Emek

“Bu 8 Mart benim için daha farklı!”

“Dünyanın en zengin erkeklerini biz giydirdik”

– Bu yıl 8 Mart’ı direnişle karşılıyorsunuz, neler hissediyorsunuz?

İSMACO direnişçisi Fikriye Akgül: Şimdiye kadar aslında 8 Martları içselleştirerek yaşamadığımı hissettim. Bir direniş çadırında olmak kadın olarak çeşitli zorlukları her yönüyle aşabileceğimi/aşabileceğimizi görmek çok önemli diye düşünüyorum. Karşımıza çıkan her engelin kararlılıkla ve inançla üstesinden gelmek çok güzel. Kadınların bu direnişi sahiplenmesi, sürdürmesi bu mücadelemizi ne kadar çok güçlendiriyor, ne kadar çok yüceltiyor, bunu yaşayarak öğreniyoruz.

Şimdi baktığımız zaman kadına yönelik şiddetin, cinayetlerin bin beş yüz kat arttığı şu süreçte, başbakanın her gün 3-5 çocuk talimatı verdiği, patronların direnişlerimiz karşısında bize evi göstererek “git evinde otur, bir şeye karışma” dediğini görüyoruz. Biz ise tamamen bunun tersi bir süreç yaşıyoruz. Her gün fabrikalarda baskıların arttığı, bizim üzerimizde de baskıların arttığı bugünlerde direniş çadırında 8 Mart’ı karşılamak ayrı bir onur. Bundan sonra hayatımın daha farklı olacağını düşünüyorum. Çünkü bu yıl 8 Mart’a bu çadırda öğrendiklerimle giriyorum. Bundan sonra kadın örgütlenmesi, mücadelesi benim açımdan daha farklı olacaktır. Kadın mücadelesini daha ilerden yaşayacağımı biliyorum. Bunu bugünden öğrendiklerim ışığında söyleyebiliyorum.

– Kadın emeğinin yoğun olarak sömürüldüğü bu süreçte 8 Mart’ların anlamının daha farklı olacağını söyledin. Biraz daha açabilir misin?

– Dünyanın en zengin erkeklerini biz giydirdik, yıllardır onlara en kaliteli gömlekleri diktik. Ama onların sınıfı, tarafı belliydi, o nedenle bizleri sömürdüler. Bizler ise bugün sömürülen emeğimiz için, ekmeğimizi büyütmek istediğimiz için, daha insanca koşullarda yaşamak istediğimiz için, tarafımızı belirlediğimiz için rahatsız oldular ve işten attılar. Ama kurtulamadılar, kurtulacaklarını sanmışlardı. Oysa bizler hem emek sömürüsüne karşı verdiğimiz mücadeleyi, hem patron-ağaya karşı verdiğimiz mücadeleyi hem de onların arkasına sığındığı yasalara karşı verdiğimiz mücadeleyi büyütmeliyiz. Bizlerin, 8 Mart’ları yayarak mücadele günlerine dönüştürmemiz gerekiyor. Ben buraya her gün geldiğimde diyorum ki sınırsız, sömürüsüz bir dünya için buradayım. Kadınları birlikte mücadeleye, sınıf dayanışmasına davet ediyorum.

***

 

“Kader çarkını kırmak için alanlara”

– Ülkemizde kadın olmak, direnen kadın olmak… Sizin açınızdan nasıl ilerledi süreç?

Hey Tekstil direnişçisi Zeynep: Bizler hakkımızı adaletle-hukukla alamıyoruz, bunu anladık. Ve anladık ki gerçekten zafer sokakta kazanılır. Evet, bir kadın olarak çok zorluklar yaşıyoruz. Ben direnişe başlarken eşim ve babam karşımda durdu. Ama onları karşıma aldım ve “bu mücadele, benim mücadelem” dedim.Tabii ki benim için zor oldu, ama olsun! Biliyorum ki bu direnişi kazandığımız zaman bütün kadınlara umut olacağız.

Bu ülkede kadınların başına her şey gelebilir ve bu kadın ben de olabilirim. İşte bu yüzden bütün kadınlar için mücadele ediyorum. Bugün patronlar  kadınlar sayesinde kârlarına kâr katmışlardır. Çünkü özellikle kadınlar ucuz işçi olarak sömürülüp  çalıştırılıyorlar. Kadın emeği, erkek emeğiyle eş tutulmuyor. Kadınların artık korkmamalarını, susmamalarını, haklarını aramalarını istiyoruz. Oysa kadınlar eve mahkum edililiyor. Her gün şiddet görüyor, öldürülüyor ve buna “kader” diyorlar. Kader dedikleri çark nedense hep kadını eziyor ve kadının canını yakıyor. Bu kader değil! Çarkı kırmak için bunlara karşı savaşmalıyız.

– Bu süreçte sizin hayatınızda ne değişti?

– 392 gündür süren bu direniş bana okul oldu. Ben birçok şeyi bu direniş günlerimde öğrendim. En önemlisi kadın olduğumdan kaynaklı sesimi kesenlere karşı sesimin çıktığını gördüm direnişe katıldıktan sonra. Kendime güvenim arttı. Haksızlığa karşı kadın olarak baş kaldırdım. Eskiden sokağa atılmaktan korkuyordum ve gidecek bir yerim olmadığını düşünüyordum. Ondan hep sustum. Ama bunun böyle olmadığını, aksine sesimi çıkarmadığım için bunları yaşadığımı gördüm. Kadın olarak bize hep susmayı öğrettiler, hep mutfağın yolunu gösterdiler. Ama artık yolum mutfak değil. Çünkü ben de mutfak dışında yaşamayı hak eden bir varlığım.

– 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde kadınlara bir mesajın var mı?

– Tüm emekçi kadınların gününü kutluyorum. Bu gün bizim! Kadınlarımız artık güçlenmeli, korkmamalı. Haksızlıklar diz boyu. Kadınlar sömürülüyor, yok ediliyor. Ben buradan kadınlara sesleniyorum; artık mutfakta değil, sokakta olma zamanıdır. Artık bizi öldürenlere, emeğimizi yok sayanlara karşı alanlara çıkalım.

 

Kaynak: yenidemokratkadin.net

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu