Katar’ın başkenti DOHA’da 29 Şubat 2020’de, ABD ile Taliban arasında imzalanan “barış”anlaşmasından…
Taliban’ın kurucusu ve yöneticisi ABD’dir!
Afganistan ve Pakistan medreselerinde din eğitimi alan öğrenciler tarafından kurulan ve öğrenci (Talib) anlamına gelen, Taliban (öğrenciler), 1994 yılında örgütlendi.
İçlerinde Rus emperyalizmine ve işgaline karşı savaşmış kişilerin de bulunduğu Taliban örgütü, Pakistan istihbaratı -ISI- (Inter Services İntelligence) ile CIA’in birlikte kurdukları bir örgüttür. Kurucusu ise Kandaharlı Molla Ömer’dir. Afganistan’ın en kalabalık etnik dokusunu oluşturan Sünni Peştunlar örgütte çoğunlukta ve aynı zamanda hakimdirler.
Taliban örgütünün kuruluşu ve gelişmesi, siyasi dengelerin değişmesini de beraberinde getirmiştir. ’70-80’li yıllarda “komünizme karşı”, Rus Sosyal Emperyalizmi’nin yayılmasını engellemek amacıyla ABD’nin önderlik ettiği ve NATO ülkelerinin de içinde bulunduğu “Yeşil Kuşak Projesi” kapsamında birçok ülkede İslamcı-Cihatçı hareketler askeri ve siyasi olarak desteklenmişler, başta ABD emperyalizmi olmak üzere batı emperyalizmi tarafından fonlanmışlardır.
Rus Sosyal Emperyalizmi’ne komşu ya da etkisinin olduğu ülkelerde muhaliflerin iktidara gelmesinin engellenmesi için dinci-gerici-şeriat rejimlerinin iktidara gelmelerine yeşil ışık yakılmıştır.
Bu proje dünyanın birçok ülkesinde hayat bulurken Afganistan ile Türkiye’de de yaşama geçirilmiştir. Afganistan’da iktidarı alan Taliban’ın yaratmış olduğu trajedi ortadayken Türkiye’de de Kürt Ulusal Özgürlük Hareketi ve komünist-devrimcilere karşı “milli görüşçü, İslamcı, şeriatçı” örgüt ve partilere destek verilerek gelişip güçlenmelerinin önü açılmıştır.
Başlangıçta Necmettin Erbakan, Oğuzhan Asıltürk vb.leri daha sonradan R.T.Erdoğan’ın içinde yer aldığı bu kuşak, 12 Eylül Askeri Faşist Cuntası’nın açtığı yoldan yürüyerek önce hükümet olmuşlar, “Türk usulü başkanlık rejimi”yle de iktidarı ele geçirmişlerdir.
Türkiye’de emperyalistlerin desteği ve rızasıyla iktidar olan siyasal İslamcılar, yine emperyalist çıkarlar doğrultusunda “Büyük Ortadoğu Projesi” kapsamında, Suriye’den Libya’ya, Afganistan’a kadar bütün siyasal İslamcı örgütlerle işbirliği geliştirmişler, “eğit-donat” projelerinden Türkiye’de üslenmelerine kadar bir dizi yardımda bulunmuşlardır.
TC, Suriye iç savaşında çok açık görüldüğü gibi cihatçıların hamisi olmuş, onları sevk ve idare etmiştir.
Ortadoğu bölgesinde kurulan neredeyse bütün örgütlerin arka planında ABD emperyalizmi ve onunla işbirliği içinde bulunan bölge gerici devletleri vardır. Önce Rus Sosyal Emperyalizmi’ne karşı Usama Bin Laden ile El Kaide örgütünün kurulmasını sağlayan ABD’nin kendisidir. Usama Bin Laden’in en yakın arkadaşı ve El-Kaide’nin liderlerinden olan El Zavahir’e yakın olan bugün Taliban’a önderlik eden Heybetullah Akhundzade’dir.
Zaten Taliban örgütü, El Kaide’nin dönüşümü olarak ortaya çıkmıştır. El-Kaide, Taliban’a biat etmiştir.
Taliban örgütüne Pakistan lojistik sağlamış, Suudi Arabistan finanse etmiş, ABD ise askeri olarak mühimmat sağlamıştır. 1994 yılında kurulan Taliban, çok kısa zaman dilimi içerisinde iktidara yerleşirken, ABD’nin 2001 yılında Afganistan’ı işgaline kadar yönetimde kalmış, Afganistan’ı şeriat kanunları ile yöneterek, ülkeyi tam bir cehenneme çevirmiştir.
Doha Anlaşması ve çekilmenin ağır sonuçları!
Afganistan’a “demokrasi” getireceği yalanıyla 2001 yılına işgal eden ve başını ABD’nin çektiği NATO ülkelerinden oluşan emperyalist blok, bugün meydana gelen trajedinin esas sorumlularıdır.
Çin ile Rusya’nın arka bahçelerine yerleşen ABD ve müttefiklerinin esas amacı, Çin ve Rusya’yı kuşatmak ve parçalamaktır. ABD, 20 yıldır kendisine bağımlı kukla iktidarlar sayesinde ülkeyi idare ederken, trilyon dolarlar harcamasına rağmen istediği hedeflerine ulaşamamıştır. Taliban ile uzun bir dönem süren savaştan sonra ülkeden çekilmek zorunda kalmıştır.
Bugün ülkenin her köşesinde hakim olan ve bir güç haline gelen Taliban ile ABD anlaşarak, Afganistan’da yönetime gelmesine ABD müsaade etmiştir.
Cumhurbaşkanı ve ABD’nin uşağı olan Eşref Gani, Afganistan’ın yağmalanması, yolsuzluk-rüşvet olayları ile bir avuç komprador burjuvazi ile savaş ağalarının ülkeyi cehenneme getirmiş başkanıdır.
Afgan halkı en zor koşullarda bir taraftan Taliban zulmü ile boğuşurken diğer taraftan hayatta kalma mücadelesi verirken o ise zenginliği, yaşantısı ile dikkat çekmektedir. Afganistan’ın üzerinde bulunduğu coğrafya, dünyanın en zengin maden yatakları ile tanınmaktadır.
Lityum, bakır, gaz, petrol…zenginlikleri olan ülke emperyalistler tarafından tarumar edilmektedir. Hele hele elektrik üretiminin ham maddesi olan lityumun dünyada en çok ve tek Afganistan’da olması çelişkinin dozunu artırmaktadır.
ABD ile Taliban arasında “Afganistan’dan Çekilme Kararı Anlaşması”, 2020 yılında Katar’ın başkenti Doha’da imzalandı.
Bugün Taliban lideri olan Mevlevi Hibetullah, H. Ahundzade, Gani Baradar, Molla Abdulhekim, ABD ile yapılan görüşmeleri yürüten ekibin içinde yer almışlarıdır. ABD tarafından Taliban’a 14 ay içerisinde çekilme sözü verildi. Burada dikkat çeken bir ayrıntı, görüşmelerde yer alan Molla Baradar’ın Taliban’ın ilk kurucuları arasında olmasıdır.
Molla Baradar, Pakistan’da 8 yıl hapishanede kalmış ve ABD’nin baskıları sayesinde serbest bırakılmıştır. Bu kişi Katar’da ve Afganistan’da ABD ile müzakerelerde yer almış, çekilme anlaşmasının imzalanmasına önderlik etmiştir.
Pakistan sınırından geçerek üç ay içerisinde Kabil’in düşeceğini söyleyen ABD’nin aksine bir hafta gibi kısa bir sürede Taliban Kabil’i ele geçirdi. Örgüt yol güzergahı boyunca birçok şehirlerden “elini kolunu” sallayarak geçti.
Hiçbir çatışma olmadan ilerledi. ABD’nin inşaa ettiği 300 bin kişiden oluşan ordusu tek kurşun dahi sıkmadı. Eşref Gani, orduya silahların Taliban’a verilmesi için emir verdi ve ordu dağıldı.
Eşref Gani ise milyon dolarlarla ülkeden kaçtı. Kabil’in düşmesinden sonra Taliban yönetimi altında yaşamak istemeyen özellikle kadınlar, aydınlar, sanatçılar ve işgalci güçlere çalışanlar ülkeyi terk etmeye başladılar.
En son 31 Ağustos olan son çıkış tarihinden önce Afganistan’da panik, kargaşa ile kaos başladı. Yerel halk sanatçılarının, gazetecilerin, kadınların, televizyon çalışanlarının vb. infaz haberleri gelirken halk korku içerisinde Taliban ile karşı karşıya bırakılmıştır.
Bu korkunç tablonun ve trajedinin sorumlusu, işgalci ABD ve müttefikleridir.
Afganistan, İslam Emirliği kuracağını ve şeriat uygulayacağını açık açık söyleyen siyasal İslamcı örgüte teslim edilmiştir.
Deyim yerindeyse Afganistan emperyalistler ve bölge gerici devletleri tarafından altın tepside gerici-şeriatçı bir anlayışa teslim edilmiştir. ABD emperyalizminin bu politikasının hedefinde Taliban’ın El-Kaide ve IŞİD-Horasan örgütlerini kontrol edeceği düşüncesi yatmaktadır. Diğer bir ifadeyle “gericileri gericilere kırdırma politikası” izlenmektedir.
Ne var ki bu politikadan en fazla zarar gören başta Afganistan halkı olmak üzere ezilen bölge halkları olacaktır. (Devam edecek)
https://ozgurgelecek24.net/analiz-taliban-cehenneminde-afganistan-3/?swcfpc=1
https://ozgurgelecek24.net/analiz-taliban-cehenneminde-afganistan-1/?swcfpc=1