya gerek görmeden çiftçinin üretim hakkının hangi politikalarla yok edildiğini açıklamadan, Türkiye’deki işlenemeyen tarım topraklarının yasa zoruyla gasp edilip yabancı şirketlere kiralanacağının kararının alınacağını açıkladı.

Çiftçiler neden üretemiyor, toprağını boş bırakıyor, açıklayalım:

Çiftçilerin üretim girdisi olan, tohum, gübre, ilaç, mazot, su, kredi faizi vb pahalı olarak, üretilen ürünlerin fiyatı ise düşük olarak belirleniyor. Çiftçiler bu yüzden mesleklerini sürdüremeyecek duruma düşüyor.

Gerçek bu iken, AKP hükümeti Türkiye’deki tarım topraklarının yetersiz olduğunu ileri sürerek başka ülkelerden tarım toprağı kiralayacağını, yani toprak gaspı yapacağını açıklıyor.

Türkiye’deki tarım toprakları yetersiz değil, yetersiz kılınmaya çalışılıyor. Tarım toprakları hükümet kararlarıyla amaç dışı kullanıma açılıyor, rantiyecilerin talanına sunuluyor. Kısacası, yanlış destekleme politikalarıyla tarım kötü yönetiliyor, çiftçiler üretemez duruma sokuluyor, üretim hakları ellerinden alınıyor. Çokuluslu şirketlere vergi muafiyeti getirmek için çabalayan hükümet, çiftçilerin kullandığı mazottan %70 civarında vergi alıyor.

Kendi yaptıklarını başarı olarak anlatan hükümet, çiftçilerin üretemez duruma girmesini beceriksiz, iş bilmezlikle başka ülkelerin çiftçileriyle kıyaslayarak yerebiliyor.”

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu