GüncelMakaleler

BELLEK | “Ekim”i Örgütlemek

Ekim devrimi, dünyada ve yoksul ülkelerde halkların yaşadığı temel sorunlara yanıt ve çare olmanın adıdır.

Aradan 105 yıl geçti. Tarihin tekerleğini birkaç kez ileriye çeviren Ekim Devrimi günümüzde zorunluluğu ve ihtiyacından hiçbir şey kaybetmemiştir. Dün olduğu gibi bugün de ekonomide, politikada, yaşamda ve kültürde büyük bir alt üst oluşa ve yeni bir “Ekim”e ihtiyaç vardır. Bugün “Ekim”in güncellenme görevi vardır. Dünyayı derinden sarsacak olan devrim, her ülkede olduğu gibi ülkemizde de öncüsünü her alanda örgütlemenin; yaratıp hazırlamanın görevlerini bekliyor.

Ekim Devrimi’nde; tarihi ve anı doğru okuyan, gerçeğe en yakın yerde durup yorumlayan, sürece ve “an”a nasıl müdahale edeceğini ve nasıl değiştirip yaratacağını bilen, buna güçlü inanan bir avuç işçi sınıfı önderi ve öncüsünün milyonları nasıl ayağa kaldırarak otokrasinin karanlık ve çürümüş sistemini tarihin çöplüğüne gönderdiğini görürüz.

İnsanlık tarihinde en büyük, en kitlesel kalkışmalardan birinin, temelden bir değişimin, dönüşüm ve başarmanın adıdır, Ekim Devrimi. Yenilgiler içinde yenginin, başarısızlık içinde başarının, acılar içinde çarenin, sorunlar içinde çözümün yolunu bulmanın öğretmeni ve adresi olmuştur Ekim. Amaca güçlü inanmanın, amaca göre yaşama ve mücadele etmenin, değişimin ve değiştirmenin ismi ve iradesi; kararı ve kararlılığı olan Ekim günümüzde dünden daha fazla ihtiyaç ve zorunluluk haline gelmiştir.

Ekim’e doğru bakıp anlamaya çalışıldığında nasıl bir görev ve sorumlulukla karşı karşıya olduğumuz daha iyi görülür.

Bugün işçi ve köylüler ve toplamda emekçiler, ağır sömürü ve zulüm altında kölece yaşamaya mahkum edilmiştir. Ülkeler emperyalist kuşatma altındadır. Gerici faşist güçler tarafından işgal ve saldırı savaşlarına uğruyorlar. Halklar yokluk ve zulümle köleliğe mahkum edilirken diğer yandan savaş ve işgallerle yıkıma sürüklenmektedirler. Kapitalist-emperyalist sistem, faşist gerici diktatörlükler işçi sınıfının, ezilen halkların başına bela olmaya devam ediyor. Yıkım ve yokluk, kölelik ve adaletsizlik yaşamın orta yerinde yoksulların sofrasında ve gündeminde dayanılmaz acı gibi durmaktadır.

İşçiler, köylüler, kadın ve gençler, farklı milliyet, inanç ve cinsiyetlerden insanlar sömürü ve zulümden kurtulmak savaş ve işgallere son vermek, özgürce yaşama sorununu 105 yıl önceki gibi yaşamaktadır. Sömürü ve zulüm dünyasında değişen bir şey yok! Ekim devrimine giden koşullar ve sorunlar dünden daha ağır bir şekilde varlığını sürdürmektedir. Barınamayan, geçinemeyen, sağlık ve konut haklarından yoksun olan, fikir, inanç ve cins özgürlüğünden yoksun olan ve soluksuz kalanların gerçekliği devrimin önkoşuludur.

Yıllarca kapitalizmin ideologları, sözcüleri ve temsilcileri başka bir dünyanın mümkün olmadığını, karanlık ve cehalete, kölelik ve eşitsizliğe biat etmemiz gerektiğinin en ucuz propagandasını yaptılar. Önce düşünen, sorgulayan ve itiraz eden akıl tutsak edilmeye çalışıldı. Özgürlüğün ve kurtuluşun aklı kuşatılıp teslim alınmaya çalışıldı. Devrimin imkansızlığı, sosyalizmin geçersizliği, başka bir dünyanın mümkün olamayacağı fikri özgürlük ve kurtuluş arayanların bilincine hakim kılınmaya çalışıldı.

Sanki 105 yıl önce dünya köklü bir altüst oluşa tanıklık etmemiş; sanki yeniden temelden bir değişime ihtiyaç yokmuş gibi her tarafta yazıldı, çizildi ve propaganda edildi.

Önce sömürü ve zulümden kurtulmak isteyen öncülerin beyni teslim alınmalıydı ki toplum bu teslimiyet ideolojisine daha rıza göstersin. Sanki bundan 105 yıl önce işçilerin köylülerin ve çalışan tüm emekçilerin farklı dilden inanç ve cinslerden insanların kurtuluş gerçeğine ulaşmamış ve bunu yaşamamış gibi çarpıtılmış bir tarih anlatılmaya çalışıldı.

Tarihin sahte anlatıcıları olduğu gibi tarihi özgürlük idealinde yazanlar da vardır. Var olmaya devam edecektir.

Ekim Devrimi günceldir!

Bugün emperyalist işgal saldırıları, savaş, ekonomik sosyal kültürel yıkım, farklı milliyet ve inançlardan halkların birbirine olan düşmanlık ve kini, yiyecek ve su kıtlığı yaşanmaya devam ediyor. Doğa ve çevre sorunu hiç olmadığı kadar yakıcı ve yıkıcı halde duruyor. Kuraklık, toprak kaymaları, seller olağan görüntü olarak yaşanmaktadır. Gezegen, kapitalizmin aşırı sömürü ve kâr hırsı nedeniyle yok oluşa sürükleniyor. İklim krizi, kapitalist üretim tarzının doğrudan sonucudur!

