Kültür&Sanat

Biz değilsek kim?

Almanya zindanlarında katledilen Raf üyelerinden Gudrun Ensslin üzerine yayımladığımız yazı vesilesi ile bir kez daha tüm politik tutsaklara özgürlük şiarını yükseltelim.

Kızıl Ordu Fraksiyonu (RAF)’ın kadın militanlarından biri de Gudrun Ensslin’dir.

Ensslin 15 Ağustos 1940 yılında Pastor Helmut Ensslin’in yedi çocuğundan biri olarak Baden-Württemberg’in Bartholomä köyünde doğar. Babası Helmut Württemberg kilisesinde papazdır. Barış yanlısı ve anti-faşist hıristiyan bir çevrede yetişen Gudrun Ensslin, lise yıllarında Alman Protestan Gençliği’ne üye olup dinsel ve toplumsal davaya bağlanmıştır.

1958 yılında bir yıllığına değişim programıyla protestan metodist cemaat okulunda eğitim almak üzere Pennsylvania’ya gider. Warran lisesinde bir yıl geçiren Gudrun, iyi derecedeki sınav sonuçları nedeniyle burs almaya layık görülür ve ingilizce, almanca derslerinin yanı sıra pedagoji dersleri de almaya başlar. Ensslin o dönemlerde öğretmen olmak istiyordu.

1963 Yılında ünlü yazar ve eski bir Nazi üyesi olan Will Vesper’in oğlu Bernward Vesper ile “Yeni Edebiyat Stüdyosu” adlı bir yayınevi kurarlar. Ne yazık ki yalnızca iki kitabın baskısını yaparlar. Gudrun, 1963 yılı yaz döneminden önce Schwäbisch-Gmünd’deki Pedagoji Yüksekokulu’nda temel dersler vermeye başlar. Daha sonra Berlin Açık Üniversitesi’nde Alman dili ve edebiyatı ile İngiliz dili ve edebiyatı alanında dersler vermeye başlar.

1964 Yılında Bernward Vesper ile birlikte “Atom Bombasına Karşı Sesler” adında küçük bir derleme yayımlarlar. Yine Vesper ile Russel, Sartre ve Mao’yu yayımlayacak olan Voltaire Yayınları’nı kurarlar.

1965 yılında üniversitede doktora tezi üzerine çalışırken Günter Grass ile SPD seçim çalışmalarını yürütür. 1966 yılında SPD CDU/CSU ile büyük koalisyonu oluşturunca partiden ayrılır ve Parlemento dışı Muhalefet’e (Außerparlamentarische Opposition – APO) katılır. Aynı yıl Bernward ile nişanlanarak Batı Berlin’e taşınır ve burada Almanya’daki ABD askeri üslerine ve nükleer silahlara karşı yapılan protestolarda aktif olarak yer alır.

Oğlu Felix Robert’in doğumundan sonra 1967 yılında erkek arkadaşı Bernward ile ilişkisinde keskin dönemeçler yaşayan Ensslin ağırlıklı olarak sol hareketler içinde yer almaya başlar.

Gudrun, öğrenci hareketi içinde yapılan politik bir toplantıda, İran Şahı’nın Almanya’yı ziyaret etmesiyle başlayan şiddetli çatışmaların Batı Almanya’nın faşist bir devlet olduğunu gösterdiğini ve faşist devletin herkesi öldürdüğünü söyler. Devletin gerginlikleri tırmandırdığını belirten Gudrun “Şiddete karşı tek cevap şiddettir” der. Şahın gelmesiyle başlayan çatışmalarda bir protestocu polis tarafından vurulur ve sonra sorumlu polis memuru adam öldürmekle yargılandığı davadan beraat eder.

1968 Yılı başlarında eşi Bernward Vesper ve oğlunu bırakarak Andreas Baader ile ilişki kurar. Gudrun Ensslin’in öğrenci hareketi içindeki yılları, özel hayatının alt üst olmasını da doğuran aşırı radikalleşme dönemidir aynı zamanda. Ulrike Meinhof gibi Gudrun içinde özel ve politik alanlar iç içe geçmiş, birindeki sorunlar doğrudan diğerine yansımaktadır. Onun hayatında “taviz” ve “uzlaşma” gibi fikirlere asla yer yoktur.

2 Nisan 1968 yılında Andreas Baader, Gudrun Ensslin, Thorwald Proll ve Horst Söhnlein kapitalizm karşıtı protesto sonrası Vietnam Savaşı ile özdeşleştirdikleri bir alışveriş zincirinin Fraknfurt’taki iki şubesini ateşe verirler. Kısa bir soruşturmadan sonra polis tarafından Frankfurt’taki evlerinde yakalanırlar. 14 Ekim 1968 tarihinde başlayan dava 31 Ekim’de her birine üçer yıl hapis cezası verilmesiyle sonlanır. Fakat 13 Haziran 1969 tarihinde iyi hal nedeniyle şartlı tahliye olurlar. Federal mahkemenin kararı beş ay ertelediği sırada Andreas Baader ve Gudrun Ensslin ülke dışına çıkarlar…

3 Nisan 1970 tarihinde Andreas Baader polis kontrol noktasında yakalanır. Gudrun Ensslin, o sırada bir gazeteci ve yazar olarak Berlin’de “marjinal gençliğin örgütlenmesi üzerine” adlı kitap için çalışan Ulrike Meinhof’la konuşur ve Baader’le buluşmasını önerir.  14 Mayıs 1970 tarihinde Andreas Baader silahlı 3 kişi tarafından kaçırılır, Ulrike Meinhof’da onlarla birlikte gider. O an Kızıl Ordu Fraksiyonu’nun (Rote Armee Fraktion – RAF) doğduğu andır.

Bu firardan sonra eğitim almak üzere Filistin Halk Kurtuluş Cephesi kamplarına giden RAF militanları arasında Gudrun Enslin’de vardır.

6 Haziran 1972’de Gudrun Ensslin Hamburg’da bir dükkanda tezgahtar bir kızın ihbarı üzerine tutuklanır. Gudrun Ensslin, Ulrike Meinhof ile birlikte 20 ay boyunca ayrı bloklarda bulunan tek kişilik hücrelerinde ağır tecrite maruz kalırlar.  İkili 5 Şubat 1974 tarihinde hapishanenin boş olan bloğundaki bitişik hücrelere yerleştirilirler ve her gün birkaç saat görüşmelerine izin verilir.

18 Ekim sabahı Andreas Baader, Jan-Carl Raspe ve Gudrun Ensslin’in öldürülür. Gudrun Ensslin’inin beyni incelenmek üzere çalınır ve hala da geri iade edilmemiştir.

İngiltere’de “Alman kız kardeş” olarak bilinen 1981 yapımı ‘Marianne ve Juliane’ filmi Gudrun Ensslin’in hayatından esinlenilerek çekilmiştir. Ayrıca Gudrun’un hayatı 2011 yapımı “Biz değilsek kim” filmine de konu olmuştur…

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu