Cengiz Holding, 29 Ekim’de “Bağımsızlığımızın en güçlü ifadesi” diyerek bir video yayınladı. İki gün sonra ‘bağımsız vatan’ın 1 milyon ağacının boğazına sarıldı. Ağzı bozuk sermayedar için ikiyüzlü bir tavır değil bu. Zira sırtını güçlü bir iktidara dayamanın verdiği hırsla ganimetini topluyor. Filozof Seneca’nın dediği gibi “Saray’ın deliliğine yoldaş olmuş gidiyor, ne korku ne utanç, onu yolundan alıkoyuyor.”
Çanakkale’nin Bayramiç ilçesine bağlı, Kazdağları’nın eteklerine kurulu on köy, Halilağa Bakır ve Altın Madeni’nin gazabına uğrayacak. Sular zehirlenecek. Meralar kuruyacak. İliç’te, Çaldağı’nda neler yaşandıysa bin katı gerçekleşecek. Çünkü 600 dönümü kapsayan maden sahası, 6 bin dönüme çıkarıldı.
Madenin yok edeceği on köy, Cengiz’in de kutladığı Cumhuriyet’in ilanının hemen öncesinde düşman işgalinden kurtarılmıştı. Bazılarının adı Homeros destanından, bazılarınınki İran ve Asya’da yaşamış eski kabilelerden gelen Türkmen köylerine işgal güçleri 101 yıl sonra topuyla tüfeğiyle girmiyor. Çünkü Cengiz Holding 1 milyon ağacın başını, İngiliz sermayesinin ayaklarına seriyor.
KANADA İLE İMZALANAN ANLAŞMA
Cengiz’in 29 Ekim videosundan 21 gün önce, 8 Ekim 2024 günü Kanada ve İngiltere’deki gazetelerin finans sayfalarında müjdeli bir haber yayınlandı. Aynı gün Toronto ve Londra borsalarındaki yatırımcılara da açıklama yapıldı. Cengiz Holding ile elektrikli araçlar için batarya malzemeleri üreten teknoloji şirketi Kanadalı Novonix arasında stratejik işbirliği anlaşması imzalandığı duyuruldu. Anlaşma ile atık batarya tozlarından nikel, kobalt ve lityumu geri kazanarak, geri dönüştürülmüş yeni batarya üretilmesi projesinin İngiltere ve Kanada Kritik Mineraller Programı tarafından fonlanacağı belirtiliyordu.
Yani bizim yolsuzluk tapelerinden havuz medyasının kurucu babalarından olduğunu öğrendiğimiz; Sedat Peker’den, Mesut Yılmaz’ın verdiği 5 milyon dolar rüşvet için aracılık yaptığını duyduğumuz; ihalelerle semirtildiğini ve iktidar giderse esamesi okunmayacağını düşündüğümüz Cengiz, meğer uluslararası sermayenin gözdesiymiş. Hem de yeni ticaret savaşlarını tetikleyen nadir elementlere dayalı teknoloji rekabetinde kritik bir rolde. En önemli hammaddelerden birisinin tedarikçisi olarak…
Cengiz Holding 2020 yılında İngiltere’nin yarım asırlık teknoloji şirketi ICoNiChem’i satın aldı. Kobalt ve nikel tuzları üretiyor. Özellikle elektrikli araçların bataryaları için önemli ürünler. Cep telefonundan bilgisayarlara, askeri sanayiden uzay araçlarına geniş bir kullanım alanı var. “Ne güzel. Bir Türk şirketi teknolojik atılım yapmış” diyen çıkacaktır. Bakalım gerçekten öyle mi?
ICoNiChem’in bu katma değerli ürünler için kullandığı hammaddenin tamamı Türkiye’deki bakır ve nikel madenlerinin işlenmesinden elde edilen kobalttan geliyor. Cengiz’in, İngiltere’ye uzanan üretim bandı şöyle: 2005’te özelleştirmeden aldığı Eti Bakır’ın, Mazı Dağı’ndaki bakır madenlerinden çıkarılan cevher işleniyor. Özel olarak Cengiz için inşa edilen tren hattıyla Diyarbakır’a, oradan da yine özelleştirmeden aldığı Kastamonu’daki tesislere gidiyor. Buradaki bakır da aynı tesislerde işlenip depolanıyor. Sonra 2016’da özelleştirme ihalesi ile 49 yıllığına işletmesine sahip olduğu İnebolu Limanı’na ulaşıyor. Ardından altyapı ihaleleri sayesinde kazandığı para ile satın aldığı ICoNiChem’e ihraç ediliyor. Ve kobalttan 13 farklı ürün elde ediliyor.
Böylece katma değerli ürün, ‘Majesteleri’nin ekonomisinin hesabına yazılırken bize de ağaç katliamı, suların zehirlenmesi, kiri, pası, ettiği küfürler kalıyor. Cengiz’in üretimi sayesinde İngiltere en büyük 12’inci kobalt ihracatçısı oldu. Zira Cengiz tek başına dünya kobalt ihtiyacının yüzde 2’sini karşılıyor. Son olarak İngiltere’deki Faraday Enstitüsü de ömrünü tamamlamış bataryaların geri dönüşümü için Cengiz’e destek verdi.
Özelleştirmeden tren yoluna, limanların devrinden maden cevherine, sömürge ekonomisi daha nasıl ete kemiğe bürünsün. Cengiz’in gücü esas buradan geliyor. İngiliz sermayesinin çıkarı için memleketin altını üstünü eşeleyip duruyor çünkü.
REFAHI YABANCIYA, SEFALETİ BİZE
ABD Jeoloji Araştırması 2024 raporuna göre dünyanın en büyük kobalt tedarikçisi ilk 10 ülke şöyle:
1- Demokratik Kongo: 170 bin metrik ton
2- Endonezya: 17 bin metrik ton
3- Rusya: 8 bin 800 metrik ton
4- Avustralya: 4 bin 600 metrik ton
5- Madagaskar: 4 bin metrik ton
6- Filipinler: 3 bin 800 metrik ton
7- Küba: 3 bin 200 metrik ton
8- Yeni Kaledonya: 3 bin metrik ton
9- Papua Yeni Gine: 2 bin 900 metrik ton
10- Türkiye: 2 bin 800 metrik ton
Şu ülkelerden kaç tanesi geleceğin teknolojisine kaynak sağladığı için refaha ermiş, halkı mutlu mesut yaşıyor?
İngiltere Jeoloji Araştırmaları 2021 raporunda ise yeni ticaret savaşında hammadde tedariği için İngiltere’nin Balkan ülkeleri ile özellikle Türkiye’deki kaynaklara yönelmesi gerektiği vurgulanıyordu. Türkiye’de tespit edilen bakır ve nikel yatakları sayesinde kobalt üretiminin 10 bin metrik tona çıkabileceğine işaret ediliyordu.
Halilağa madenine yer açmak için 1 milyon ağacı gözlerini kırpmadan neden ve kimin için kestiklerinin yanıtı burada. Bu yüzden ne korkuyorlar ne utanıyorlar!
***
Konu Cengiz olunca ana muhalefetin yıllardır ‘yandaşlık’ üzerinden sürdürdüğü içi bomboş propagandasını da not düşelim.
Bir ara Londra caddelerinde Cengiz’in aldığı evlerin izini sürüyorlardı. İhalelerden gelen serveti sinsice kaçırdığını söylüyorlardı. Oysa Londra’ya 222 km uzaklıktaki Liverpool’a baksalardı, ICoNiChem’i 2020 yılında Cengiz’in aldığını görürlerdi. İhalelerden gelen milyarlarca lira sinsice değil, açık açık İngiliz sermayesinin çıkarına akmıştı. O sırada insanların umut bağladığı Altılı Masa ise ‘gizli belgeler’ peşinde hafiyelik oynuyordu.
İşte her 29 Ekim’de Koç’undan Sabancı’sına, Eczacıbaşı’ndan Cengiz’ine, milliyetçisinden sosyal demokratına, sağcısından dincisine etini sıyırıp, iliğini kuruttukları Cumhuriyet’in iskeletini, “Size kalan budur” dercesine sallayıp duruyorlar.
Kim daha fazla kutlama çığlığı atıyorsa, bilin ki en büyük tazı payını da o kapıyordur.
Gazete Duvar 4 Kasım 2024