Nubar yoldaş, şehadetinin 6. yılında, seni anıyoruz, seni arıyoruz!
Nubar Ozanyan yoldaşın ölümü de Ararat dağı kadar yüce olmuştur. O, Ararat’a başlatılan özgürlük yürüyüşünde “er veya geç, şanlı bayrağımızı dalgalandıracağız…” inancıyla hareket etti ve şehit düştü. Ölümü kutsadığımız anlamı çıkarılmasın bu sözlerden. Onu her saat, her dakika anıyoruz ve arıyoruz. Derin üzüntüsünü yaşıyoruz. Yeri doldurulamayacak kadar değerli yoldaşımız, arkasında derin izler, anılar ve örnek yaşantısıyla Kaypakkaya geleneğinin şehitler kervanına katıldı.
Kaypakkaya geleneğinde, Kürt sorunu ve kendi kaderini tayin hakkı mücadelesi kırmızı çizgimizdir. TC devletinin kuruluşunun 100. yılında inkar ve yok sayılan Kürt ulusunun Rojava topraklarında yeniden varoluş mücadelesinde, bir elin parmaklarını geçmeyen kadrolar ile başlatılan mücadele, bugün meyvelerini vermeye başladı.
Nubar Ozanyan, Rojava’da yanan ateşin feodal-gerici iktidarlar ile halk üzerindeki etkisi, Ortadoğu-Türkiye devrimci hareket üzerindeki kazanımları, hepimizin tüm insanlığın kazanımları olacak diye hareket etti. Kaybı ise bütün insanlığın kaybı oldu. Bu yüzden korumak ve kollamak görevi hepimizin görevi olması gerekir dedi.
Nubar yoldaşın bulunduğu Lübnan-Bekaa Askeri Kampı’nda, Artsakah (Dağlık Karabağ) ile Rojava’da ve değişik coğrafyalarda bu kadar sevilmesinin sebebi eğer araştırılacak olunursa onun insan sevgisi ile dolu olmasıdır. Lübnan’a, Rojava’ya yeni açılım kararları alındığında ilk önce tereddütsüz “ben hazırım” dedi. Alçakgönüllü-dürüst-yardımsever aynı zamanda güçlü ve heybetli, vücut şampiyonluğu kazanmış yapısına rağmen “karıncayı incitmeyen” bir yapısı vardı. Yeni karşılaştığı ve misafir ettiği dost ve ahbaplarına karşı kendisi yerde yatar, onlara rahat etmeleri için yatağını yorganını verirdi.
Mal-mülk-araba-sermaye birikimi derdine düşenlere sadece her zamanki duruşuyla güler geçerdi. Paris’te bütün devrimciler bu yüzden ona “Fakir” diye hitap ederlerdi. Şehit düşene kadar da ne bir arabası ne bir evi vardı. Son yolculuğunda TKP-ML TİKKO’nun Askeri Kampı’nın inşası için, Rojava’ya vardığında belki kimse inanmayacaktır, abartılı denilecektir ama cebinde sadece 50 YTL’si vardı. Bugün o para, yoldaşlarının elinde emanette saklıdır.
Nubar Ozanyan Filistin Halkı ile Dayanışmak için Lübnan Bekaa Vadisinde
1976 yıllarında, bugünkü gibi konuşulan, gündem olan ulusal sorunların başında Filistin ulusal sorunu gelmiştir. Filistin halkının haklı mücadelesi dünyanın değişik ülkelerinden birçok devrimcinin dikkatini çekmiş akın akın Lübnan’a destek sunmak için gidilmiştir. Türkiye Devrimci Hareketi yine bugün Rojava’ya kadrolarını gönderdiği gibi dün de Filistin halkı ile dayanışma için birçok kadrosunu göndermiştir. İsrail bombardımanlarında birçok Enternasyonal Devrimci şehit olmuştur, halen mezar yerleri belli değildir. Birçokları ise tutuklanarak yıllarca İsrail hapishanelerinde kalmıştır. THKO önderlerinden Deniz Gezmiş de bölgeye gitmiş, Şam yakınlarında Suriye istihbaratı tarafından tutuklanmış ama FKÖ’nün araya girmesiyle serbest kalmıştı.
Bugün Siyasal İslam, Filistin halkının davasını en çok istismar edenlerin başında gelirken, 1978 yıllarında Lübnan’a giden devrimcilere ise saldırmışlardır. Aynı şekilde bugün de Rojava’ya dünyanın değişik ülkelerinden giden, Enternasyonal Tabur’da örgütlenen, şehit düşen, gazi olan, hapishanelerde olan birçok devrimci bulunmaktadır.
Nubar Ozanyan da 1968 devrimci kuşağı önderlerinden Deniz Gezmişlerin yolundan hareket etti. Uzun bir süre Bekaa Vadisi’nde kalarak, milliyetçiliğin-sosyal şovenizmin panzehiri olan, enternasyonalizm ruhunu kuşanmış, önderlerinden aldığı bayrağı elden ele taşımıştır. Yeni kuşak devrimcilere, “İttihatçı”ların değil devrimcilerin mirasını bırakmıştır.
Nubar Ozanyan Artsakh’ta (Dağlık Karabağ)
Lübnan – Bekaa Vadisi’nde askeri eğitimini tamamladıktan sonra, önce Türkiye’ye, arkasından Hayastan’a, Rusya’nın sınır güvenlik duvarların aşarak kimliksiz ve pasaportsuz olarak girdi. I. Artsakh Savaşı komutanlarından, kendisi gibi Lübnan’dan Hayastan’a gelen enternasyonal devrimci Monte Melkonyan ile tanıştı. Lübnan’da Ermeni mahallelerinin savunmasında elde ettiği savaş tecrübelerini, Artsakh’ın öz savunmasında kullandı. Aynı zamanda Leonid Azdgalyan ile de tanışıp savaş tecrübelerini Türk-Azeri-MHP Ülkü ocakları çetelerinin saldırılarına karşı kullanarak geçit vermediler.
Nubar Ozanyan savaş yeteneklerinin yanısıra, boş vakitlerini okuyup-araştıran, Türkiye’de bilinmeyen Sovyet Ermenistanı devrim sürecine dair dört kitabı Türkçe’ye çevirisini yaparak kazandırmıştır. Mükemmel Ermenice dil bilgisini eğer isteseydi şahsi çıkarları için kullanabilirdi. Ama hiçbir zaman kullanmadı. Yeteneklerini halk yararına kullandı. Günümüzün hastalığı sosyal medyadan ve gösterişten uzak klasik çevirileri ile uğraştı.
Nubar Ozanyan’ın Ermenice öğretmeni ve çok iyi derecede Ermenice konuşmasında önemli rolü olan sayın değerli Ermenice hocamız Arsen Canyan (Sakayan) ile yolları Hayastan’da kesişti. 85 yaşında bu yıl içerisinde kaybettiğimiz değerli hocamızı burada saygı ile anıyoruz. Anılarında kendi anlatımına göre, sol-sosyalist gelenekten gelirken, aynı zamanda şair ve yazar olan hocamızın, yüzlerce öğrencinin Ermenice öğrenmesinde önemli katkıları oldu. Ermenistan’a gelene kadar, yatılı Ermeni okullarında eğitmenlik ve bir süre sonra da Ermenice öğretmenliği yapmıştır. 1978 yıllarında, Türkiye’yi terk ederek, anavatanına dönüş yapmıştır.
1. Artsakh savaşında biricik oğlunu Türk ve Azeri işgalci çetelerine karşı savaşta kaybetti. Ama Nubar Ozanyan öğretmenini bir an olsun yalnız bırakmadı. Acılarına ve dertlerini biraz olsun hafifletmek için ziyaretlerini eksiksiz sürdürmeye devam etti. Ama kıymetli hocamız, bir gün oğlunun savaştığı düşmanlara karşı, bu sefer de IŞID çetelerine karşı, yüzlerce öğrencileri arasından tek Nubar Ozanyan’ın da oğlu gibi şehit düşeceğini nereden bilecekti?
Nubar Ozanyan Rojava’da
Rojava’nın özgürleştirilmesi hamlesinde kaybettiğimiz enternasyonal devrimci Nubar Ozanyan Filistin-Ermeni halklarından sonra bu sefer bir başka bölgede haksızlıklara ve zulme karşı R.T.Erdoğan’ın askerleri IŞID çetelerine karşı savaşmak için yönünü Ortadoğu’ya çevirdi.
Şengal’de bir ferman daha yaşayan Ezidi halkı, Musul-Kerkük’ü ele geçirip petrolleri Erdoğan ile paylaşan, Ermeni-Kürt ve Arap halklarına karşı barbarlığın en kötülerinin, insanlığa karşı işlenen suçların yaşandığı, Erdoğan’ın talimatları ile Avrupa’nın birçok şehrinde Paris-Brüxsel-Berlin’i kana bulayan, IŞID çetelerine karşı, insanlığın kutsal değerlerini savunmak için savaştı ve şehit düştü.
Nubar Ozanyan ile dünyanın değişik ülkelerinden gelen ve bugün 11.000’den fazla şehit verilerek, özgürleştirilen Rojava parçasında diz çöken, teslim olan ve yenilen Erdoğan’ın askerleri oldu. “Kobane düştü, düşecek” diye sevinirken hevesleri yarıda kaldı. Sözde IŞİD’in başkenti Rakka bugün her zamankinden daha özgür, yakında kurulacak halk mahkemelerinde hesap verecek günler pek uzak değildir.
Rojava’da 14 Ağustos 2017 tarihinde aramızdan ayrılan Nubar Ozanyan’ın şehit düşmesinden dolayı derin üzüntü yaşıyoruz. Fakat en çok sevinenler ise sosyal medyada Azeri ve Türk faşistleri oldu. Çünkü o; Azeri-Türk ve IŞİD faşistlerine ömür boyu unutamayacakları bir ders vermişti.
Nubar Ozanyan çağlayan Aras-Fırat, bazen de Dicle nehirleri gibi coşkulu idi, hiç durmadan okyanuslar ile buluştu. Bir an olsun boş durmadı. Zor günlerin geleceğini bilerek hazırlıklarını yaptı. Bir gün olsun “yarasını” kimseye göstermedi-yakınmadı. Her zaman “her şey iyi olacak” diye yoldaşlarına umut verdi. Son yolculuğuna Dersim sevdalısı, gerillalara uğramadan çıkmadı. Ancak yolculuğu istediği gibi sonuçlanmadı, yoldaşları ile kucaklaşamadı. Ok bir kere yaydan çıkmış, görev insanı ölüm pahasına da olsa görevini yerine getirecekti. Çok sevdiği Serdar Can ile iki komutan, iki asker artık son defa vedalaştılar….
Ortadoğu topraklarında dost ile düşmanın kimin belli olmadığı en zor koşullarda Rojava’ya ulaşmak için, çok çaba sarf etti. Türk ordusu özel birliklerinin ağır yenilgiler aldığı “bir gece ansızın geldikleri” gibi arkalarına bakmadan geri döndükleri Gare’de eğitimini tamamladı. Gare’de fedai ruhunu kuşandı. Türk istihbaratı MİT ile bütün sınır boyu karakollarında birlikte çalışan KDP peşmergelerini atlatarak Rojava’ya ulaştı. Halk, enternasyonal devrimciler ve Heval’ler ile hiç unutulmayacak dostluklar kurdu, derin izler bıraktı.
Nubar Ozanyan, ismini kendisine rehber olarak aldığı Ermeni fedai geleneğinin büyük komutanı Antranik Ozanyan’ı örnek aldı. O isme layık olarak yaşadı…O isme layık olarak da şehit düştü! (Yoldaşı)