DerlediklerimizGüncel

BEDRİ TEKİN | “Ya teslimiyet ya grev”

"Maden İş geleneğinden gelen BİRLEŞİK METAL İŞ Sendikasının içinde bulunduğumuz günlerde yasaklamaya rağmen sürdürdüğü grev “mücadeleci sendikacılık” örneğidir. “HAKLAR YASALARDAN ÖNCE GELİR” demektiR"

DİSK/BİRLEŞİK METAL-İŞ Sendikası üyesi GE GridSolutions, Green Transfo, Schneider Electric ve ArıtaşKriyojenik işyerlerinde çalışan işçiler, TÜRK –İŞ/PETROL İŞ üyesi Temel Conta işyeri işçileri başta olmak üzere birçok işyerinde çalışan işçiler yeni yıla grevde girdiler. TÜRK İŞ/TEK GIDA İŞ üyesi Polonez işçileride direnişteler.

Tüm hak arayışları, direnişlere, özel olarak da Cumhurbaşkanlığı kararıyla yasaklanmasına rağmen sürdürülen BİRLEŞİK METAL-İŞ üyesi işçilerin direnişine özel olarak selam duruyorum. 

BİRLEŞİK METAL İŞ üyesi işçilerin grevi beni yıllar öncesinin KAVEL direnişine götürdü.

1961 Anayasasında, “İşçiler, işverenlerle olan münasebetlerinde, iktisadî ve sosyal durumlarını korumak veya düzeltmek amacıyla toplu sözleşme ve grev haklarına sahiptirler. Grev hakkının kullanılması ve istisnaları ve işverenlerin hakları kanunla düzenlenir.” Hükmü yer almakta idi. Ancak, 1963 yılına kadar toplu sözleşme ve grev hakkı konusunda bir düzenleme yapılmamıştı. Yürürlükte olan 3008 sayılı İş Kanunu ve 5018 sayılı İşçi İşveren Sendikaları ve Sendika Birlikleri Hakkında Kanun ise grevi yasaklıyordu. 1961 yılı sonunda grev hakkı talebiyle İstanbul Saraçhane’de büyük katılımlı bir miting düzenlendi. Kürsüde grevi hakkı talebi dile getirildi.

İstanbul’da Kurulu KAVEL Fabrikasında Kemal TÜRKLER’ in başkanı olduğu MADEN-İŞ sendikası örgütlüydü. Fabrikanın dönemdeki geleneklerinden birisi de yılbaşlarında işçilere ikramiye ödenmesi idi. 1963 yılına girildiğinde ikramiye ödemesi yapılmadı. Durum değerlendirmesi için yapılan toplantıda Sendika Başkanı Kemal TÜRKLER işçilere yönelik yaptığı konuşmada; “Anayasa’nın 47. maddesi, ‘İşçiler işverenle olan münasebetlerinde iktisadi ve sosyal durumlarını korumak veya düzeltmek amacıyla toplusözleşme ve grev hakkına sahiptirler.

Grev hakkının kullanılması ve istisnaları ve işverenlerin hakları kanunla düzenlenir’ demektedir. Biz bu hakkımızı yani Anayasal hakkımızı kullanmalıyız aradan geçen bunca zamana rağmen, toplusözleşme grev yasası çıkarılmamıştır, bize göre bu kasten ve bilerek bir savsaklamadır. Bu bir gasptır, önlenmelidir. Siz KAVEL işçileri olarak bu işe öncülük edeceksiniz ve böylece Türkiye’de Anayasa’ya dayanarak bir hakkın kullanılabileceğini herkese göstereceksiniz. İnanıyorum ki, bu sayede sözü geçen yasaların çıkmasını da sağlayarak Türk işçisine önderlik edeceksiniz” şeklinde hitap etti.

28 Ocak 1963 günü KAVEL işçileri işyerinde üretim yapmadan makinelerin başında oturdu. İşveren “kanunsuz grev” uygulandığı gerekçesi ile tutanak tutarak Sarıyer Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulundu.

