asın Açıklamasını kent savunması adına İlknur Türkoğlu okudu. Eylemde, Limak Akbelen’den defol, “Cudi’den Akbelen’e bu memleket bizim ” sloganları atıldı. Eylemde tükoder genel başkanı ve Akbelen’e gidip gelen yeşil Sol parti eş sözcüsü de söz alarak tepkilerini dile getirdi.
İstanbul’da Bakırköy Kent Savunması, Bakırköy Özgürlük Meydanı’nda yaptığı açıklamada Akbelen’deki ağaç kesimine ve yaşam savunucularına müdahaleye tepki gösterdi.
Yapılan açıklamada “Ellerinizi Akbelen’den ve diğer ormanlarımızdan çekin! Orman kesimini durdurun” çağrısı yapıldı.
Açıklamanın tamamı şöyle:
“Muğla’nın Milas ilçesindeki İkizköy’e bağlı Akbelen ormanında Limak Holding ve İç Taş Holding bölgede ömrünü tamamlamış termik santraller için yani kömür çıkarmak için 150 yıllık ormanlarımızı kesiyor, yok ediyorlar.
İkizköylüler 4 yıldır sürdürdükleri hukuk mücadelesiyle ve de son 2 yıldır bizzat 24 saat nöbet tutarak 740 dönümlük Akbelen ormanını korumaya çalışıyorlar.
Akbelen bölgenin yağmur havzası. Milas zeytini kalitesiyle Avrupa çapında bu coğrafyayı temsil ediyor, köylülerin başlıca geçim kaynağı.
Fakat ne oldu? 24 Temmuz sabahı erken saatlerde Limak’ın kesim ekipleri Jandarma ve tomalar eşliğinde Akbelen ormanına girip ağaç kesimine başladı. Akbelen ormanında bir cehennem çukuru yaratılmış. Buradaki köylüler ovalara indiriliyorlar, ovada ev yapıyorlar, bu sefer de ovadaki yerleri kamulaştırılıyor.
Akbelenliler köylerini, tarlalarını, ormanlarını vermek istemiyor. Bölgede işletilen termik santraller bölge halkını zehirliyor, hasta ediyor ve kanserden öldürüyor. İklim krizinin yeryüzünde görünen hali aşırı sıcaklık Akbelen ormanının vahşice yok edilmesiyle daha da hissediliyor.
Anayasanın 169. Maddesi ormanlara zarar verecek hiçbir durum kabul edilemez diyor.
Oysa Anayasaya göre ormanları koruması gereken devlet, kendi eliyle ormanları yok ediyor. Hukuki olarak buradaki termik santraller için ÇED süreci işletilmemiş ve de ÇED’e dair dava ne yazık ki reddedilmiştir. Yürütülen süreç Anayasaya aykırı, yasalara aykırı, ulusal sözleşmelere aykırı.
Kaz Dağlarından Akbelen’e, Munzur’dan Cudi’ye, Madra’dan İğneada’ya, ülkemizin her yanı yangın yeri. Cudi ormanlarında çıkan yangınlara 4 gün sonra müdahale ediliyor.
Yetkililere ve konunun uzmanlarına soruyoruz: İklim krizi ve kuraklık kapıdayken termik santrallerde, kömür için orman katlindeki bu ısrar neden?
Kanunla korunan ormanlarımız neden sistematik olarak yok ediliyor?
Buradan tüm yetkililere sesleniyoruz:
Küresel iklim krizi çağında ne için olursa olsun orman kesilmez. Bu gezegenin ve bu halkın daha fazla ağaca daha fazla yeşil alana daha fazla tarım arazisine ihtiyacı var.
Ellerinizi Akbelenden ve diğer ormanlarımızdan çekin! Orman kesimini durdurun.
Evet enerjiye ihtiyacımız var ama ondan da önemlisi havaya suya ihtiyacımız var.
Türkiye halkına ait olan ormanları, zeytinlikleri, çamları, gölleri, nehirleri, dağları yandaş firmalarınıza ve onların yurt dışındaki ortaklarına peşkeş çekmeyin artık.
Çünkü ormanlar ölürse biz de ölürüz.”