Devlet, Armenak Bakırcıyan’ın mezarına bir kez daha saldırma kararı almış… Devleti Armenak’a karşı daha saldırgan kılan, komünist olmasıyla birlikte Ermeni milliyetinden olmasıdır. Bunun sonucu olarak Armenak’ın ölüsüne bile saldırmıştır, saldırmaya da devam ediyor. Nitekim Armenak yoldaşın mezarına bir kez daha saldırdı. Mezarı ve anıtı bir kez daha parçalandı. Devrim şehidi mertebesine ulaşmış yoldaşın mezarlığına yine tahammül edemedi…
Daha önce yoldaşın mezarına yapılan saldırılarla cesedin tüm parçaları mezar dışına fırlatılmıştı. Her saldırı sonrası yöre halkı Armenak’a sahip çıkmış, paramparça edilen kemiklerini toplayarak yeniden mezarlığa göm-müştür. En son Ermeni Soykırımı’nın 100. yılı anısına yapılan anıtın açılışında, 26 Nisan 2016 tarihinde yeniden anılmıştır. Dersim’in Nazımiye ilçesinde Pembelik Baraj Gölü kıyısında yapılan anmayla Armenak ve diğer Ermeni asıllı devrim şehitlerine bir kez daha sahip çıkılmıştı. Bu anmaya çevre halkı ve devrimci ve demokrat güçler kalabalık bir katılımla yerlerini almışlardır.
Bu anmayı içlerine yine sindiremeyen resmi güçler ve gerici-şoven kesim, yine geçirdikleri travmayla Armenak Bakırcıyan’ın mezarına yaptıkları saldırı furyasını devam ettirdiler.
Armenak’a niçin tahammül edilemiyor?
Armenak’a yapılan bu saldırı furyasının nedenlerinden biri devrimci olması ve kısa ama onurlu yaşamında dimdik ayakta durmasıdır. Saflarında yer aldığı hareketin komünist ideolojiyle kendisini donatması ve o minvalde yoluna devam etmesidir. Bunun sonucu karşı-devrime karşı mücadelenin ve direnişin simgesini oluşturmuştur. Ancak diğer bir neden ise yoldaşın Ermeni milliyetinden olmasıdır. Resmi güçler onun Ermeni kökenli olmasını bir türlü içlerine sindirememişlerdir, bir türlü varlığını kabullenememişlerdir… 1915-1923 yıllarında soykırımla kökenlerini yok ettikleri, izlerini sildikleri, topraklarını-mallarını gasp ettikleri ve varlıklarını bir türlü kabullenemedikleri ulusal toplumdan birinin, mevcut sistem ve devlete karşı devrim saflarında yer almasını hazmedemeyen devlet, ona bu ruh haletiyle saldırmıştır. Bu ruh haliyle Armenak yoldaşın toprağın altındaki ölü bedeni bile defalarca saldırıya maruz kalmıştır…
Devletin resmi doktrini Ermeni düşmanlığıyla piyasaya sürülmüştür. Bunun sonucudur ki; bağnaz Türk milliyetçiliğinin mayasında anti-Ermenilik de vardır. Bunun sonucudur ki, tarihi çarpıtan ve soykırımı inkar eden resmi doktrinle “Ermeni dölü”, “gavur”, “katli vaciptir” vb. İmajlar oluşturulmuş ve topluma Ermeni düşmanlığı empoze edilmiştir. Şovenizm boyutlarındaki böylesi milliyetçilik ile tarihsel gerçeklik inkar edilmiştir.
Buna neden ihtiyaç duyulmuştur? Ermeniler soykırımla ve tehcirle büyük ölçüde katledilmiş ve topraklarından arındırılmıştır. Soykırım sonucu olarak 1915’te çıkartılan Emval-i Metruke yasası esas olarak “Kurtuluş Savaşı”ından sonra uygulamaya konulmuştur. Bu yasanın amacı Ermenilerin topraklarına ve mallarına el koymak ve tarihsel, sosyal, kültürel olarak izlerini silmektir. Bunun sonucu İngiltere ve Fransa ile imzalanan Lozan Antlaşması ile Ermenilerden kalma mallar ve topraklar devlet tarafından gaspedilirken, -İstanbul dışındaki- Ermeni okulları ve kiliseler devlet tarafından yakılıp-yıkılmış-kül edilmiştir. Böylece mümkün mertebe Ermenilerin tarihsel izleri de silinmek istenmiştir. Ardından Ermeni sorunu bir tabu olarak toplumun belleğinden gizlenmiştir. Toplum zihninde böylesi bir imaj yaratılmıştır…
İşte Armenak Bakırcıyan böylesi bir düzende devrimci bilinçle mücadeleye atılmıştır. Tüm baskıları gören ve sınıf mücadelesine tabi kılan perspektifle hareket eden proleter-devrimci saflarda yerini almıştır. Bu minvalde tutarlı ve radikal bir mücadele yürütmüştür. Bu mücadelede tutsak düşüp, resmi güçlerin en güçlü olduğu cezaevi kurumundan firar etmiştir. Bu mevcut yönetimi daha çığırdan çıkartmıştır. Öyle ki, dönemin basını Armenak’tan her bahsettiğinde onun Ermeni kökenine vurgulamadan edememiştir. Nefretle özdeşleşmiş Ermeni imajı öne çıkarılarak Armenak hedef alınmıştır.
Armenak gelecekte bilincimizde daha güçlü yer alacaktır…
Armenak devrimci olmasaydı sıradan bir Ermeni olarak, Ermeniler üzerindeki ulusal baskıyı yine hissedecekti. Mevcut sistemin karakteristik bu yapısı Ermeniler üzerinde böylesi katmerli tahakkümü hep gündemde tutmuştur. Ama daha önce de belirttiğimiz gibi, devrimci saflarda yer alması ona reva görülen zulmü daha daha üst boyutlara tırmandırmıştır.
Emval-i Metruke yasasıyla beraber, Şark Islahat Fermanı, Türk-İslam Sentezi vb. ırkçı doktrinler yasal mertebeye getirildikten sonra, TC devletince pratikte yürürlüğe konmuştur. Aslında bu baskı ve tahakküm salt Ermenilerle sınırlı kalmamıştır. Beraberinde Rumlar, Süryaniler, Yahudiler, Kürtler, Aleviler de hedef alınmıştır… Geçmişi ve günümüz tarihi baskı, katliam, soykırımlarla dolu çok uluslu ve çok inançlı heterojen bir toplumun, tek uluslu homojen bir topluma dönüştürülmesini hedefleyen bir devlet mekanizmasının çabasıdır tüm bunlar… Bunun sonucudur ki, yüz-iki yüz yıl öncesi yaşanan bu durum, günümüz ülke koşullarında da hala devam etmektedir…
Ama bir şartla. Irkçı travma ve histeri nöbetini alt ve üst yapısında taşıyan bu sistem, artık mayasında taşıdığı bu sorunları gizleyememektedir. İşte Armenak yoldaş bu tarihsel koşullarda devrim saflarında yer almıştı… Şehit düştüğünden beri hala mezarlığında saldırıya uğrayan Armenak Bakırcıyan her saldırı sonrasında zihinlerimizde daha güçlü yer alacaktır! Saflarında yer aldığı devrim güzergahı daha ileriye taşınacak ve pörsümüş, temelleri sarsılmış sistem yerini daha ileri sisteme bırakacaktır.
Armenak Bakırcıyan’ı, Hrant Dink’i, Nubar Yalım’ı, Manuel Demir’i, Hayrabet Honca’yı ve tüm devrim şehitlerini bir kez daha saygıyla anıyoruz. (Bir yoldaşı)