Ekim devrimi, dünyada ve yoksul ülkelerde halkların yaşadığı temel sorunlara yanıt ve çare olmanın adıdır. İşçilerin yararına fabrikalara-işletmelere, köylülerin yararına topraklara el konarak köklü çözümler getirmiştir. Emperyalist ilhak savaşlarına son verip, barışı ve huzuru egemen kılmıştır. Farklı milliyet, inanç ve cinsten insanlara özgürlük sunmuştur. Özgürce birlikte yaşama ve ayrılma hakkını, fikir ve düşünce özgürlüğünü, her insana sınırsız eğitim ve sağlık ve sosyal konut hak ve olanağı sunarak büyük bir değişim ve gelişim sağlamıştır.

Ekim devrimi, proletaryanın büyük önderi, öğretmeni Lenin yoldaş ve önderlik ettiği komünist parti sayesinde Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği halklarının, eşit haklara dayalı, kardeşçe birlikte yaşama olanağını yarattı. Birbirini boğazlayan ve düşmanlaşıp hegemonya kurmaya çalışan uluslar ve halklar, Ekim devrimi sayesinde barışa, huzura ve özgürlüğe kavuştu.

Ezilen bağımlı ülkelere hükmeden emperyalizm cephesi, Ekim devrimi sayesinde parçalandı. Tarihte ilk kez işçiler, köylüler, ezilen dil, inanç, cinsten halklar ve insanlar kendi kaderlerini belirleyen duruma geldi. Köle iken özgür, cahil iken aydın, iradesiz iken iradeli, kararsız ve etkisiz iken kararlı insanlar durumuna geldi. Yüz yıllardır uyuyan ulus ve halklar uyanarak, bağımsız ve özgür olmayı başardılar. Ekim devrimi tüm dünyanın ezilenlerine, sömürülenlerine örnek oldu. Işık ve umut oldu. Başarma, kazanma gücü ve iradesini kazandırdı.

Özgürlük ve kurtuluş arayan tüm ulus ve halkların devrim üssünü yarattı. Sömürü ve zulümden, bağımlılık ve kölelikten kurtulmak isteyen tüm devrimci hareketin sağlam ve güvenilir üssü yaratıldı. Devrimin arka cephesi, soluk borusu, sığınak yeri, eğitim, örgütlenme üssü, dayanışma ve mücadele merkezi oldu.

İlk kez işçiler, köylüler, emekçiler kendi öz savunma gücünü yarattı. Ve bunun önemli bir yerinde kadınlar oldu. Kadınlar, Ekim devriminden önce hiçbir değişimde olmadığı kadar özgür iradeli söz ve yetki sahibi oldu. Devrimin ekonomik, siyasal, sosyal, kültürel yaşamında söz ve eylem sahibi oldu. İlk kez askeri alanda etkin ve değiştirici bir rol oynadı.

Eğitim ve kültürde, bilim ve sanatta hiç olmadığı kadar gelişim ve değişim yaşandı. Geçmişe-eskiye, sömürü ve zulüm dünyasına ait olan her türlü fikir ayaklar altına alınarak yeninin, özgür ve iradenin görkemli ayağa kalkışı oldu.

Eski-çürümüş-köhnemiş-yozlaşmış-çivisi çıkmış dünyanın yerine sömürü ve zulüm dünyasını parçalayıp tarihin çöplüğüne göndermiş bir bilincin ve değiştiren dönüştüren eylemin sahibi ve öznesi olmuştur.

Bugün ülkemizde gerçekleşmesi kaçınılmaz ve güncel olan demokratik halk devrimi sadece gerici faşist soykırımcı TC devletini yerle bir etmeyecektir. Aynı zamanda Balkan, Kafkas, Ortadoğu halklarının da devriminin yolunu açarak sosyalizme gidişin çizgisini yaratacaktır. Çünkü ırkçı, şoven, faşist Türk devleti sadece Türkiye işçi sınıfının, çeşitli milliyet ve inançlardan halkımızın baş düşmanı değildir. Aynı zamanda bölge halklarının da en saldırgan, en gerici düşmanıdır. Bölge halklarının devrim kalkışmasında kendi ülke gerici faşist devletleri kadar TC faşist devleti de düşmanlarıdır.

Nasıl ki Ekim devrimi sadece Rus Çarlığını alt etmemiş, 20’ye yakın ulusun, onlarca nüfus olarak azalmış halkın, dillerin, inanç ve cinsiyetlerin de kurtuluş yolunu açmıştır; ülkemizde gerçekleşecek bir devrimde başta Türkiye halkı olmak üzere bölge halkı üzerinde benzer bir etki yapacaktır.

Ekim devriminin ışığı, Çin devrimin yol göstericiliğiyle ülkemizdeki demokratik halk devrimine sarılmak güncel ve elzemdir. Biz bunu başarmalıyız. Bu zorlu göreve hazırlanıp, en ileri bilinçle, disiplinli ve sağlam bir örgütlenmeyle silahlanmalıyız. Ekim ve Çin devrimlerinin ışığı, İbrahim Kaypakkaya yoldaşın programının yol göstericiliği, bizlere güç, umut, kararlılık ve irade kazandıracaktır. Yeter ki ideolojimize, halkımıza, kolektifimize ve kendimize güvenelim. Bakın o zaman açların ayak seslerinin gürültüsüne! Bu gürültü Türk kompradorlarını ve her türden gericileri tarihin çöplüğüne gömecek yetenek ve güçtedir.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu