Halkların Birleşik Devrim Hareketi (HBDH) Yürütme Komitesi, Diyarbakır 5 No’lu hapishanesinde 14 Temmuz 1982’de başlayan ve iki ay devam eden ölüm orucu direnişinin yıldönümüne ilişkin yazılı açıklama yaptı.
Açıklamada, “12 Eylül askeri faşist diktatörlük özgürlüğe ait fikirleri, geleceğe ait hayalleri akılları zorlayan zulüm ve vahşetle diz çökertip teslim almaya çalıştı. Ülke hapishaneye, her devlet binası birer işkence merkezine çevrildi. Zindanlarda yaşananlar anlatılıp, tanımlanması en zor mekanlar oldu. Metris-Mamak-Amed zindanlarında devrimci tutsaklar ağır işkence ve vahşetle teslim alınmaya çalışıldı. Özellikle 5 nolu Amed Zindanı’nda Kürt özgürlük mücadelesi susturulmak, özgür Kürdistan hayalleri boğdurulmak istendi. Ayakta kalan, hareket eden, direnen herkes teslim alınmak istendi” diye belirtildi.
Diyarbakır 5 nolu hapishanesinde teslimiyetle direniş, ihanetle devrime bağlılık, özgürlükle köleliğin en üst düzeyde, en ileri boyutta çarpıştığı ve kıyasıya bir irade savaşı yaşandığı vurgulanan açıklamada, “İhanete, teslimiyete karşı savaşın en önünde Mazlum Doğan yer aldı. Mazlum arkadaşın yaktığı 21 Mart Newroz ateşi dalga dalga zindanın her tarafına yayıldı. Yanıt çok geçmeden Ferhat Kurtay, Necmi Öner, Mahmut Zengin, Eşref Anyık arkadaşlardan geldi. Direniş ateşi artık büyüyordu” denildi.
Direnişin 14 Temmuz 1982 yılında M. Hayri Durmuş ve Kemal Pir’in ölüm orucu kararıyla zirveye ulaştığı belirtilen açıklamada, “Direnişin öncü kadrolarından M. Hayri Durmuş arkadaş ‘mezar taşıma borçlu yazın’ diyerek direnişin ve kararlılığın en mütevazi harflerini bedeniyle özgür toprakların dağlarına yazdı. ‘Yaşamı uğruna ölecek kadar seviyoruz’ diyen büyük komutan Kemal Pir arkadaş, enternasyonal fikrin ve pratiğin en anlamlı harflerini halkların özgürlük hayallerine işledi. Zindanlarda yeni bir dönem başladı. Aynı zamanda Kürtlerin mücadele tarihinde de bir dönüm noktası başladı. Suyun akışı özgürlükten yana döndü.” denildi.
Açıklama son olarak,
“Zulmün korkusundan başını bile kaldıramayan bir tek kelime bile konuşamayan tutsaklar artık hep bir ağızdan ‘insanlık onuru işkenceyi yenecektir’ sloganıyla direnişin adını karanlık koridorlara ve kör hücrelere yazdılar. Artık uyanış başlamıştı. Hiçbir zulüm devrimci tutsakların ve özgürlüğe susamış halkın uyanışını durduramazdı.
“O günlerden bugüne dek egemen sınıfların sömürü ve baskı politikası, Kürtleri imha ve yok etme saldırıları hiç değişmedi. Bugün TC devleti Başurê Kürdistanı işgal ederek Kürtlere karşı soykırım uygulamak istiyor. Ancak çabaları boşunadır. 14 Temmuz direniş ruhu çoktan Kürdistan dağlarında gerillaların ellerinde dolaşıyor. Hiçbir ihanet ve işbirlikçi politika yükselen Kürt özgürlük mücadelesini durduramaz.
“Bugün her zamandan daha fazla Komutan Kemal Pir, öncü kadro M. Hayri Durmuş, öncü savaşçılar Akif ve Ali olma zamanıdır. Bugün yaşamın her alanında küçük nehirleri birleştirme, faşizme karşı birlikte savaşma anıdır. Halkların birleşik mücadelesinde komutanlaşma zamanıdır.” denildi.