H. Merkezi: Umut Gazetesi’nin geçtiği habere göre mektup şöyle:
“Dikilen her fidan komün için dikilir.
Düşen her can devrim için toprağa verilir.”
Devrimci Önsöz
“Doğru bir bütündür, doğru parçalandığında yanlışa hizmet eden birçok açığa çıkar” Mehmet Ulaş Bayraktaroğlu
Komunizm hedefini ulaşılmaz, varılamaz ya da bir ütopya diye tarifleyenler yanılıyorlar. Yanılıyorlar çünkü onların bu çaresizce sonları komunizm gerçekliğinin ve mutlakiyetinin korkusundandır.
Düşman komünizm gerçekliğinden bu denli korkarken, çekinirken biz neden ya olduğumuz yerde ya da olduğumuz yerden daha geriye gidiyoruz.
Eminim bu soruya çok farklı cevaplar çıkmıştır. Ve çıkacaktır. Aslında bu sorunun temelde tek bir cevabı vardır: Liberalizm.
Liberalizm bataklığı doymak bilmeyen her türlü gericilikle beslenen ve beslendikçe daha da büyüyen bir bataklıktır.
Devrimci saflara çok rahat girebilir ve girdiği an kaygı ve zaaflarla kendine yaşam alanı (bataklık) oluşturur. Yaşam bulduğu an yayılmaya yani devrime saldırmaya başlar. Ve nihayetinde ya olduğumuz yerde sayarız ya da olduğumuz yerden geriye gitmeye başlarız.
Liberalizmle savaşım hafife alınır bir şey değildir. Tasfiyecilikle çözülebilecek bir şey hiç değildir. Bu bataklığı görmeyip (ki kör olmak gerekir) sineklere savaş açmaya benzer. Oysa yapılması gereken bataklığı kurutmaktır. Yaşam alanını orada bulamayan sinek oraya yaklaşamayacaktır, varolanlarsa yaşam alanları tükendiği için orayı terkedecektir. Peki liberalizm bataklığını nasıl kurutmalı?
Öncelikle saflarımızda zihinlerin netleştirilmesi gerekmektedir. Her devrimci devrim hedefine kopmaz bir inançla bağlanmalı ve bunu yaptığı her faaliyetde aklından çıkarmamalıdır. Devrim hedefi netleşmediği takdirde saflarımız çürümeye, dağılmaya hazır bir hale gelir. Bugün Türkiye Sosyalist Hareketinde olduğu gibi iki örgüt yan yana geldiğinde üçüncü örgüt ortaya çıkıyor. Bunun temelinde küçük burjuva kariyerizmi, rekabet vs. karakter özellikleri sebep olmaktadır. Oysa amaçlar net olsa devrime bağlılık, devrim esas alınsa şuan yapılan birçok tartışma ve mevcut ayrılıklar gereksiz hale gelecektir.
Bir komunisti çürüten burjuva yaşamdır. Onu mücadeleden soğutan, küstüren… Kadro eğer komunizmi yaşamıyorsa, insani ilişkileri komunistçe olmuyorsa devrim hedefinden uzaklaşması o kadar kolay olacaktır. Bu yüzden kadrolar bulundukları her alanda komünler kurmalı, ilişkilerini komunistçe gerçekleştirmeli ve etrafındaki her türlü gericilikle amansız bir mücadeleye girişmelidir. Bu sayede saflarımız sağlamlaşacak ve daha ileri mevziler kazanacaktır.
NOT: Bu yazdıklarımı pek çok yoldaş yazmıştır. Hatta daha güzel kaleme almışlardır. Yazdıklarımı tekrar amacı ile yazmadım. Yazdıklarım tüm yoldaşlara vasiyetimdir. Kendinize ve etrafınızda olup bitenlere liberal yaklaşmayın. Önce içsel devrim ardından örgütsel devrim.
Yaşasın Devrim ve Sosyalizm”