Tahrir direnişçileri, Mübarek’in devrilmesinden bu yana Mısır’da olanları nasıl yorumluyor? Mısır’da son dönemlerde neler yaşandığını ve halen neler olup bittiğini bir Tahrir direnişçisine sordum. Çeşitli sorular yönelttiğim direnişçi, soruların yanıtlarından çok Mübarek dönemine neden karşı çıktıklarından başlayarak kendi yaşadıklarını ve kişisel düşüncelerini aktardı.
İşte bir Tahrir direnişçisinin Mısır, Mübarek, Mursi, darbe ve Tahrir yorumları:
“Mübarek döneminde kapitalizmi ve faşizmi en katı biçimde yaşıyorduk. Mübarek’in ve bakanlarının mal varlıkları, Karun Hazinesi’ni geçmişti. Mübarek’in ya da bakanların tanıdığı olmadan iş yapmak olanaksızdı. Rüşvet çok yaygındı. OHAL altındaki bir asker-polis devletinde yaşıyorduk. Gösterilerde, polis, vahşice saldırıyordu. Gözaltında kayıplar yaygındı. Birçok demokrasi yanlısı, hiçbir yargılama olmadan yıllarca hapiste tutuluyorlardı; kimilerinin nerede hapis tutulduğu bile söylenmiyordu. Telefonlarımız hep dinleniyordu. Elektrikli işkenceler yaygındı.”
“Mübarek gün gün düşüşe geçti”
25 Ocak 2011 gelip çattığında, Mısır İstihbaratı’nın dış ülkeler yerine Mısırlılara yönelik saldırıları hız kazandı. Direnişçiler, istihbarat binalarına girip yaşadıkları tüm acıların hesabını sordular. Mübarek, gün gün düşüşe giderken; istihbaratçılar, işkenceleri ve katliamları ortaya koyan istihbarat belgelerini yaktılar. Böylece, suçlamalardan kurtulacaklarını sanıyorlardı. Belgesi yoksa, nasılsa kimse inanmazdı. Ama işler, umdukları gibi olmadı.
“Mursi zamanında Mübarek rejimi fiilen sürüyordu”
Müslüman Kardeşler başa geçtiğinde, bu tablo pek değişmedi. Mübarek dönemi yöneticileri serbest kaldı. Bunun Müslüman Kardeşler’le Mübarek artıklarının yaptığı gizli pazarlığın bir sonucu olduğunu düşünüyoruz. Mübarek düşmüştü; kağıt üstünde Mursi baştaydı; ancak Mübarek rejimi, fiilen sürüyordu. Oysa, biz de, Müslüman Kardeşleri sevmememize karşın, cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Mursi’ye oy vermiştik.
Evet, Mursi’ye oy vermiştik; çünkü onun karşısında, Mübarek’in adamı Ahmet Şefik vardı. Ehven-i şer idi Mursi, onu seçtik. Ama zaten oy kullanma oranı çok düşüktü. Yani Mursi, bizim oylarımızı almasına karşın, çoğunluğun lideri falan değildi. Direnişin asıl lideri, Muhammed El Baradey’di; ama Müslüman Kardeşler, onun çok güçlendiğini görünce, hakkında söylentiler yayıp itibarsızlaştırdılar. O da aday olmadı. Mursi, iktidara geldikten sonra, asla “ben tüm Mısırlılara hizmet edeceğim” demedi; “ey Mısır halkı” gibi kapsayıcı ifadeleri olmadı. Onun yerine, kendi cemaatine ve kardeşlerine hitap eden konuşmalar yaptı.
“Mursi’nin elinde kan vardı”
3 Temmuz 2013’te askerin yönetime el koymasının ‘darbe’ olduğunu düşünmüyoruz. Kendisine denetlenemez yetkiler vermeye kalktığı Kasım 2012’den beri, Mursi, yaptığımız gösterilerde, katliam üstüne katliam yaptı. Bine yakın göstericinin kanı vardı elinde. Onun hükümetinde, Mısır’daki Şiiler ve Kıptiler (Hıristiyanlar) vahşice öldürüldü ve kimse soruşturulmadı. Luxor’da turistlere yönelik bombalı saldırıyla ilişkili olduğu düşünülen bir İslamcı’yı Luxor Valisi yapmaya kalktı Mursi.
“3 Temmuz’da evimize dönmemeliydik”
3 Temmuz 2013’te, General Sisi’nin açıklamasından sonra sevinç gösterileri yaptık. Sisi, bu kararı kendi başına almadı; birdenbire de almadı. Yedi aydır bine yakın göstericinin öldürülmesi karşısında ordunun sessiz kalamadığını düşünüyoruz. Bu, bir darbe olsaydı; yetkiler, hemen sivillere bırakılmazdı. Ama şöyle bir hatamız oldu: 3 Temmuz’dan sonra, mutlu ve rahatlamış bir biçimde evlerimize döndük. Oysa, gösterilere devam etmeliydik. Biz evimize dönünce, kapalı kapılar ardında, şeriatçılara ödün verildi. Anayasa, hâlâ şeriata dayanıyor. Biz Mısırlılar, açık fikirli insanlarız oysa. Gece klübüne de gideriz; oruç da tutarız. Çok dindar insanlarızdır; ama bu, bizim modern yaşamın bir parçası olmamızı engellemez. Tahrir’dekilerin çoğu, oruç tutan insanlardır. Direnişçiler, ABD’nin müdahale etmesini de istemiyor. ABD’ye güvenmiyoruz.
“Evet derseniz Cennet’e gideceksiniz dendi”
Müslüman Kardeşler, Mısır’ın en örgütlü gücüydü. Başa çıkamadık. Yeterince örgütlenemedik. Evet, Mursi, bütün bu gösterici katliamları arasında, anayasa referandumu yaptı. ‘Evet derseniz, Cennet’e gideceksiniz’ diye kandırdı insanları. Cami imamlarına, cemaate Müslüman Kardeşler propagandası yapmaları için talimat verdi. Müslüman Kardeşler’in kendi dışında evlenmeleri yasak. Mursi, iktidarında, Mısır’ı bir daha birleşemeyecek bir biçimde ikiye böldü. Biz de dahil olmak üzere ona oy verenler, yoksulluğu, sağlığı, kötü eğitimi, yani genel olarak düşük yaşam standartları sorununu çözeceğini umuyorduk. Hiç bir ilerleme olmadı.
Müslüman Kardeşler’in bir sözü bir diğerini tutmuyor. Bugün böyle, yarın başka türlü. Takiyyede de ustalar. Selefiler öyle değil. Onlar da şeriatçı. Biz Selefiler’i de istemiyoruz; ama onlar, Müslüman Kardeşler gibi yalancı değil. Özü sözü birdir Selefiler’in. Müslüman Kardeşler ve Selefiler, birçok otel satın aldılar ve onları haram olduğu gerekçesiyle içkiye ve eğlenceye kapattılar. Yaşam biçimimize müdahale edildi. Selefilere kalsa, turizm de yasaklanmalı. Müslüman Kardeşler, bir yandan, ‘Mısır nasıl Türkiye ya da Malezya olabilir’ diye sorarken, bir yandan da, Mısır’ın Suudi Arabistan olması için elinden geleni yaptı.
“22 Milyon imza topladık”
Sonra, örgütsüzlüğümüzü aşmaya başladık. 30 Haziran’a iki ay kala, Tamarud (İsyan) Hareketi böyle kuruldu. Tamarud, Mursi’nin istifası için 22 milyon imza topladı. Bu imzalarda kimlik numaraları ve açık adresler bulunuyordu. Bu istifa çağrısının milyonlarca fotokopisi yapıldı. Birçok okulda imza toplandı. Ben kendim 1,200 imza topladım. Komşulara ve jimnastik klüplerine gittim. Metinde, özetle, şöyle bir ifade vardı: ‘Mursi şunu şunu vaat etti. Ama olmadı. vb. Bu durumdan hoşlanmıyorsan ve Mursi’yi cumhurbaşkanın olarak görmek istemiyorsan lütfen imza at’. Örneğin, ‘Mursi, uluslararası bankalar için haram dedi; sonra gitti onlardan para aldı.’ 30 Haziran, Mursi’nin başa geçmesinin 1. yıldönümüydü. Bu nedenle, gösteriler için o günü seçtik. 30 Haziran Ayaklanması, yalnızca siyasal bir altyapıya değil; aynı zamanda ekonomik bir altyapıya da sahipti. Mursi zamanında, Mısır’da, 3-4 saatlik elektrik kesintileri; arabaya benzin koymak için saatlerce beklemeler vb. insanları çileden çıkarmıştı.
“Mursi Tahrir fotoğraflarına fotomontaj dedi”
General Sisi, devreye girmeden önce, Mursi’yle defalarca konuştu. Ona iktidarını diğer partilerle paylaşmasını öğütledi; toplumu kutuplaştırmasını eleştirdi. Tamarud’un seçim istemesine dikkat çekti. Bir daha seçilemeyeceğini bilen Mursi, buna yanaşmadı. Sisi, helikopterden Tahrir’i izledi; milyonlarca Mısırlı’nın ayakta olduğunu gördü; fotoğrafları Mursi’ye gösterip ‘bu kadar kişi seni istemiyor’ dedi. Mursi, bunlara ‘fotomontaj’ deyip oralı olmadı. 3 Temmuz’a böyle gelindi.
“Tahrir tek bir örgütün değil”
Görebildiğim kadarıyla, Mursi’yle ilgili olarak, Türkiye’de yanlış bir algı var. Müslüman Kardeşler’in silahlı olduğu unutuluyor. Yani sivil bir oluşum değil. Askeri karargaha silahlı saldırı düzenlerken, ordunun ateş açtığı Müslüman Kardeşler, masum gösteriliyor. Mübarek devrilirken, ordu, yönetime el koymuştu ve AKP, bunu coşkuyla karşılamıştı. O zaman olan bitene ‘darbe’ dememişlerdi. Mübarek’in de destekçileri vardı; ama yine de gitti. 30 milyon göstericiye karşı 1 milyon Mursici var bugün. El Ezher Müftüsü de, Kıpti Papası da direnişi destekliyordu.
Tahrir, tek bir örgüt ya da parti tarafından yönlendirilmiyor. Mısır’ın her kesiminden insanlar biraraya geldi. Birçoğumuz, El Baradey’i beğeniyor. O, 2010’da bile, Mübarek’e istifa çağrısı yapıyordu. Sokakların lideridir El Baradey.
Gezi Direnişçileri’ne Tavsiyeler
Gezi Direnişi’ni duyduğumuzda inanamadık. Bunun “3-5 ağaç” için olamayacağına kanaat getirdik. Tahrir direnişçilerinin birçoğu, Erdoğan’ı beğeniyordu. Ama Kasım’dan beri olan süreçte, onun, Müslüman Kardeşler’i desteklediğini gördük. Bu nedenle, gözümüzde değer kaybetmişti. Gezi’yle birlikte, Erdoğan’ın gerçek yüzünü görmüş olduk. Ayıldık. Siz de 22 milyonluk bir imza kampanyası yapabilirsiniz.
Gezi Direnişçileri’nin ümitlerini çok kolay yitirdiklerini gözlemledik. Bilmiyoruz neden… Biz aylardır direnişteyiz. Birkaç günde olacak bir iş değil ki bu… Bizce Gezi Direnişi’nin zayıf yanı, şu: AKP destekçilerinin kalbini kazanmayı başaramadınız. Biz de AKP yandaşıydık, uyandık. Onlar da uyanabilir. Onlara gerçekleri gösterin. Biz de, Erdoğan’ın iyi bir lider olduğunu sanıyorduk. Meğer Mursi’yle aynıymış. İnsanların gerçekleri görmesi için onlara şans verin ve zaman tanıyın. Önceden, Suriye’de olanın devrim olduğunu sanırdık; işlerin öyle olmadığını da sonradan öğrendik. Zaman verin, şans tanıyın.” (UBG/HK)
***
Not: Mısır Devrimi’ni taraflı anaakım medyadan ve AB(D) medyasından değil bizzat direnişçilerin ağzından izlemek için, aşağıdaki siteler takip edilebilir. Bunların çoğu, Arapça. Genel bir fikir almak için, Google Translate’le çeviri yapılabilir..
Parti ve Hareketler
El Baradey’in Anayasa Partisi’nin (Düstur Partisi) resmi Facebook sitesi
Tamarud’un resmi Facebook sitesi
2012’de kurulmuş Mısır Popüler Hareketi’nin (Al Tayar al Shaabi) resmi Facebook sitesi
Mısır Popüler Hareketi lideri Hamdin Sabahi’nin resmi Facebook sitesi
Direnişçi Bireyler
Wael Khalil: https://twitter.com/WAEL/
Nawara Negm: https://www.facebook.com/nawaranegm
Kamal Khalil: https://www.facebook.com/kamal.khalil.52 ve https://twitter.com/kamalkhalil20
Esma Mahfuz: https://twitter.com/AsmaaMahfouz ve https://www.facebook.com/asmaa.mahfouz
2011 Mısır Devrimi’ni ateşleyen video-çağrısı: http://www.youtube.com/watch?v=SgjIgMdsEuk
Ulaş Başar GEZGİN
İstanbul – BİA Haber Merkezi
24 Temmuz 2013, Çarşamba