Brezilya’nın Amazon Ormanları’nda yer alan Gözlem Yeri (Portekizce kısaltması PV) adındaki köy, yıllar önce garimpeiros adı verilen yüzlerce kaçak altın madencisinin ekipmanları tarafından el kondu.
Şimdiyse PV köyünün çevresindeki açık arazide kesilmiş ağaçlar, kepçelerin kazdığı çukurlar ile traktör ve motorsikletler tarafından kullanılan yollar bulunuyor.
Köylerinden uzaklaşmak zorunda kalan Munduruku yerlileri için nehirde yaşam artık tükenmiş durumda. Balçık halini alan nehir, merkür ile zamanla zehirlenmiş halde.
Bir zamanlar sadece birkaç kulübenin içerisinde saklı bulunduğu bu Amazon Ormanı, şimdilerde bir savaş alanını andırıyor.
Madencilik, yönetim ve çevreye verilen zarar
The Guardian’a konuşan yerlilerin 70 yaşındaki şefi Osvaldo, “Oyun burada çok kolaydı; domuz, geyik ve tapir vardı. Şimdiyse makine ve kirlilik nedeniyle hepsi kayboldu. Artık sadece bir derede balık var, ancak hepsi merkür yüzünden hastalandı” diyor ve sözlerini şöyle sonlandırıyor: “Bu hasar sonsuza dek kalacak.”
Bölgede endüstriyel seviyedeki bu işlemlerin sürecinin tamamı ise yasa dışı.
Brezilya yasalarına göre yerli topraklarında yapılan madencilik bir suç teşkil ediyor. Ancak bu durum, sadece yasalarla sınırlı.
Devletin koruma alanları da içinde olmak üzere Amazon topraklarının büyük bir bölümü; altın ve toprağı gasp edenler ile tomrukçuluk yapan çetelere ait bir bölge olmuş durumda.
Kentlerin ekonomisi artık çevreye zarar veren yasa dışı faaliyetlere bağımlı halde.
Yönetimler madencilerin yanında yer alıyor, hatta bazı belediye başkanlarının madenle uğraşmış olan kişiler olduğu görülüyor.
Yaklaşık 24 bin kilometre kare genişliğindeki Munduruku yerlilerinin bölgesinde ise devletten sadece bir görevli bulunuyor.
Ne devletten ne de başka bir yerden yardım alamayan Munduruku yerlileri, o yüzden meseleyi kendileri çözmek için harekete geçiyor.
PV köyüne doğru yolculuk
Genel kurulda alınan karar sonrasında Mundurukular, 17 Ocak’ta yayınladığı manifestosunda PV Köyü’nün artık “var olmadığını” duyuruyor.
Manifestoda, “tüm pariwatların (yerli olmayanlar) uzaklaştırılması ve tutuklanması” ve “madencilikte kullanılan makinelerin hepsinin yok edilmesi” için savaşçılarıyla beraber sefere çıkılacağı açıklanıyor.
Sadece birkaç gün sonra ise yay ve okla kuşanan savaşçılar, Munduruku Şefi Arnolda Kaba ve birçok çocuk; altı adet tekneyle PV köyüne gitmek üzere yola çıkıyor.
Botlar ilerledikçe suyun rengi açık kahverengiden çamur rengine dönüyor. Nehrin kenarındaki yerliler, bu nehirden en son su içip, balık avlamalarının üzerinden 4 yıl geçtiğini söylüyor.
Bebek olan oğluyla sefere katılan 29 yaşındaki kadın Munduruku savaşçısı, su kirliliği için pariwatı suçluyor: “Balık avlayamıyoruz, çocuklar aç. Nehirde yıkandığımızda kızarıklıklar oluşuyor.”
PV köyüne birkaç saat kala su artık yaşamdan yoksun, kahverengi ve katı halde.
Çevredeki tüm ormanlar ise altın için garimpeirosun kullanımına açık. Oluşturulan kraterlerden bazıları birkaç metre derinliğinde; eski kraterler ise balçık görünümlü zehirli suyla dolu.
Köyde bulunan Munduruku yerlileri
PV köyünde yaşayan 60 altın madencisinin yanısıra Munduruku yerlilerinden 15 aile bulunuyor.
Şef Osvaldo, Munduruku yerli bölgesine girmek için birkaç girişimin olduğunu, garimpeirosun daha sonra bazı yerel liderlerle anlaşma yaptığını söylüyor. Anlaşmadan sonra onlarca pariwatın geldiğini, bölgenin kontrolünü ele geçirdiğini anlatıyor.
Osvaldo, çocuğunun da orada olduğunu, ancak onun madencilere izin verenlerden olduğunu belirtiyor. Osvaldo son olarak çocuğunun verdiği kararlardan duyduğu memnuniyetsizliği dile getiriyor.
Yerliler ve garimperios arasında toplantı
Keşif grubunun varmasıyla Munduruku savaşçıları köy üzerinde tekrar hâkimiyet kurmaya çabalıyor. 40 kişi küçük işletmelere giderek, dükkânlarda uyuşturucu ve alkol olup olmadığını inceliyor, kapatmaları için talimat veriyor.
Munduruku Şefi Kaba ise köy merkezindeki toplantıda, madencilerin köyü terk etmesi talebinde bulunuyor.
Kaba, “Tropas nehri ölü. Bir kelebeğin bile geçtiğini görmedim” diyor ve garimpeirosun halkının altınlarını alıp, suyunu merkür ile zehirlediğini söylüyor.
Şef son olarak “Gitmelisiniz. Sizi atan ben değilim, benim halkım. Ben talimat vermem, halk verir” diye konuşuyor.
Ancak garimpeiros, yerel liderlerden izin aldıklarını öne sürüyor.
Garimpeiros, geleneksel gıda kaynaklarını yok etmelerinden ötürü köyün hava yoluyla gelen gıdaya bağımlı olunmasını kullanıyor ve her türlü teklifi yapıyor.
Toplantıdaki bir garimpeiro, “Bazen Creporizão’ya gidiyor, rom ve fuhuş için 15,20 gram altın harcıyoruz. Ve şimdi Şef Osvaldo’ya verecek 5, 10 gram altınımız yok öyle mi?” diye soruyor.
Madende işçi olarak çalışan Munduruku yerlilerinden biri ise kirliliğin, madencilik işinde kabul edilebilir bir yan etki olduğunu savunuyor ve böylece görüşme son buluyor.
‘Son uyarı’
Munduruku yerlileri, iki günlük seferin ardından bölgede madenciliğin hala devam ettiğini öğreniyor.
Madencilerin terk etmemesi durumunda bu kez yalnızca savaşçılarla sefer düzenleyeceğini söyleyen Arnaldo Kaba, son olarak şöyle konuşuyor:
“Öyle olursa diğer köyler de bize katılacaktır. Bu, bizim onlara bıraktığımız bir uyarıydı.” (İsyandan.org.16 Şubat 2018)