2015 yılının katliamlarla ve direnişlerle dolu bir yıl olarak tarih sayfalarındaki yerini aldığı şu günlerde, T. Kürdistanı’nda örülen direnişler 2016 yılının da büyük muharebelere gebe olacağının ipuçlarını bizlere vermektedir. Kobanê’de çakılan kıvılcım T. Kürdistanı’nda mayalanarak sokak sokak, mahalle mahalle, ilçe ilçe barikatlar ve hendeklerin arkasında yükselen direniş ülkenin doğusunda ve batısında beklenilen düzeyde bir karşılık bulmamış olsa da bu durumu bir karamsarlık olarak görmemek gerekir.
Bir yandan dünya ekonomisinde önemli bir yer tutan Avrupalı emperyalist ülkelerin içerisinde bulunduğu ekonomik krizin etkisi her geçen gün ülkemiz başta olmak üzere sömürge konumunda olan ülkeler üzerinde de etkisini artırarak sürmekte. Diğer yandan ise Ortadoğu’da devam eden savaş gerçekliği ve bu savaş üzerinden Rusya, İran ve Çin’in başını çektiği doğu ve ABD, İngiltere, Fransa ve Almanya’nın başını çektiği batı emperyalistlerinin Suriye üzerinden sürmekte olan it dalaşı hız kesmeden devam etmekte. Gerek emperyalistler arasında sürmekte olan it dalaşı, gerekse Suriye’de YPG, ÖSO ve Proletarya Partisi’nin de içerisinde yer aldığı Enternasyonalist Özgürlük Taburu tarafından verilen özgürlük mücadeleleri, çeteci terör örgütü DAİŞ’e indirdikleri darbelerle ivme kazandı. Ortadoğu’da ve ülkemizde yaşanmakta olan tüm bu gelişmeler biraraya toplandığında önümüzdeki sürecin ciddi bir mücadele yılı olacağı orta yerde ayan beyan durmakta.
“Mücadeleyi zaferle taçlandırmalıyız”
Ülkenin doğusunda devlet terörü şiddetini her geçen gün artırırken, batısında ise işçi ve emekçilerin bilinçleri şovenizmle zehirlenmekte, sömürü çarkı ise tüm hızıyla sürmekte.
Ülkenin doğusunda her gün çocuk, genç, yaşlı, kadın ve hasta demeden insanlar öldürülmekte, bir taraftan da devlet eliyle yaşam hakları sokağa çıkma yasaklarıyla ellerinden alınmakta. Tabii ki tüm bu katliamlara ve faşist uygulamalara karşı Kürt halkı kendi özsavunmasını sağlamak için barikatların ve hendeklerin arkasında yeni yaşam alanları ve kendi özsavunma birliklerini oluşturmayı sürdürmekte.
Yaşanan bu gerçekliklere karşı bizler sınıf bilinçli işçiler olarak sınırsız ve sınıfsız bir dünya ve savaşların son bulduğu insanların renklerinden, milliyetlerinden, cinsiyetlerinden ve inançlarından dolayı birbirine düşmanlaşmadığı bir dünya özlemi ve idealiyle yürütmüş olduğumuz bu haklı ve onurlu mücadeleyi zaferle taçlandırmalıyız. Yürütülen bu haklı ve onurlu mücadeleyi zaferle taçlandırmanın yolu ise; kendini tekrar eden, takvimsel eylemlikler, toplantılar ve etkinliklerin yerine, kabuğumuzu kırarak yeni faaliyet alanları ve yeni kitlelere açılmanın zorunluluğu ve yaşanan her bir yeni gelişme bunu daha fazla hissettirmekte. Kürt halkının kendi yaşam alanlarına sahip çıkarak yükselttikleri direnişin boğulmasına izin verilmemeli merkezi otoritenin gücünün zayıflatılması ve Demokratik Halk İktidarı mücadelesinin yakınlaşmasının bir yanında bu haklı mücadelenin büyütülmesinden geçtiğini akıldan çıkarmamak gerekir. Sınıf mücadelesinin tek düze bir hat üzerinden yürümediğini çok farklı mücadele alanlarının birleştirilerek mücadelenin aynı rotaya oturtulması gerektiğinin bilinciyle tüm alanlarda kitlelerden kitlelere perspektifiyle kitlelere bağlılığın gereklerinden olan feda ruhunu ve cüretini kuşanarak devrimci mücadeleyi büyütmenin koşulları mevcutken vakit kaybetmeden tüm faaliyet alanlarında çalışmalarımızı genişleterek yaygınlaştırmalıyız.
Gemlik’ten Bir Partizan Okuru