Aynı gün 10 işçiyi tazminatsız olarak işten çıkardı. Bir süre önce gerçekleştirilen iş yavaşlatma eylemi sonrası   “YA SENDİKA YA KAVEL” denilerek sendikadan istifaları istenen ve “SENDİKA” tercihleri nedeniyle işten çıkartılan dört sendika temsilcisi ile işten çıkarılan işçi sayısı 14’e ulaştı. İşten atmalar grevi kıramadı, fabrika önüne gelen ailelerin de desteği ile sürdürüldü. Bunun üzerine işveren işten attığı 10 işçiyi yeniden işe aldıysa da grev sürdürüldü. Bunun üzerine işveren 13 işçiyi işten çıkardı. 

Grev sürerken önce fabrikanın bulunduğu mahalle halkı sürekli olarak fabrika önünde bulunarak greve destek verdi. Daha sonra o dönem fabrikanın ortaklarından olan Vehbi KOÇ’un İstanbul’daki diğer fabrikalarında çalışan işçiler başta olmak üzere birçok sendika maddi dayanışma kampanyası örgütledi. Greve destek açıklamaları yaptılar. Semttekiişyerlerinde çalışmakta olan işyerlerinde çalışan işçiler başta olmak üzere işçiler grevci işçileri ziyaret etti. SİNE-İŞ Sendikası Grevin filmini çekti.

Sendikaların ağırlıklı bölümü greve destek verip, dayanışma gösterirken ÇELİK İŞ Sendikası KAVEL İşçilerine yönelik olarak yayımladığı bildiride; “ Aziz işçi kardeşlerimiz, bugün için grev yapmak mevcut kanunlarımıza göre suçtur. Tahriklere kapılarak kanunsuz işlere tevessül etmeyiniz. “ diyordu.

Grev süresince, fabrikadan mal çıkarma girişimleri işçilerin direnişi ve mahallede yaşayan halkın desteği ile önlendi.

Grev 36 gün sürdü. 36 gün sonra TÜRK – İŞ ile Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu arasında imzalan protokol ile grev sonlandırıldı. 

Grev sürerken, 18 Şubat 1963 günü Toplu Sözleşme ve Grev Kanunu TBMM’ ye sevk edildi ve 15 Temmuz 1963 tarihinde kabul edildi. KAVEL grevi kanunun şekillendirilmesinde etkili olmuştur.

KAVEL grevi kanunlardaki yasağa rağmen gerçekleştirilmiştir.36 gün süren grev bir hak grevidir. Grev doğrudan grev kanunu için yapılmamıştır. Ancak, Grev hakkı talebinin eylemidir. Grev kanununu çıkarma konusundaki isteksizliğe bir müdahaledir. Grevin bittiği günlerde Anayasa Mahkemesi 3008 sayılı İş Kanundaki grev yasağını iptal etti.

Grev, o dönemde ifade edilen “mücadeleci sendikacılık “ ile “ ricacı sendikacılık” ayrımında mücadeleci sendikacılık örneğini oluşturmaktadır.

Maden İş geleneğinden gelen BİRLEŞİK METAL İŞ Sendikasının içinde bulunduğumuz günlerde yasaklamaya rağmen sürdürdüğü grev “mücadeleci sendikacılık” örneğidir. “HAKLAR YASALARDAN ÖNCE GELİR” demektir.“YASALARI DİRENENLER YAPAR” demektir. BİRLEŞİK METAL İŞ geçen yıllarda da grev yasaklamasına rağmen sürdürdüğü grevleri kazanımla sonuçlandırmıştır. KAVEL işçileri Hamdi BİÇER, Ahmet AĞCA, Recep HAMZA, ŞakirÇAP, Haspal KAYALI, İlyas KABİL,KAVEL grevi sırasında polislere “çocukların kılına dokunamazsınız” diyen mahalleli Hasibe nine, GE Grid Solutions, Green Transfo, SchneiderElectric ve Arıtaş Kriyojenik,Temel Conta, Polonez işçilerini coşkuyla selamlıyor.

Grevde dayanışma var, ama bugün özellikle POLONEZ grevi için bunu söyleyebilir miyiz.

Kavel “çoban ateşi” idi. BİRLEŞİK METAL üyesi işçileri direnişleriyle ateşi “sönmez ateş şelalesi”ne  dönüştürecek. “Milli Güvenlik” gerekçesi ile grev yasaklamaları da son bulacak.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu