9-10 Kasım tarihleri arasında bir TSK’nın bir üs bölgesine ve Şırnak valiliği olmak üzere birkaç hedefe HPG tarafından düzenlenen saldırılar sonrası HPG Ana Karargâh Komutanlığı, bu saldırıların “yeni bir teknik” ile yapıldığını duyurmuş ve oradan doğru gerilla savaşında “yeni” bir tarzı yaşama geçirdiklerini kamuoyu ile paylaşmıştı.
Bu açıklama ile beraber özellikle belli çevrelerde savaşta tekniğin rolü üzerine farklı düşünce ve yaklaşımlar sergilendi ve sergileniyor.
TC devletinin son yıllarda gerilla karşında tekniği merkezine alan bir tarz geliştirmeye çalıştığı, konuya dahil olan herkesin malumudur. Gerek havadan ve gerekse de karadan keşif ve istihbarat alanındaki çalışmalarının esasını teknik merkezli yürütmeye çalışıyor. Anlık istihbaratın değerlendirilmesinde teknik olanakların kullanılması ve bunun bir başarıya dönüştürülmesi açısından teknik, önemli avantajlar sunuyor. Keşif ve istihbarat alanında tekniğin daha fazla aktif kullanılması mevcut savaş taktikleri üzerinde yeni harekât tarzlarının oluşmasını sağladı ve sağlıyor.
Tekniğin sağladığı avantajları arkasına alan TC devleti, gerilla karşında adeta zafer sarhoşluna kapılmış durumdadır. Bunda elbette ki elde ettiği kimi görece başarılı operasyonun payı yadsınamaz. TC devleti gerilla karşında neredeyse tüm umutlarını teknik donanıma ve onun sonuçlarına bağlamış durumdadır. Tekniğin etkin kullanımına paralel gerilla savaşının harekât tarzı ve genel taktik çizgisi üzerinde köklü değişiklikler yapacak biçimde değiştirmiştir.
Gerilla doğası gereği kendini yenileme kapasitesine sahiptir!
Savaşta güçler dengesi, silah üstünlüğü, tekniğe ulaşım konusunda vb. hiçbir devrim pratiğinde ağırlık merkezi gerilladan yana olmamıştır. Fakat bununla beraber gerilla savaş stratejisi her dezavantajlı durum karşısında kendini yenileme kapasitesine sahiptir. Taktik ve harekât tarzında esnek bir yapıda örgütlenen gerillanın en büyük başarısı, kendini koşullara uyarlama yeteneğine sahip olmasıdır. Gerilla, bu yeteneğini benimsediği savaş stratejisinden almakta ve buna uygun örgütlenmesinde bulmaktadır. Buradan doğru bakıldığında savaşta tekniğin gelişimi ancak o savaşın harekât biçimleri üzerinde etkili olabilir ancak savaşın bütünlüğünü etkileyecek karakterde olması söz konusu değildir.
Yeni dönemde savaşın yürütülüş biçimleri köklü değişimlere uğramıştır. Keşif uçaklarının etkin biçimde kullanılması, keza arazide foto kapan gibi görüntüleme araçlarının yaygınlık kazanması vb. olgular gerillanın arazide konumlanmasından, birliklerin örgütlenmesine, noktalamadan, kitlelerle kurduğu temas biçimine ve hareketine kadar bir dizi başlıkta sürece uygun bir değişimi sağlaması zorunlu hale gelmiştir.
Gerillanın beş parmak formülü olarak sentezlediği; gizlilik, inisiyatif/esneklik, arazi bilgisi, hareketlilik ve planlama gibi güç kaynakları onun kendini yenilemesinde temel dayanak noktasıdır. Beş parmak formülü Çin devrim pratiğinde Mao yoldaşın bütün bir gerilla savaş pratiğinin mantığını sentezleyip özetleyerek bu savaş biçimine evrensel bir içerik kazandırmasının bir sonucudur. Bugün de gerillanın üzerinde yükseleceği temel yine burasıdır. Temel mesele gerillanın bu güç kaynaklarının dönemin savaşım biçimlerine uygun içeriğinin doldurulabilmesidir.
Keza gerilla bu ve buna benzer durumlarla ilk defa karşılaşmıyor. Savaşta tekniğin gelişimine paralel doksanların ilk yarısından itibaren savaşta teknik kendini sürekli yenileyerek hızlı bir gelişim seyri göstermiştir. Termal kameraların kullanılmaya başlandığı ya da havadan saldırı helikopterlerinin devreye girmesi sonrası gerilla bugüne benzer koşulları yaşamış gelişen o teknikleri boşa çıkarana kadar ağır denebilecek kayıplarda vermiştir. Fakat gerilla teknik karşında hem kendisini yenileyebilmiş hem de tekniği boşa çıkararak savaş alanında üstünlüğü ele geçirmesini bilmiştir.
Teknik bu tarzda her gündem olduğunda her şeyi tekniğe bağlayan ve onun savaştaki rolünü her şeyin merkezine koyan yaklaşımlar açığa çıkmıştı. Bugün de bütün bir savaşın kaderini tekniğe bağlayan yaklaşımlar ve bunun üzerinden (tamda TC devletinin istediği biçimde) karamsarlık havası yaratmaya çalışmak en hafif deyimle gerilla mücadelesinin bütünlüklü kavranmaması ile alakalıdır.
Elbette ki gerillanın tekniğe mesafeli yaklaşması gerekmez, buradan gerillanın tekniğe uzak durması anlaşılmamalıdır. Gerilla tekniği kullanımını kendi yaratıcılığı içinde ve yürüttüğü savaşın mantığı çerçevesi içerisinde ustalaşacaktır.
Teknik üzerinden taktiksel yönelim biçimlerinde bir tarzın yaratılması TC’nin bu alandaki üstünlüğünü boşa çıkaracaktır. Bütün bir savaşın başarıları keşif ve istihbarat çalışmalarında karşı hamlelerin geliştirilmesi ve tekniğin de etkin biçimde kullanılması ile doğrudan ilişkili bir alandır.
TC tekniğinin yükseldiği temelde burasıdır. Denilebilir ki baştan sona bütün savaşın ruhu ve başarılı hamlelerin garantisi keşif ve istihbarat çalışmalarıdır. Bu açıdan HPG ve YJA Star gerillalarının modern tekniklerle yaptıkları bu saldırılar gerillanın harekât tarzını ve taktiksel yönelimini yenilemesi/zenginleştirmesi anlamında önemli hamlelerdir. Ve burada özne teknik değil gerilladır.
Gerilla mücadelesi hangi sınıfın önderliğinde yürütüldüğüne paralel olarak siyasal bir stratejiye uygun örgütlenir. Savaşta tekniğin rolünü ve daha başka bir dizi faktörü tartıştığımız yerde baştan sona savaşın neticesini belirleyecek olan kitlelerin ne düzeyde ve hangi biçimde bu savaşa katıldığını sorgulamak bizleri doğru sonuçlara ulaştıracaktır. Savaşta tekniğin her şeyin merkezine konması ve oradan doğru umutsuzluk tohumları ekilmesinin kaynağında kitlelerin savaştaki rolünün küçümsenmesi veya kavranmaması yatmaktadır.
Gerilla mücadelesi kitle mücadelesi olarak kavranmadığı veya bir kitle mücadelesi karakterine bürünmediği sürece kendisinden daha güçlü ve donanımlı hasmı karşında gelişip büyüyerek kalıcı zaferler kazanması mümkün değildir.
Gerillanın teknik karşında yaşadığı zorlanmanın belirleyici bir yerinde kitlelerle kurduğu ya da kuramadığı ilişki biçimi önemli bir yer kaplamaktadır. Tek tek bireylerin iradi çabası bir yere kadar belirleyici olabilir fakat kitlelerle bütünleşmiş bir hareketin yenilmezliği garantidir. Gerillada yenilmezliğini buradan alır. Çünkü gerilla savaşı kitlelerle buluşmadığı zaman dar bir siyasal çevrenin savaşı olmasının ötesine geçemez. Gerilla savaşı da kendi içerisinde gelişerek yerini başka bir savaş biçimine bırakmak zorundadır.
Gerilla mücadelesi hangi sınıf tarafından başlatılırsa başlatılsın, nasıl bir askeri strateji izlerse izlesin tek bir amacı vardır, o da iktidarı hasmından silahlı mücadele yoluyla almayı amaçlar.
HPG yaptığı bir açıklama ile gerillayı “yeniden yapılandırma projesi” kapsamında yeni sürecin ihtiyaçlarına göre farklı bir tarzda örgütleyeceklerini duyurdu. Taktik ve harekât tarzında kendine has bir üslupla dile getirilen “yenilikler” bahsini ettiğimiz gerillanın beş parmak formülü olarak ifade ettiği güç kaynaklarının içerik bakımından güncellenmesi ve bu konuda bazı pratik adımların atılıyor olması, gerillanın harekât tarzını güncellemesi bağlamında olumlu gelişmelerdir.
Fakat gerilla kitle ilişkisi hakkında ortaya konan yaklaşım problemlidir. Problemlidir çünkü gerillanın kitlelerle irtibatı kesildiği andan itibaren o gerilla istediği kadar teknik karşısında önlem geliştirirse geliştirsin düşmanı karşısında yenilmeye mahkumdur.
Sonuç olarak gerilla savaşında teknik ve kitleler ilişkisi birbirinden kopartılarak tartışılacak bağlamlar değildir. Temel mesele gerillanın misyonun hangi temelde işlevselleştirildiğidir. Gerillanın yeni sürece uygun olarak amacı teknik peşinde koşmak değil, buna göre kendi tarzını yaratmasıdır.
Gerillanın askeri disiplin ve çalışma tarzından ödün vermeden gizlilik ve hareketlilik ilkesine her zamankinden daha fazla işlerlik kazandırarak, esneklik ve arazi hakimiyetini arttırarak, kendi özgün tarzını yaratacağı kuşkusuzdur. Yeter ki esas kaynağı bilimsel yaklaşımdan ve kitlelerden kopmasın.
(Bir Partizan)